İşe giderken ne patron ne devlet ‘Çocukları ne yaptın?’ diye sormuyor
‘Çocuklar dışarıda virüs var sakın çıkmayın’ dediğimde ‘Sen neden çıkıyorsun. Çocuk virüsü mü bu?’ sorularına yanıt bulamadım henüz. İşçilerin hayatı eve sığmıyor. Keşke sığsaydı.

Bahar gelmiş. Hep gülümsetir ilkbahar beni. Ardı yaz olmasındandır belki. Yazın çocuklar üşümez ya. Daha az hasta olur. İşe giderken daha az gözüm arkada olur. Ama bu kadar baharı seyretmek yeter, koş hadi yoksa gene kaçıracaksın servisini” diyen iç sesime kulak verip tekrar hızlanıyorum (İç sesim bazen işverenime benziyor, ruhumuza işlemişler sanki). Ama sonra servisin varlık nedenini hatırlıyorum. İşler aksamasın, zamanında işyerinde olalım. Üretim aksamasın. Durakta ne çok işçi (kadın-erkek) ama nedense kadın işçilere daha dikkatli bakıyorum, “Onlar da evde yalnız mı bıraktı çocuklarını” diye düşünürken servise biniyorum.  

Yaklaşık iki aydır virüsün bize öğretmeye çalıştığı şey “Hayat eve sığar...” Ama çalışmazsam kira bekler, yemek bekler, faturalar bekler. Demek ki hayat eve sığmıyor. Zaten ne virüse ne slogana uyum sağlayamadım. Hâlâ yarın işe giderken “Çocukları nereye bıraksam”ın derdindeyim. “Çocuklar dışarıda virüs var, sakın çıkmayın” dediğimde “Sen neden çıkıyorsun. Çocuk virüsü mü bu?” sorularına yanıt bulamadım henüz. İşçilerin hayatı eve sığmıyor. Keşke sığsaydı.

ÇOCUKLAR TEDAVÜLDEN KALDIRILMIŞ SANKİ

Okullar kapalı, kreşler kapalı, bakıcı zaten yok. Ama çocuklar var. Dün de vardı bugün de var. Ne çalıştığım kurum ne de vergimi düzenli ödediğim devlet bana ve binlerce kadına “Çocuklarınız nerede?” diye sormuyor. Virüs geçene kadar çocuklar tedavülden kaldırılmış sanki. Bu çocuklar ne yer ne içer, evde EBA TV’de 20 dakikalık ders seyretmekten başka ne yapar… 18 yaşının altındaki her birey çocuktu. Çocukların sosyal dersinden öğrenmiştim. Çocukların 12 yaş altı evde yalnız kalması yasaktı. (Bunu da o kitapların birinde okumuştuk çocuklarla. Daha doğrusu yemek yaparken o okumuştu ben de dinlemişim demek ki). Ama kardeşleri ile kalması mecburiyet. Şimdi tek yasak çocukların dışarı çıkması. Evde kal da nasıl kalırsan kal.

ŞEFE “MESAİYE KALMAYAYIM” DİYORUM  “HERKESİN SORUNU VAR” DİYOR! 

Günlük planlarla 23 Nisan’a kadar geldik. Balkondan “Çocuklar geleceğimiz” diye şiir okuduk. 100. yılını kutladık. Çocuklar her şeyimiz oldu. Sonraki gün gene hiç yaşanmamış gibi kaldırdık çocuk sorununu rafa ve sokağa çıkma yasağına rağmen özel izinle işe gittik.

Her gün şefime “Mesaiye kalmayayım, durumum özel” diyorum. “Çocuklar evde yalnız” diyorum. “Herkesin sorunu var” diyor. “İstersen yıllık izin kullan.” Sanki yıllık izin dipsiz kuyu. “Sorunsuz işe gel” deniyor. “Her gün aynı sorun” deniliyor. Biliyorum bu durumu yaşayan ilk ya da son kadın değilim. Ki keşke son olsaydım. Peki biz çalışan kimsesiz kadınlar ne yapmalıyız?

Şunu anlıyorum ki ölmediysen çalışacaksın. Korona, sokağa çıkma yasağı çalıştırmak isteyene engel mi? Keşke olsaydı.

İlgili haberler
Karantina biter, dertler bitmez bizde!

Korona sonrası dükkanını kapatan ve tekrar dükkanını açmayı bekleyen Nesrin’in sonrası için pek çok...

‘Ailemin yanında kendimi hizmetçi gibi hissediyoru...

Ailelerinden uzakta okuyan, koronavirüsü sonrası ailelerinin evine dönmek zorunda kalan kadın öğrenc...

Patronlara göre hava hoş!

Eşim bir tekne içerisinde 50-60 kişi burun buruna çalışıyor. Hiçbir önlem yok. Biz evde sabahtan akş...