DERGİMİZDEN

‘Ülkede adalet yok ama gerçek adalet için biz varız’

Hukuk öğrencisi genç kadınlar bugün dünden daha fazla tartışıyor kadınların uğradığı adaletsizlikleri. Genç hukukçuların bugünden üstleneceği rol kadınların mücadelesinin güçlenmesi için çok hayati.

İşte özgür dünya

İşte Özgür Dünya, Angie’nin ezilen bir işçiyken ‘patron’a dönüşme sürecini, göçmen işçilerin çıkmazlarını para kazanmak için nasıl kullandığını, kendisini nasıl unuttuğunu anlatıyor.

Kıyafetleri değil, sağlıkçının sorunlarını dert et!

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün ‘edep, adap ve inanca uygun kıyafet genelgesine’ sağlık çalışanı kadınlar yanıt verdi: Kıyafetleri değil, sağlıkçının sorunlarını dert et!

Hemşireler: Gülmeye fırsatları yok, ihtiyaçları çok

Bugün hemşirelik sadece tedaviyi uygulayan değil aynı zamanda bakıcılık da yapan bir meslek haline getirildi. Hemşirelerin en önemli sorunları ise ağır çalışma koşulları...

Ortalığın hastalığı influenza ile başa çıkmak

İnfluenza okul dönemlerinde, kışlalarda, yurtlarda, yatılı okullarda, kalabalık çalışma ortamlarında hijyen kurallarının bozulduğu ve soğuk etkisiyle vücut direncinin azaldığı kış aylarında pik yapar.

Yoksulluk işte böyle hasta ediyor!

Ekonomik yoksunlukların tetiklediği uyuz vakası; aylarca atlatmak için uğraştığımız domuz gribi, doğum kontrol hizmeti, depresyon... 2020 yılında Esenyurt’tan 19. yüzyıl manzaraları…

Okuma olsun bugünün adı

Esenyalı’da kitap okuma atölyesi düzenleyen kadınlar deneyimlerini anlatıyor: Kitap okumak güzel ama birlikte okumak, tartışmak daha güzel. Günlük rollerimizden çıkıp nefes alıyoruz...

Çocuk bakıcıları da emekliliği hak eder

Üniversite mezunu Esra, iş bulamadığı için çocuk bakıcılığı yapıyor. ‘Artık yapamaz hale geldiğimde bir emekli aylığım dahi olmayacak’ diye hayıflanıyor.

Stina Wirsén’den ‘Küçük’ ve Susan Kreller’den ‘Mavi Kulübe’

Sokağının ‘huzuru’ bozulmasın diye sessiz kaldığımız şiddet, taciz, tecavüz… Çocuğuna bağıran çağıran, parkın ortasında vuran, ebeveynlere ‘Ama o onun anası, babası’ diyenleri bir düşünün...

Ekmek ve Gül Ocak 2020 sayısı

Kadına yönelik şiddet varlığını sürdürürken, dergimizde kadınların geçim dertlerini ve krizin etkilerini anlattıkları yazılar da bir kere daha ortaya koyuyor kadınların yaşam mücadelesini...

‘Yol yürüyüş öğretir’

2020’ye “Birlikte Yürüdüğümüz bir 2020” diyerek girdik... Şair Gülten Akın’ın “Yol yürüyüş öğretir” dizesinden esinlendik...

2019’dan 2020’ye... Mahalleden ülkeye...

Sorunların derinleşerek yeni yıla taşındığının farkındayız. Ama dertlerimizle birlikte, dermanımızı, bir arada olmanın gücünü ve dayanışmanın iyileştiriciliğini de taşıyoruz yeni yıla...

2020: Ne değişti, neden değişti, nasıl değişecek?

2020, kadınların değiştirme güçlerini hatırladığı, daha çok örgütlendiği, birlikteliğimizin gücünün etkilerini daha çok gördüğümüz, değiştirme potansiyelimizi daha çok sınadığımız bir yıl olsun!

Bakanlık Genelgeleri: Suçun ikrarı mı, politika ısrarı mı?

Bugünün güncel dayanışma ağlarından biri olan sosyal medyayı baltalamaya niyet eden bu genelgeleri “büyük bir adım, alkışlanacak bir tutum” olarak değerlendirmek AKP’nin boyasına gözümüzü sürmek olur.

Tecavüze uğrayan kadınları bir de devlet örselerse!

Bir kadın ve kızı tecavüz, gasp, dayağın ardından dağ başında yarı çıplak bırakılıyor. Kendi imkanlarıyla ulaştıkları karakolda ve hastanede yaşadıkları ise bu korkunç şiddete ayrı bir boyut katıyor!

Hakları kullanmak o kadar kolay değilmiş!

Şiddetle dolu evliliğini bitirmek için boşanma davası açmasıyla açık seçik görmüş Ayşegül, birçok hakkını bilmiyor kadınlar; bildiğini kullanmak da ayrı bir dert oluyor!

Çocuklar, korkmayın! Bizim gücümüz, sizin haklarınız var!”

‘Önce kendime güvenmeyi, sonra boyun eğmek zorunda olmadığımı öğrendim. Keşke çocukken bana bunu öğreten olsaydı… Şimdi çocuklarıma diyorum: Korkmayın, bizim gücümüz, sizin haklarınız var!’

Ben bu kadınlarla artık her yere yürüyeceğim!

Çocuklarının okulunun deprem nedeniyle hasar görmesiyle başlayan destek arayışı Hanıma’yı Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği ile tanıştırdı. Hanıma, artık bambaşka bir kadın… Neden mi?

Şimdiki aklım olsaydı…

Yaşadıklarımızla birbirimize çok yakınız ama araya koyduğumuz mesafelerle en yakınımızdaki kadına bile uzağız. Bu uzaklık, sadece karşımızdaki kadını değil, kendimizi de yalnızlığa mahkûm etmek demek.

Okul öncesi öğretmenleri neden hep kadın?

15 yıllık bir anaokulu öğretmeni soruyor: ‘Neden anaokulu öğretmenleri hep kadın? Neden üniversitede çok az sayıda erkek bu bölümü okumasına rağmen hep yöneticiler, müdürler erkek oluyor?’

Editörden