Kastları kadınların “haklarımıza sahip çıkmalıyız” diyen birliğine…
Kadınlar arasındaki “haklarımıza sahip çıkmalıyız” duygu ortaklığı apaçık. Kastları da buna… Çünkü bugün haklarına sahip çıkan kadınlar, yarın tüm yaşamsal sorunları için de bir araya gelirler.

Biz kadınlar her gün yeni bir saldırıyla karşı karşıya kalıyoruz. Pandemi sürecinde de kazanılmış haklarımıza hükümet cephesinden saldırılar devam etti. Çocuk istismarının evlilikle affı ve çocuk yaşta evliliğin meşrulaştırılmasına yönelik düzenlemeler, kıdem tazminatının fona devredilmesi yeniden gündeme getirildi.  

Bir çok kazanılmış hakkımıza -6284 sayılı şiddetin önlenmesi yasası, nafaka hakkı gibi-önce kamuoyuna dönük farklı açıklamalar yaparak zemin hazırlıyor sonrada hedef haline getiriyorlar. Böyle olunca saldırıyı kolaylaştıracaklarını sanıyorlar. Uzun bir süredir İstanbul sözleşmesini hedefe koyan AKP, "aile yapımıza aykırı" diyerek imzadan çıkmak istiyor.

Esenyalı Kadın dayanışma derneği olarak bizde kadınların en önemli kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi için günlerce sokakta, pazar başlarında, evlerin bahçelerinde kadınlarla biraraya geliyoruz. Sözleşmeye yönelik saldırılara karşı kazanımlarımızın ne olduğunu anlatmaya ve kadınları birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Bu çalışmayı yürütürken sokakta karşılaştığımız birtakım tepkileri aktarmaya ihtiyaç duyduk.

Semt pazarlarında çalışma yürütürken bazı erkeklerin saldırısı ile karşılaştık. “Biz müslüman ülkeyiz, bu sözleşmeyi kaldıracağız” diyerek üzerimize yürüdüler. Birçok kadın ise; ya sözleşmeyi bilmiyor yada içeriği hakkında bilgiye sahip değil. İstanbul Sözleşmesini tam anlamıyla bilen farklı siyasi görüşlerden kadınlar ise; sahip çıkıyor. Mahallemizde 10 gün boyunca yürüttüğümüz sokak faaliyetinde gördük ki; sistem eliyle örgütlü bir saldırı var ortada. Bilmeyenlere, sözleşmeyi “dinimize, ahlakımıza uymuyor, aileyi bozuyor” diye propaganda yapıyorlar.

Pazar başında bildiri dağıtımında bizi gördüklerinde uzak durmadı kadınlar. Elimizden bildirileri alıp dağıtmaya başladılar. Kadınlar çevrelerine anlatıyorlar, gelip birçok öneride bulunuyorlar. Peki kim bu kadınlar? Sürekli ayrıştırmaya çalıştıkları başı örtülü, başı açık kadınlar, dindar ya da laik kadınlar, şu görüşten ya da bu görüşten kadınlar… Yani kadınlar arasında dini inanç ya da dünya görüşü farklılıkları kadınların bu konuda ayrışmasına neden olmamış durumda.

Bir dağıtımda başörtülü bir kadının söyledikleri,anlatmak istediğimizin özeti:“Benim kızım yıllardır şiddet görüyordu. Bu sözleşme sayesinde koruma ve uzaklaştırma kararına en hızlı biçimde ulaştı. Ben eskiyide biliyorum; 1 aydan önce koruma kararı alamazdı kadınlar. Şimdi sözleşmeyi kaldırmak için, dini inançlara aykırı demelerini art niyetli buluyorum. Bende inançlı bir kadınım, kadınların korunması neden dine karşı gelmek olsun?” diyor.

Kadınlar açısından bu ortaklık, sözleşmeyi hedefe koyup yaşan yanlış sözlerle kadınların eşitlik haklarını ortadan kaldırmak isteyen çevrelerin de dikkatinden kaçmıyor olsa gerek. Bu saldırgan çevrelerin önde gidenlerinden A. Dilipak, işi sözleşmeye, daha doğrusu kadınların haklarına, hayatlarına sahip çıkan AKP’li kadınlara küfür etmeye kadar vardırdı.

Bizim bizzat sokaktaki, hayatın içindeki gözlemimiz; kadınlar arasındaki “haklarımıza sahip çıkmalıyız” duygu ortaklığı apaçık. Kastları da buna… Çünkü bugün birlikte şiddetten korunma, eşit yurttaş olma hakkına sahip çıkan kadınlar, yarın tüm yaşamsal sorunları için de bir araya gelmenin zeminine sahip demektir.


İlgili haberler
‘Mücadelemizi büyütelim, İstanbul Sözleşmesi’ne sa...

İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmak istenmesine karşı Türkiye’nin dört bir yanından yükselen ‘Haklar...

İstanbul Sözleşmesi, YÖK tutum belgesi ve üniversi...

İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadele ederken birliktelikler oluşturmayı, Cinsel Taciz Ö...

Hayatımızdan da haklarımızdan da vazgeçmiyoruz!

Bu zamana kadar mücadeleyle kazandığımız tüm haklarımız saldırı altında. Bu saldırılar, hayatımızın...