Ekmeği kazanmak zor, ama ekmeği yapmak da zor
Geçim derdiyle açtıkları fırında Havva’nın eşi yorgunluktan yakınmaya başlayınca Havva devralmış işleri. Tüm çalışanları kadın olan fırında ekmeklerini kazanan kadınların sesi oluyor Havva…

Şişli’nin Kurtuluş semti, fırınları ve pastaneleriyle meşhurdur. Mis kokulu ekmekler, pastalar, tuzlu tatlı kurabiyeleri vardır Kurtuluş fırınlarının. İşte böyle bir fırına ekmek almak için girdiğimiz bir gün fırında sadece kadınların çalışması dikkatimizi çekti. Ayaküstü sohbet ederken, tüm çalışanların kadın olmasından gurur duymaları sevindirmişti bizi. Ayaküstü sohbet uzun bir sohbete evrildi.

Fırının sahibi Havva. 10 yıl önce eşiyle birlikte devralmışlar burayı. Eşinin işleri bozulunca “Ne yapabiliriz?” diye düşünürken çıkmış burası karşılarına. “İlk başta ben yoktum” diyor ve devam ediyor: “Eşim uğraşıyordu aslında, ama bir süre sonra sızlanmaya, ‘Çok zor iş, belim çok ağrıyor’ demeye başlayınca gelip bir bakayım dedim. Geliş o geliş, bir daha da çıkamadım. Fırıncıların bir tabiri vardır, ‘Una bulaşınca çıkamazsın’ diye, gerçekten de öyle oldu. Geldiğimde her şey birbirine girmişti, ilk başta çok zor oldu benim için ama burası olmazsa nasıl geçinecektik. Bir şekilde yapmamız lazımdı. Her gün kilolarca kurabiye yaptım müşteriyi geri kazanalım diye. Ekmeği kazanmak zor, ama ekmeği yapmak da zor.” Kekinden, tatlısına, tuzlusuna, ekmeğine her gün bir sürü ürün çıkardıklarını söyleyen Havva, “Hiçbirinin makinesi yok, hepsiyle tek tek uğraşıyoruz” diye de ekliyor. “Erkeklerle çalışması daha zor” diyor Havva, “Çok agresif, sinirli oluyorlar, kadınlarla birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Hayatlarımız ortak çünkü, konuşarak birbirimizi dinleyerek anlayarak anlaşıyoruz.”

‘ERKEK DEDİĞİN NEDİR Kİ BİZİM ÖNÜMÜZDE DURSUN, BİZ DE İNSANIZ ONLAR DA İNSAN!’

İki çocuğu var Havva’nın, fırını devraldıklarında daha küçüklermiş, “Burayla birlikte büyüdüler” diyor. Erkeklerin çocuk bakımını bir sorumluluk olarak görmediğini ancak yardım etmekle kaldığını dile getiriyor. Havva’nın hayali avukat olmakken, liseden sonra okuyamamış. “Ağabeylerimden bana sıra gelmedi” diyor. Fırından önce hiç çalışmadığını ama dikiş, nakış, dil, bilgisayar, mefruşat gibi kurslara gittiğini söyleyen Havva, gittiği kursların kendini geliştirmesinde çok etkili olduğunu dile getiriyor. “Şimdi ne yapıyorsam oralar sayesinde. Aslında hayatlarımız kendi ellerimizde. Bizi bizden başka kimse kurtarmaz, kadınların hayatı önünde hep baba, ağabey duruyor engel oluyorlar. Erkek dediğin nedir ki bizim önümüzde dursun, biz de insanız onlar da insan! Belki fizik olarak daha güçlüler onu da hallediyoruz işte sporla. Kadınlar hem evde çalışıyor hem işte, erkeklerin neyi var, bir iş hayatları... Kadınlar hep mücadele içinde çünkü daha güçlüler birçok açıdan, hep birileri için kendi hayatlarımızdan fedakârlık yapıyoruz” diyor.

Sohbetimizi bitirirken Havva gülüyor, “Bana eskileri hatırlattınız” diye. Elinin emeği elmalı kurabiyeleri yiyip ayrılıyoruz fırından, daha çok anlatacak hikayeleri var ama, arada uğrayıp sohbet etmek için sözleşiyoruz tekrardan.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Terzi Filiz’in sıktığı dişin ahı

Pandemi döneminde borç batağına batanlardan Filiz. İzmir’de terzilik yapıyor. Cumhurbaşkanının helal...

Tekstil işçisi Kadriye: Pandemi sürecinde özel ter...

Ömrünü tekstil işçiliğine vermiş Kadriye, tekstil işçiliğinde 30 yılı devirmiş. Kendi atölyesini de...

Kadın esnaflar: Bıçak kemiğe dayansa da umut etmek...

Biriken vergiler, krediler, kira, faturalar, çalışanların maaşı, fahiş malzeme fiyatları... Sultanga...