Metal fabrikasında kadınların yaşamı…
‘Bizi kimse kurtarmayacak, bunu bilmek lazım. Bizim birlik olmamız lazım ki ne o arkadaş evindeki eşyayı satacak duruma gelsin, ne diğeri temizliğe gitsin, ne de açlıkla ölüm arasına sıkıştırılalım.’

Yasemin Esenyurt’ta metal fabrikasında çalışan, kendi bölümünde genç işçilerin akıl danıştığı,hatrı sayılır bir işçi. Yani bölümünün “ablası”. 15 yıl boyunca çocuklarına bakabilmek için çalışma hayatından uzak kalan, “Çalışsam da aldığım para kreş parasını karşılamayacaktı” diyen Yasemin için bugün koşullar daha farklı. Kararlarını kendisi verebilmek için çalışma hayatına geri dönmüş. “Aslında çocuklar büyüdü onun da etkisi var tabii ki ama asıl çalışma sebebim şu; hem SSK'mı tamamlayayım, hem de ekonomik özgürlüğüm olsun. İstediğim her şeye kendim karar verip alıyorum, bağımlı değilim yani. Önceden öyle değildi, eve bir bardak bile alacak olsam soruyordum eşime. Kadınlar çalışmadığında mecburi bir bağımlılığı oluyor.”

HAFTA SONU İZNİNDE EVLERE TEMİZLİĞE GİDENLER…

Yasemin daha önce de metal iş kolunda çalışmış ama şimdiki çalıştığı yerin çok daha ağır olduğunu söylüyor. Çalıştığı fabrikada ağırlıklı olarak kadınlar çalışıyor. Bize iş yerindeki kadınlara dair gözlemlerini anlatıyor. “İş yerindeki genç kadınların çoğu üniversite mezunu. Ama bir gör, canla başla çalışıyorlar işten atılmamak için. Neredeyse her denileni yapıyorlar, birbirlerinden farkı yok hepsi asgari ücret alıyor zaten.”

Yasemin, daha da vahşileşen düzenin kadınlara yaşattığı ağır koşullara en çarpıcı yerinden dikkat çekiyor, “Pandemide eşleri işsiz kalınca kadınlar iş aramaya başladı. Çareyi arayan kadın oluyor. Mesela bizim orada çalıştığı halde, evde boncuk işi, parça işi alıp çalışan, temizliğe giden kadınlar var. Cumartesi, pazar tatil oluyorsa fabrikadan izin kağıtları olduğu için temizliğe gidiyorlar evlere. Soruyorum mesela ev işine giden bir arkadaşa, eşin de sen de çalışıyorsun, senin için çok ağır olmuyor mu dediğimde, ‘Ne yapayım, evin kirası, faturalar elimizde harçlık kalmıyor. Eşimi de işten çıkardılar’ diyor. Gerçi çok konuşmaya zamanımız da olmuyor, göz açtırmıyorlar. Serviste konuşabiliyoruz az çok. Bir kadın arkadaş var, pandemi başladığında karı koca işten çıkarılmışlar. 6 ay kadar işsiz kalmışlar. Evde para edecek, karınlarını doyurabilecek üç kuruş ellerine geçsin diye her şeylerini satmışlar. Bu fabrikada da bu şekilde yaşayan, yaşamak zorunda bırakılan bir sürü kadın var.”

Yasemin'i en çok zorlayan şey çalışma saatlerinin uzunluğu “Önceden 8 saattik, şimdi 10 saate döndürdüler. Zaman geçmiyor sanki. Tam dedik 8 saat çalışacağız, o da alındı elimizden."

FABRİKADAKİ KADINLARIN ÇOĞU ÜNİVERSİTE MEZUNU

Fabrikada çok sayıda üniversite mezunu genç kadın asgari ücrete çalışıyor, “Gençlerin umudu yok. Daha doğru düzgün bir iş bulabilse, kendi mesleğini yapabilse ya da devlette, kamuda olanak sağlansa böyle mi olur? Kimi anestezist, kimi medikal mezunu, kimi öğretmen, kimi sağlık mezunu. Ama atanamıyorlar, iş de bulamıyorlar o yüzden girip bir fabrikada asgari ücrete çalışmak zorunda kalıyorlar.”

‘BİZİ KİMSE KURTARMAYACAK, BİZDEN BAŞKA’
Sohbetimizin sonuna doğru Yasemin'e tüm bu anlattığı yaşam ve çalışma koşullarının değişip değişmeyeceğini, değişecekse nasıl değişeceğini soruyoruz; “Bizi kimse kurtarmayacak, bunu bilmek lazım. Bizim birlik olmamız lazım ki ne o arkadaş evindeki eşyayı satacak duruma gelsin, ne diğeri temizliğe gitsin, ne de açlıkla ölüm arasına sıkıştırılalım. Nasıl ki biz her gün saatlerce çalışıyorsak, patronu zengin ediyorsak, onu zengin etmeyi durdurmayı da bilmemiz lazım. Ben üretiyorum sonuçta, benim ellerimden çıkan emekle zenginleşiyor patronlar. Kadın erkek ayırmıyorum, omuz omuza olmamız lazım. Bu işin kadını erkeği de yok. Ama kadınlar olarak bizim birbirimize sahip çıkmamız lazım. Misal, bir kadına 10 saat değil de 8 saat çalıştığında daha üretken olabileceğini anlatmak, konuşmak lazım. Kendisine daha fazla zaman ayırabileceğini anlatmak lazım, pes etmeden. Eğer yan yana olursak haksızlığı hep birlikte durdurabiliriz. Kadınlar birlikte davranmaktan korkmamalı. Fabrikalarda en büyük sorun herkes birbirinin kuyusunu kazması, yahu bizim bir kuru maaşımızdan başka neyimiz var? Yanımızdakinin de üç kuruş maaşına sahip çıkmalıyız. Dayanışma içinde olmalıyız, birbirimizden utanmamalıyız. Yanımda çalışan arkadaşımın cebinde parası yoksa bu benim de sorunum, çünkü bugün onda olmayan yarın bende olmayacak. Yan yana olmazsak nasıl üstesinden gelebiliriz?"

Fotoğraf: Unplash

İlgili haberler
Bu duvarı biz yıkacağız

Bize dayatılan, örümcek ağına bulanmış o duvarları bizim yıkmamız; bize açlığı, yoksulluğu reva göre...

Bu Nazgullar da ne ki kadınların gördüklerinin yan...

Mafya-devlet-sermaye çetesinin kirli ilişkileri tek tek ortaya serilirken, halka ama en çok da kadın...

Bu kir sömürünün kiri

Adile Doğan, işçi kadınların ortaya saçılan devlet-mafya- sermaye düzenindeki kirli ilişkilerle ilgi...