Çocuklar sömürü çarkına itiliyor
Çocukların haftalık çalışma süreleri ve ölümleri her geçen yıl artıyor, hükümetin uyguladığı politikalar çocuk işçiliği kışkırtıyor. Çocuk sömürüsüne yönelen patronlar ise kârlarını katlıyor.

Çocuk işçiliği; çocukları, çocukluklarını yaşamaktan alıkoyarken bir yandan da yaşamda birçok riskle karşı karşıya getiriyor; eğitimden mahrum kalma, sağlık sorunları, gelişme büyüğüme sorunu, iş cinayeti... Çocukların haftalık çalışma süreleri ve ölümleri her geçen yıl artıyor, hükümetin uyguladığı politikalar çocuk işçiliği kışkırtıyor. Çocuk sömürüsüne yönelen patronlar ise kârlarını katlıyor.

Sadece geçtiğimiz mayıs ayında İSİG Meclisi’nin (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi) rakamlarına göre iş cinayetlerinde yaşamını yitiren 163 işçiden 9’u çocuktu. Ayrıca İSİG Meclisi’nin her ay derlediği iş cinayetleri raporuna göre 2019 yılında iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden en az 696 işçiden 26’sı çocuk. Dünya rakamlarına göre 152 milyon çocuk işçi var. Ülkemizde ise 2018 itibarıyla çocuk işçi sayısı 2 milyona yaklaştı. 2 milyon civarı çocuk da ‘çıraklık’, ‘mesleki eğitim’ adı altında ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyor.

Geçtiğimiz yıl çocuk işçiliğine karşı mücadele yılı olarak ilan edilse dahi çocuk işçiliğinin önüne geçilecek somut bir adım atılmadı. Çocuk işçiliğinin mevcut durumuna dair Eğitim Sen Genel Başka Feray Aytekin Aydoğan ve İSİG Meclisi’nden Pınar Abdal ile görüştük.

4+4+4 SİSTEMİNİN BEDELİNİ ÇOCUKLAR ÖDEDİ
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, 2018 Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı’nda iş cinayetlerinde 67 çocuğun yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Ölen çocuklardan biri 8 yaşındaydı! Mücadele yılı ilan edilmiş olsa da, çocuk işçiliğini önlemek bir yana, daha da yaygınlaştıran yasal düzenlemeler yapıldı. 4+4+4 başta olmak üzere, yapılan pek çok düzenleme çocukların eğitimden uzaklaşmasına ve işçi olarak çalışmasına neden oluyor” dedi.


4+4+4 sisteminin çocuk işçiliğe etkisine dikkat çeken Aydoğan, şunları söyledi: “Bugün sayısı 1.5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsüne ve çocukların diğer alanlarda çalışmasına 4+4+4 eğitim sistemi neden oldu. İşçi çocuk sayısındaki artış hem devletin patronlara teşvikinin bir sonucu hem de 4+4+4 eğitim sisteminin çocukları işçileştirme üzerine kurulu politikasının bir göstergesidir. 4+4+4 eğitim sistemi ile zorunlu ilköğretim çağı 6-13 yaş aralığına çekildi. Ortaokulun bitiş yaşı ile çocuk işçiliğinin başlama yaşı fiilen 13 yaşa düştü. Yasal kılıfla meşrulaştırılan çıraklık ve stajyerlik, mesleki eğitim adıyla çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleridir. Çıraklık ve stajyerlik yapan çocuklar işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden ve sosyal güvenlik korumasından yoksun olarak yetişkinlerle aynı koşullarda aynı işi yapmaya mecbur bırakılmaktadır.”

ÇOCUK İŞÇİLİK ‘UCUZ İŞ GÜCÜ’ DEMEK
Meslek liselerinin fiilen sermayeye devredildiğini ifade eden Aydoğan “Çocuk işçiliğin önüne geçilmemesi iktidarlar açısından ideolojik bir tercihtir. Eğitimde sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda öğrenci yetiştiriliyor” dedi.

Aydoğan, çocuk işçiliği ile gerçek mücadele için şu önerilerde bulundu:

- 4+4+4 eğitim sistemine ve sermaye ile imzalanan protokollere son verilmeli, çocuk işçilik yasaklanmalı.

-18 yaş altı her birey çocuktur, çalıştırılamaz. Devletin temel sorumluluğu olan kamusal eğitim hakkı her çocuk için tartışılmaz bir haktır. Her çocuğun eğitim hakkı ile ilgili önlemler alınmalı.

-Temel düzenlemelerden mahrum bırakılan mülteci/göçmen çocukların eğitim/ sağlık hakkı güvence altına alınmalıdır.


ÇOCUK İŞÇİLİK GİDEREK DAHA AĞIR VE TEHLİKELİ HALE GELİYOR
İSİG Meclisi’nden Pınar Abdal 2018’de çocukların işgücüne katılım oranının yüzde 21’e yükseldiğine dikkat çekerek “Çocuk işgücü giderek daha çok ağır ve tehlikeli işlere doğru kayıyor. Çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında kabul edilen sokakta çalışma, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma, aile işleri dışında, ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma alanlarında yoğunlaşıyor.”

Çocuk işçiliğinde gelinen durumu hükümetin özellikle yoksul çocukları piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda işgücüne entegre etme politikalarıyla birlikte değerlendirmek gerektiğini söyleyen Abdal, “Çünkü özellikle stajyerlik ve çıraklık giderek daha da çok, çocukların ucuz ve vasıfsız işçi olarak sermayenin taleplerini karşılamak üzere konumlandırılıyor” dedi.

Okulda, oyunda olması gereken çocukların işçi olmak zorunda kalmalarının en önemli nedenini ‘yoksulluk’ olarak ifade eden Abdal, gelir adaletsizliğini de baş sebepler arasında saydı: “Çocuk işçilerin yüzde 70’i hane halkını geçindirmek zorunda olduğu ya da hane halkı gelirine katkıda bulunmak zorunda olduğu için çalışıyor.”

ÇOCUK EMEĞİ PATRONLARIN İŞTAHINI KABARTIYOR
Yetişkin işsizliğindeki artışın, geçim kaynağının yeterli olmamasının, kayıt dışı ekonominin, eğitim sistemi ve mülteci/göçmen emeğinin artışının da çocuk işçiliğin artmasının sebepleri arasında gösteren Abdal, “Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde sermayenin çocuk emeğine daha da çok yöneldiğini görüyoruz. Daha ucuz, güvencesiz ve ‘uysal’ emek olan çocuk emeği patronların iştahını kabartıyor” dedi.

Çocuk iş cinayetlerinin yazın tarım alanında çalışmayla daha da artış göstereceğini söyleyen Abdal, şöyle devam etti: “Çocuk işçiliğin belkemiği olan tarım sektörü, inşaat, sokakta çalışmaya dair herhangi bir adımın atılmadığı, görmezden gelindiği ve beslendiği sürece de çocukların ölümüne tanıklık edeceğiz.”

ÇOCUK İŞÇİLER BİRÇOK RİSKLE KARŞI KARŞIYA
Mevsimlik tarım işçisi çocukların koşullarını örnek gösteren Abdal, “Mevsimlik çalışan çocuklar aileleriyle naylon çadırlarda temiz suyun, tuvaletin olmadığı ya kısıtlı olduğu, uzun saatler güneş altında çalışma, boğulma, yoğun kimyasala maruz kalma, böcek ısırması gibi pek çok tehlike ile karşı karşıya çalışmak zorunda kalıyor” diye konuştu.

Daha çok atık toplama, seyyar satıcılık, ayakkabı boyacılığı, cam silme gibi işler yapan sokakta çalışan çocuklar bir yandan uzun çalışma saatleri, diğer yandan şiddet görme, taciz ve tecavüze uğrama, geceyi sokakta geçirme, yetersiz beslenme, kimyasal maruziyeti gibi pek çok riskle karşı karşıya kaldığını ifade eden Abdal, “Keza, sanayi sektöründe çalışan çocuklar da aşırı ve uzun çalışma, tehlikeli makineler, uzun çalışma süreleri, tozlar, boya, vernik gibi kimyasallar, ağır yük taşıma, gürültülü ortamda çalışma, uzun süreli ayakta çalıştıkları, sağlıkları ve güvenliklerini daha çocuk yaşta kaybettikleri, iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirdikleri işlerde çalışıyor” dedi.

‘VİCDAN’ AÇIKLAMALARI SERMAYE ORTAKLIĞINI AKLAMAZ!
Abdal, çocuk işçiliğin önüne geçilmesi için iki öneride bulundu: “Birincisi, çocuk işçiliğin önüne ancak bunu gerçekten ortadan kaldırmaya dönük bir devlet politikasıyla geçilebilir. Bir yandan ‘vicdan’ açıklamaları yapıp, diğer yandan sermayenin taleplerini karşılamak üzere yüz binlerce çocuğu işçileşmeye iten politikalarla bunun olması mümkün değil. Bu noktada ikinci saç ayağı, sağlıklarına ve güvenliklerine sahip çıkanların, insanca yaşama ve eşit bir dünya için mücadele edenlerin mücadelesi anlam kazanıyor. Çocuğu işçi olmaya zorlayan yoksulluğa, gelir adaletsizliğine, işsizliğe, güvencesizliğe karşı da mücadele etmek gerekiyor” dedi.


5 AYDA 26 ÇOCUK CAN VERDİ
İŞÇİ Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporuna göre 2019 yılının ilk 5 ayında 26 çocuk iş cinayetlerinde can verdi. Çocukların 9’u Mayıs ayında yaşamını yitirdi. 5 ayda iş cinayetlerine kurban giden çocukların 22’si erkek, 4’ü ise kız çocuğu. 4 çocuk da mülteci. Ölenlerin 9’u 14 yaş ve altı çocuklardan oluşurken, 17’si ise 15-17 yaş arası çocuklardan oluştu. Ölümlerin 13’ü tarım, 9’u sanayi, 2’si inşaat ve 2’si hizmetler sektöründe gerçekleşti. Ölümlerin yüzde 31’i zehirlenme ve boğulma, yüzde 15’i trafik-servis kazası, yüzde 12’si ezilme ve göçükle oldu.

HAFTALIK 55 SAATE YAKIN ÇALIŞTIRILIYOR
-TÜİK’e göre 6-17 yaş grubundaki çocuk işçilerin yüzde 44.7’si tarım, yüzde 24,3’ü sanayi ve yüzde 31’i hizmetler sektöründe çalışıyor.
- 5 çocuktan 4’ü kayıt dışı çalışıyor.
-Türkiye genelinde 6-17 yaş grubundaki çocukların haftalık ortalama fiili çalışma süresi 40 saati bulurken, bu süre 15-17 yaş grubundaki çocuklar için 45.8 saat. Okula devam etmeyen çocuklar içinse haftalık ortalama fiili çalışma süresi 54.3 saat.

MÜLTECİ ÇOCUKLAR KARIN TOKLUĞUNA ÇALIŞTIRILIYOR
İSİG raporuna göre Türkiye’de bulunan yaklaşık 5 milyon göçmen/mültecinin nüfusunun yarısı çocuk. Özellikle Suriyeli sığınmacı çocuklar, kötü koşullarda, düşük ücretlerle çalıştırılıyor, ayrımcılığa uğruyor. Özellikle küçük işletmelerde mülteci çocuklar karın tokluğuna çalıştırılıyor.
Suriyeli çocuk işçiler, yoğun olarak tekstil sektörü olmak üzere hizmet, sanayi, tarım, mevsimlik tarım işçiliği, inşaat işçiliği, çobanlık, garsonluk, tezgahtarlık gibi alanlarda çoğunlukla da kaçak olarak çalıştırılıyor. Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye gelmesiyle birlikte hem çocuk işçilerin sayısında artış oldu, hem çalışma koşullarının her açıdan daha da kötüleşti.

STAJYER-ÇIRAK ADIYLA SÖMÜRÜYORLAR
İSİG Raporunda şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de yasal kılıf altında meşrulaştırılan çıraklık ve “mesleki eğitim” adıyla stajyerlik de çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleri. Çırak ve stajyer çocuklar, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden uzak, sosyal güvenlik korumasından uzak bir biçimde çoğu zaman yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya mecbur bırakılıyor. Bugün sayısı 1.5 milyona yaklaşan stajyer-kursiyer-çırak sömürüsü ve 4+4+4 eğitim sisteminin çocukları işçileştirme üzerine kurulu politikası bunun bir göstergesidir. 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmasını yasakken, 2015 yılında 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış çocukların bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılmalarına izin verilmiş, böylece çocuk işçi sömürüsünün derinleşmesi için yasal bir adım daha atılmıştır. 9-14 yaş arası çocukların aday çırak, 14 yaşından sonraki çocukların da çırak statüsünde kabul edilmesiyle ‘mesleki eğitim’ aldığı öne sürülen çıraklar ile gerçek çocuk işçilik istatistikleri gizlenmektedir.

Tam zamanlı bir işçi çalıştırmak yerine mesleki eğitim adı altında çırak çalıştıran patronlar; sigorta primi, kıdem tazminatı ve iş kanunundan doğacak diğer sosyal gideri vermeyecekleri çırakları çalıştırmayı tercih etmektedir. Yasal olarak yapılması gereken iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortasını da devletin karşılaması ve asgari ücretin yüzde 30’undan fazla ücret ödemek gibi bir yükümlülüğünün olmaması da patronların çocuk işçiliği tercih etmesinin ve çıraklığın yaygınlaşmasının bir diğer nedeni.

Türkiye’de çocuk işçiliğin bu denli yaygınlaşması ve geldiği boyutun önemli nedenlerinden biri de devletin bu alana ilişkin diğer politikaları ile birlikte denetimsizlik ve cezasızlık politikasıdır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2010'dan bu yana geçen 9 yılda ancak 416 işyerinde çocuk işçi ihlali tespit etmiştir.”

Ana fotoğraf: Volkan Pekal

İlgili haberler
Çocuklar kelebek ömrüne mahkum olmasınlar diye...

Soruyoruz size; bugün “bekasını koruyoruz” dedikleri devlet, bizim çocuklarımızın canını hiçe sayıyo...

Kayısı fabrikasında çocuk işçilerin ‘çocuk istisma...

Malatya’da bir kayısı fabrikasının paketleme bölümünde 16-20 yaş arası işçilerin makine gürültüsü ar...

Çocuklar tatile değil atölyeye gidiyor...

3 Mülteci çocuk, ya kendileri okumak için ya da kardeşlerini okutmak için çalışıyorlar. Çocuk işçile...