Boğaziçi davası | Mahkeme tutuklu öğrenciler Doğu ve Selo'nun tahliyesine karar verdi
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki "kayyım rektör"ü protesto eylemleri kapsamında yedi öğrenciye açılan dava bugün Çağlayan Adliyesi'nde başlıyor.

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki "kayyım rektör"ü protesto eylemleri kapsamında bir meydan sergisinde "Şahmeran figürlü LGBTİ+ bayraklı Kabe görseli" sergilenmesinden ötürü yedi öğrenciye açılan dava bugün başlıyor.

Diken'den Canan Coşkun'un haberine göre İstanbul 21'inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak öğrencilerin "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçlamasıyla bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. İki öğrenci tutuklu olarak yargılanacak, bir öğrenci de halen ev hapsinde.

'İDDİANAMENİN ŞERRİ HÜKÜMLERE DAYANDIRILMASI ANAYASANIN LAİKLİK İLKESİNİN AÇIK İHLALİ'

Öğrencilerin avukatlarından Levent Pişkin iddianamenin iadesini talep etti. Mahkeme heyeti talebi yanıtsız bırakarak iddianameyi yeniden okumaya başladı.Avukat Levent Pişkin, iddianamenin şerri hükümlere dayandırılmasının, anayasanın laiklik ilkesinin açık ihlali olduğuna dikkat çekti. Pişkin,  "İddianamenin iadesi mümkün olduğundan, iadesini, davaya konu eser göz önüne alındığında içeriği itibarıyla toplumda hiçbir tepki meydana gelmediği, açık ve yakın bir tehlikenin ortada olmadığı, ifade özgürlüğü anlamında kaldığı, suçun unsurlarının oluşmadığını belirterek CMK 203/9 gereğince derhal beraatlerini talep ederiz" dedi.

HAKİMDEN ÖĞRENCİYE: LGBTİ ÜYELİN VEYA DİYALOĞUN VAR MI?

Tutuklu öğrenci Doğu savunmasında, “Polis bize gaz ve plastik mermiyle saldırdığı için barışçıl bir eylem yapmak istedik ve eylemi sergiyle devam ettirmeye karar verdik. Dava konusu resim anonim bir eser. Hiçbir kesim ve kişiyi aşağılamak, kim ve nefrete sevk etmek gibi bir amacım yok. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. LGBTİ+ bayrağını bir güvenlik görevlisi astı. Telefonumda videosu var, incelenebilir. O güvenlik görevlisini teşhis edebilirim" dedi. Hakim Doğu'ya, “LGBTİ+ üyeliğin veya diyaloğun var mı?” diye sordu.

Dosya kapsamında 47 gündür tutuklu olan bir diğer öğrenci olan Selo da üzerine atılı suçlamayı reddetti. Selo, “Sergi rektör olayları kapsamında düzenlendi. Gelen eserler bir seçmeye tabi tutulmadı. 300-400 kadar eser geldi. Sergiden eve döndüğümde arkadaşlarım polis tarafından arandığımı söyledi. Vatan Emniyet Müdürlüğüne gittim. Orada resimle ilgili sorular soruldu. Sonra resmi ben ve Doğu’nun astığının yazılı olduğu bir tutunak imzalatmaya çalıştılar. Savcılıkta tutukluluğa sevk edilmeden bu haberi TRT’den öğrendik. Suç işleme kastım ve kötü niyetim yoktu, sergiye gittim ve anlamadığım bir suçtan dolayı 47 gündür tutukluyum. Avukatım olmadan beyanda bulunmadığım halde bana bir tutanak getirdiler. Tutanakta resmi asan dört kişiden biri olduğumu kabul ettiğim yazıyordu. Ben bu tutanağı imzalamadım” dedi.

KAYITLARA KAYIP OLARAK GEÇEN RESİM MAHKEMEDEN ÇIKTI

Dosya kapsamında ev hapsi cezasına çarptırılan S.N.B savunmasında, sergide çok fazla eser olduğunu ve tek başına bu eserin yere konulmasının söz konusu olmadığını söyledi. B. suçlama konusu eseri kaldırması için herhangi bir uyarı almadığını belirtti. B, savunmasında resmin nerede olduğunu bilmediğini söylerken hakim, “Kayıp resim bu muydu” diyerek ayağa kalktı ve dava konusu görseli açtı.

B'nin ifadesi sırasında mahkeme hakimi, kayıp olarak bilinen eseri açarak mahkeme salonunda gösterdi. Avukatların “Eser bulunmuş mu?” sorusuna hakim, “dosyada” diye cevap verdi. Avukatlar ise eserin dosyada olmadığını, kayıp olarak kayda geçtiğini ifade etti.

Mahkeme ara karar ile S.N.B'nin ev hapsi kontrolünün 'haftada bir karakola imza vermek' şeklinde değiştirilmesine karar verdi.

Avukat Levent Pişkin yaptığı savunmada, "Bu iddianame, iddianame vasfını taşımıyor. Kadı rejimi altında yaşıyorsak önden bildirsinler. İslami inancın bir yorumuna dayalı değerlendirme yapılmış. Eşcinselliğin haram olduğunu söyleyerek suç işlendi. Eşcinsel bir avukat olarak size söylemek isterim ki en başından itibaren LGBTİ+'lara karşı bir nefret kampanyası yürütüldü. Müvekkilim müslüman, ben eşcinselim. Kim kime karşı tahrik edildi? Müslüman eşcinseller de vardır. İnanır mısınız hacca da gidiyorlar" dedi.

Öğrencilerin avukatları, tüm sanıkların beraatini talep ettiklerini belirterek, ortada tek bir somut suç isnadı oluşmadığını söyledi.

Hakimin bütün öğrencilere LGBTİ+ üyesi misin diye sorması üzerine Avukat Levent Pişkin tepki gösterdi, "LGBTİ üyesi diye bir şey yoktur. LGBTİ üyesi diyerek LGBTİ+ kimlikleri kriminalize edemezsiniz" dedi.

Bunun üzerine hakim "Ben LGBTİ nedir yeni duydum zaten. Bu serginin LGBTİ organizasyonu olup olmadığını soruyorum. Cevap vermeme hakkına sahipsiniz" ifadelerini kullandı.

İKİ ÖĞRENCİNİN TAHLİYESİNE KARAR VERİLDİ

Savcı, 2 öğrenci için tutukluluğun devamını talep etti.

Savcı, sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi olduğunu söyledi. Suç için öngörülen cezanın üst sınırı da dikkate alındığında öğrencilerin kaçma şüphesi bulunduğunu öne sürerek tutukluluk hallerinin devamını talep etti.

Mahkeme, tutuklu öğrenciler Doğu ve Selo'nun tahliyesine karar verdi. Adliye önüne desteğe gelen öğrenciler kararı sevinçle karşıladı.

SAVCILIĞIN REFERANSI: İSLAM

Savcılığın hazırladığı 24 Şubat 2021 tarihli iddianamede, dört öğrencinin bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

İddianamede, görselin etrafına eklenen LGBTİ+ bayrağı için “İslam dini literatüründe yasak ve haram olarak kabul edilen eşcinsellik ve benzeri cinsel yönelimlere dair imgeler” ifadesi kullanıldı. Şahmeran figürüyle ilgili ise “İslam’ın tek yaratıcı Allah inancı ve tevhid inancına aykırı” dendi.

Görselin sergilenmesinin "kin ve nefrete tahrik" amacını desteklediğini savunan savcılık, "bu durumun öğrencilerin kastını yoğunlaştırdığını" iddia etti.

  

"Soruşturma konusu eylemler nedeniyle kamu barışı ve güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike ortaya çıktığını" ve "kamuoyunda ciddi bir tepki gözlendiğini" savunan savcılık söz konusu görselin sergilenmesinin "soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye elverişli olduğunu" öne sürdü.

POLİS ENGELİ

İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma öncesi adliye önünde toplanan öğrenci ve öğretim üyelerinin basın açıklaması yapmak istemesine polis izin vermedi. Milletvekillerinin çabasıyla birlikte öğrenciler polis ablukasında basın açıklaması yaptı.

Boğaziçi eylemlerini destekleyen herkese teşekkür edilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Bu tutuklamalar hukuksuzdur, arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Mücadelemiz her türlü baskı girişimine rağmen devam ediyor. Cumhurbaşkanı'na 'Yüreğimiz yetiyor' demiştik. Bizi size koşulsuz itaat edenlerle karıştırmayın. Bugün o mektupta dediklerimizi aynen tekrarlıyoruz. Size kulluk etmiyoruz. Hukuksuzca tutukladığınız her arkadaşımızı alacağız. Mücadelemizi durduracak kudretiniz olmadığı gibi demokratik hakkımızı gasp eden ucuz siyasetinizin arkasına sığınamazsınız. Sanmayın ki hukuk reformunuzla ezilenleri safınıza katabilirsiniz. Safımız emekçilerin ve ezilenlerin safıdır. Demokratik hak ve özgürlükleri gasbedilenlerin yanındayız. Tüm kayyumları gönderene, tüm arkadaşlarımızı alana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Yüreğimiz yetiyor!"

AKADEMİSYENLER: ELEŞTİRİ VE PROTESTO HAKTIR

Akademisyenler de yaptıkları açıklamayla öğrencilere destek verdi. Açıklamada "Eleştiri ve protesto haktır. Bu haklarını kullanan öğrencilerimize yöneltilen suçlamaları kabul etmiyoruz. Öğrencilerimizin derhal serbest bırakılmasını ve yarın başlayan yeni öğrenim dönemine daha fazla vakit kaybetmeden başlamalarını talep ediyoruz" denildi.

Akademisyenlerin açıklaması şöyle:

"Bugün burada Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan gayrimeşru rektör atamasını protesto ettikleri için 29 Ocak’ta gözaltına alınan ve sonrasında tutuklu ve tutuksuz yargılanmakta olan 7 öğrencimizin duruşmasına destek vermek için bulunuyoruz. 30 Ocak’tan bu yana 2 öğrencimiz Metris cezaevi’nde tutuklu, 2’si de ev hapsinde olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılmış durumdalar. Kamuoyuna öğrencilerimizin yanında olduğumuzu bir defa daha ilan etmek isteriz.

Boğaziçi Üniversitesi hocaları olarak 4 Ocak’tan beri 'Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz' diyoruz. Dayanağımız özgürlükçü ve katılımcı geleneğimizi açıklayan Boğaziçi Üniversitesi Temel İlkeleridir.

Yeni rektörlük, YÖK ve bağlı olduğu siyaset anlayışı ise, üniversitemizin evrensel, çoğulcu ve demokratik ilkelerini geçersiz kılmayı hedeflemektedir. Bu hedefe uygun olarak muhalefeti ve her tür toplumsal meseleyi bir asayiş sorunu olarak tanımlayıp, güvenlikçi politikalar uygulamaktadır.

Ortada bir asayiş sorunu yoktur. Üniversite bileşenlerinin, birlikte veya ayrı, Boğaziçi Üniversitesi’ne uygulanan politikaları eleştirme hakları anayasa ile güvence altına alınmıştır.

Öğrencilerimiz topluma suçlu ve zanlı olarak gösterilmektedir. Bu şekilde Türkiye genelinde olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi'nde de zor ve baskıcı yöntemler meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.

Eleştiri ve protesto haktır. Bu haklarını kullanan öğrencilerimize yöneltilen suçlamaları kabul etmiyoruz. Öğrencilerimizin derhal serbest bırakılmasını ve yarın başlayan yeni öğrenim dönemine daha fazla vakit kaybetmeden başlamalarını talep ediyoruz."

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
LGBTİ ve kadınlara dönük özel saldırıların gösterd...

Kadınların ve LGBTİ'lerin eşitsizliğe uğramadığı, karar süreçlerinde söz sahibi olduğu, şiddete karş...

Üniversitelerdeki Kadın ve LGBTİ Toplulukları tart...

Dosyamızda farklı üniversitelerdeki toplulukların çalışmalarına, öğrencilerinin yaşamındaki etkisine...

LGBTİ'leri hedefe koyan söylemler ne gösteriyor?

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyum rektör protestoları sırasında iktidar kanadından LGBTİ'l...