‘Kahraman’ Bakan’ın karnesi sıfır!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Hollanda’da yaşananlar üzerine gündeme oturdu, ‘kahraman’ ilan edildi. Peki, Kaya gerçekten kahraman mı?

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda’da yaşananlar üzerinden gündeme oturduğu, adının en çok duyulduğu, Nene Hatun göndermeleri ile kahraman ilan edildiği ve “referanduma evet” denmesinin temel propagandasına dönüştürüldüğü bir ortamda kadınlar “Keşke çocuklar-kadınlar şiddete uğrarken, yardım çığlıkları atarken de görebilseydik bakanı” diye sitem ettiler. İşte tüm bu övgüler ve sitemler devam ederken Bakan Kaya’nın asıl sorumlu olduğu alanla ilgili “2016 yılı faaliyet raporu” yayınlandı. Basında “Aile Bakanlığının sadece 81 ilde mevlüt okuma hedefini gerçekleştirdiği, diğer hedeflerinin hiçbirinde başarılı olamadığı, sınıfta kaldığı” şeklinde çıkan haberleri hatırlayacaksınız. Hükümete yakın gazeteler ise Bakanlığı aklama çabasıyla haberler yaptı. Biz de kendi rakamlarından Bakanlığın faaliyetlerinin sonuçlarından bazılarına göz atalım dedik. Kurumların faaliyet raporlarının genellikle abartıldığını, olduğundan daha çok şey yapılmış gibi gösterildiğini akılda tutalım değerlendirmemizi yaparken. 2016 Faaliyet Raporunda Bakanlık, bir yıl için belirlediği hedeflerin ne kadarına ulaştığını, ulaşamadıklarının ise nedenlerini açıklıyor. Konulan hedeflerin kapsamı da, ulaşılan ve ulaşılamayan hedefler de, başarısızlığın gerekçeleri de Bakanlık çalışmalarının kadınlar ve çocuklar için neler vaat ettiğinin özeti gibi.


ÇOCUĞA ŞİDDETİN ÖNLENMESİNDE BAŞARI YÜZDE SIFIR
Bu ülkede çocukların karşı karşıya bırakıldığı istismar ve şiddetin boyutunu çok iyi biliyoruz. İstismar karşısında hükümet yetkililerinin çocukları, bırakalım korumayı, koruma vaat etmekten bile uzak cümleleri hâlâ kulaklarımızda çınlıyor; Ensar Vakfı örneğinde olduğu gibi. Bakanlığın en önemli görevlerinden biri bu şiddetin durdurulması için önlemler almak. Raporda ise bununla ilgili en önemli, hatta nerdeyse tek hedef “Çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi eylem planının hayata geçirilmesi.” Başarı oranı; yüzde sıfır! Bir kısmı yapılmış ama hedef tam tutturulamamış falan değil. Rapor bize hiçbir şey yapılmadığını söylüyor. En az bir yıllık bir zamandan bahsediyoruz ki, bu eylem planının çalışmalarının çok daha öncesinden başladığı biliniyor. Peki, Bakanlık bu “hiçbir şey yapmama”yı nasıl açıklıyor? Özrü kabahatinden büyük bir gerekçe çıkıyor karşımıza: “Eylem planı imza aşamasında. İmzalandıktan sonra Yüksek Planlama Kuruluna sunulacak.” En az bir yıldır imzalanamamış anlayacağımız eylem planı. Çocukların geleceği, istismarın önlenmesi, atılamayan imzaların arasında bekletiliyor yani.

KADINLARA BÜTÇE, SIĞINMAEVİNE BİNA YOK
Kadınların karşı karşıya kaldığı şiddette alınan önlemlerden biri malum yeterli sayıda ve nitelikli kadın sığınmaevi bulunması. Türkiye’de sığınmaevi sayısının çok yetersiz olduğu biliniyor. Nitekim Bakanlık da 2016’da 5 yeni sığınmaevi açmayı hedeflemiş. En azından hedeflemiş, 5’ini değil ama 3’ünü açmıştır diye düşünüyorsanız hiç yorulmayın; bu hedefte de başarı oranı “yüzde sıfır.” Bırakalım hedefe yaklaşmayı, bir tane sığınmaevi bile açamamış Bakanlık. Bu sonuç için iki gerekçeye sığınıyor Bakanlık. Birincisi; Niğde’de açılacak konukevi için bütçe yokmuş! Bakanlığın bütçesinin ne kadar arttığının rakamları ve övünmeleri bitmezken bir tane sığınmaevi açacak bütçenin bir yıl boyunca hazırlanamamış olması bu bütçe nereye gidiyor, ne için kullanılıyor sorusunu getiriyor akla tabi. İkincisi; Bitlis’te açılması gereken sığınmaevi için uygun bina bulunamamış, bina arayışı devam ediyormuş! Bir yıl içinde bırakın bina bulmayı yeni baştan bina yapılabilir oysa... Sonuçta kadınların korunmasına bütçe ayrılmadığı, kadınları koruyamayanların ‘bina bulamama’ gerekçesinin ardına saklandığı bir tablo çıkıyor karşımıza.

NE YÖNETMELİKMİŞ YILLARDIR YAYINLANAMADI
Başka bir hedef de Şiddet Önleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) yaygınlaşması. 2016 yılında 14 yeni ŞÖNİM açılmasını hedeflemiş Bakanlık. Öncelikle bu hedefin yeterli olmadığını söyleyelim, zira Bakanlık şiddete maruz kalan kadınların destek alacağı temel hizmet birimi olarak ŞÖNİM’i belirlemiş durumda ve her ilde ŞÖNİM’in kurulacağı çok uzun zamandır söyleniyor. Hedeflere dönecek olursak, 14 yeni ŞÖNİM açmayı hedefleyen Bakanlık, 9 ŞÖNİM açmış. Bunu kar saymalı mı ayrı bir tartışma konusu. Açılmayanların gerekçesine bakalım: “ŞÖNİM yönetmeliğinin yayınlanmamış olması; ödenek sıkıntısı, personel istihdam edilememiş olması.” ŞÖNİM’ler gündeme geldiğinden beri yönetmelik üzerinde çalışılıyor. Bu, dört beş yıldan fazla bir zamana tekabül ediyor. Ne yönetmelikmiş diyesi geliyor insanın... Ve yine “ödenek olmaması” kadınların önündeki en önemli engellerden biri olarak çıkıyor karşımıza. “Personel istihdam edilememiş olması”nda ise elinizi tutan kim, bu kadar insan çalışma-atama beklerken diye sorası geliyor insanın. Kendi sınırlı hedeflerinin engeli yine Bakanlığın kendisi yani. “2017’de 32 yeni ŞÖNİM açarak 81 ili tamamlayacağız” deniyor raporda.

KREŞLER PATRONLARIN İNSAFINA EMANET
Kreş meselesi malum biz kadınların en büyük sorunlarından biri. Hükümetin bu konudaki genel politikalarına eleştirilerimizi saklı tutarak Bakanlık faaliyetlerine bakalım. Bakanlığın kreş hedeflerinden biri şu: Yıllardır reklamı yapılan ama sonuçları pek paylaşılmayan “Annemin İşi Benim Geleceğim Projesi.” Projede Organize Sanayi Bölgesi yönetimleri ile işbirliği yapılarak buralarda çalışan kadınların çocukları için kreş açılması öngörülüyor. 2016’da iki kreşin temelinin atılmasını hedeflemiş bakanlık. Hedef kreşin tamamlanması da değil, temel atma. Ama temeli atılmış bir tek kreş yok piyasada. Gerekçe ise üzerine çokça söz söylemeyi gerektiriyor “Organize Sanayi Bölgeleri 2016’da bütçe kısıtları nedeniyle kreşleri hizmete açamamış.” Bu kez Bakanlığın değil OSB’nin bütçe sorunu karşımıza çıkıyor; ama OSB’lerin bu gerekçesi kadınlar için sürpriz değil. Burada kendi sorumluluğunu bir yana bırakıp kadınların ve çocukların kreş ihtiyacını OSB’lerin bütçe ayırma lütfuna bağlayarak, üstelik parlak reklamlarla yıllarca kadınları oyalayan Bakanlık ve hükümettir sorumlu olan. OSB’de çalışan hangi kadına sorsalar böyle olacağını söylerdi. Üstelik Bakanlık bu durumdan ders de çıkartmamış belli ki, aynı şey önümüzdeki yıl da olmasın diye ne önlem alınmış dersiniz: “Temeli atılacak OSB’lere ilişkin doğru tespitlerin yapılması için 2017’de yeniden değerlendirmelerin yapılması.” Yani yanlış OSB seçmişiz, daha iyisini seçeceğiz diyor bakanlık. Bakanlığın en temel faaliyet alanlarındaki birkaç ana hedefin durumu bile ne vaat ettiğini gösteriyor. Görünen o ki, bunları dişimizle, tırnağımızla bulunduğumuz her yerde kazanmak, bakanlığı zorlamak yine biz kadınlara düşüyor.


İlgili haberler
Aile Bakanı, Mine'nin yüklerini neden bu zamana ka...

Aile Bakanı "engelliler için 16 Nisan'dan sonra büyük hizmetler yapacağız" dedi. Soruyoruz; neden 15...