Erdoğan’a annelerden yanıt: Çocuklarıma bakamadım, yuvaya verdim
Üç çocukta ısrar eden ve doğum kontrolünü doğru bulmadığını söyleyen Erdoğan’a annelerin yaşadıkları yanıt veriyor: ‘Çocuklarımıza bakamadık, sosyal hizmetler yurduna vermek zorunda kaldık.’

Geçtiğimiz hafta, 7’nci Aile Şurasında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, doğum kontrolü ve aile planlamasını hedef aldığı konuşmasında, milyonlarca ailenin krizle artan yoksulluk, işsizlik ve hayat pahalılığıyla alt üst olan yaşamını görmezden gelerek en az 3 çocuk söylemini “Çocuk rızkıyla gelir” diyerek yineledi. Erdoğan’ın “Zürriyetimizi artıracağız, çoğalacağız” çağrıları içeren konuşmasına yanıt, çocuklarıyla yoksulluk içinde yaşayan, geçinemediği için çocuklarını sosyal hizmetler yurduna vermek zorunda kalan Esenyalı Mahallesinden kadınlardan geldi. Yolları Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde kesişen kadınlar, ekonomik olarak yetemedikleri için çocuklarını Sosyal Hizmetler yurduna vermek zorunda kalmış. Kadınlar bir yandan yaşam mücadelesi verirken bir yandan da Erdoğan’ın “kendisi gelir” dediği rızkı kazanmak için gecesini gündüzüne katıyor.

İSTİSMARA UĞRAMASINA RAĞMEN YURTTAN ALAMADI
3 çocuk annesi Songül, eşini kanser hastalığı sonucu kaybetmiş. Kocasının daha kırkı çıkmadan çocukları yurda verip çalışmak zorunda kalmış. Çünkü ne kreş bulabilmiş ne de bakıcı parası. Bir süre sonra en küçük çocuğunun yurtta istismar edildiğini öğrenmiş. Buna rağmen yine de alamıyor çocuklarını yanına. Alırsa çalışamaz, çalışamazsa da sokakta kalacak!

3 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUNU YURDA VERMEK ZORUNDA KALDI
Aynur, bir fabrikada işçi, kirada oturuyor, eşi vefat etmiş. 3 çocuğuna tek başına bakmaya çalışıyor ama çalıştığı halde yetemiyor. “Dünya kadar borcum var” diyor. Evde bir de hasta annesi var. Aynur çalışmak zorunda, ancak çalışırken 3 yaşındaki çocuğuna kim bakacak. Ne fabrikada ne mahallede uygun kreş var. “Çalışabilmek için mecburen 3 yaşındaki çocuğumu sosyal hizmetlere vermek zorunda kaldım. Okul çağına kadar orada kalsın diye düşündüm. Bazen yol parası bulup görmeye bile gidemiyorum” diyor. Devletten yardım istediğinde ise sigortası olduğu için yardım veremeyecekleri yönünde yanıt almış. Son çare olarak da Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine başvuruyor ve yardım istiyor işçi Aynur.

800 LİRA İLE 3 ÇOCUĞA NASIL BAKILIR!
Sevda’nın 3 çocuğu var. Yıllarca şiddet gördüğü eşini terk etmiş ama şiddetten kurtulmuş olmasına rağmen kendisine şiddet uygulayan erkeğin elinden alamamış çocuklarını. Sebebi elbette yoksulluk. Sevda, “Bu çocukları alsam yanımda perişan olacaklardı, almasam da sonuç aynı çocuklarım yine perişan oluyor” diyor. Çocuklarını yurda almaları için Sosyal Hizmetlere başvurmuş ama “Biz bu çocukları evde destekleyen bir yardım yapalım” yanıtı almış. Kulağa güzel geliyor olabilir ancak, çocukların bakımı için vereceklerini söyledikleri para sadece 800 lira. Bu “rızk” 3 çocuğa yetmiyor! En küçük çocuk 1. sınıfa gidiyor. Bağlanan paranın en küçük çocuğun eğitim ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmediğini söylüyor Sevda. O da çözümü Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinde arıyor. Dernek, bir gönüllüsü aracılığıyla çocukların eğitim masraflarını üstleniyor ve bu yıl çocuklar okullarına devam edebiliyor, gelecek yıl ise belirsiz... Ama Erdoğan’ın konuşmalarına göre Sevda, “Aile kurumuna tehdit oluşturuyor.”

6 ÇOCUĞUNUN 4’Ü YURTTA!
Selda’nın 6 çocuğu var, 4’ü yurtta kalıyor. Bazen yol parası bulamadığı için çocuklarını görmeye dahi gidemiyor, hafta boyu geçici işlerde çalışarak kazandıkları ile 3 ayrı yurtta kalan 4 çocuğunu ziyaret edebiliyor. Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin yardımı olmasaydı altıncı çocuğunu neredeyse sokakta doğuracaktı! Selda’nın evsiz kalmasına neden olan koca şiddeti ise hâlâ çözülmüş değil. Selda’ya da Sosyal Hizmetler 800 lira ile “yaşa” diyor.

‘BİR ÇOCUĞA ZOR BAKIYORUM’
Sevim, bir çocuğuyla şiddetten kurtulmak için İstanbul’un bir ucundan diğer ucuna kaçmak zorunda kalmış. “Bir çocuğa zor bakıyorum. Ya daha fazla çocuğum olsaydı ne yapardım” diye soruyor. Yine etraftan gelen yardımlar olmasa maalesef o da çocuğunu yurda vermek durumunda kalabilirdi. O da yolu Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğine düşen kadınlardan. Yine kalıcı çözüm olmasa da, şiddetten kurtulan bu kadının güçlenmesi, en acil ihtiyaçlarının karşılanması için yardımlar yapılıyor. Derneğin de olanaksızları düşünüldüğünde bu yardımın ne kadar sürebileceği, Sevim’in ihtiyaçlarının ne kadar daha karşılanabileceği belirsiz. : 

ÇOCUKLAR OKULA BİLE GİDEMİYOR!
Babaları bipolar hastası olan iki kardeş okullarına güçlükle devam edebiliyor. Çocuklar evden zaten hiç harçlık alamıyor, komşuların yardımlarıyla okula beslenme götürebilen çocuklar çoğu zaman onu da bulamıyor. Çünkü çalışamaz raporu olan baba devletten sadece aylık 300 lira alıyor. Anne Fatma ise bir taraftan çocuklara bakmak zorunda olduğu için gün boyu düzenli bir işte çalışamıyor, sadece merdiven temizliğine gidebiliyor. Kulağıma gizlice “Olursa merdiven işi yaparım, bana haber ver” diyor. Gizli söylemesinin nedeni ise; “Kadınların çalışması caiz değil” fetvasına inan kaynanası.

* NOT: Haberde kullanılan fotoğraf temsilidir.


‘ÇOK ÇOCUK İSTEMESİ TESADÜF DEĞİL!’
Mahallede kadınların yaşadıklarına bire bir tanık olan ve onlarla birlikte bu koşullara karşı mücadele veren Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinin Başkanı Adile Doğan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine tepki göstererek “Çocuklar rızkıyla gelmiyor dünyaya, yoksulluk içine doğuyorlar. İstanbul’un bu emekçi mahallesinde dünyaya gelen neredeyse her çocuk açlıkla, yoksullukla başlıyor hayata” dedi.
Erdoğan’ın ülkenin gerçeklerini ve özellikle kadınların üstündeki yükü görmezden geldiğini vurgulayan Doğan şunları söyledi: “Bu ülkede kadınlar her zaman evin geçim yükünü çok ağır biçimde omzunda hissediyor. Krizin giderek ağırlaştığı bu günlerde bu yük daha da artıyor. Kadınlara 3 çocuk, 5 çocuk doğurun diyenler, bu yükü kadınların omzundan almak için hiçbir şey yapmıyor. Aksine çalışma koşullarını, yaşam koşullarını daha da artıran politikalara imza atıyorlar. Gıda enflasyonu ortada, işsizlik her gün artıyor, böyle bir ortamda kadınlara ‘daha fazla çocuk doğurun’ demek kadınların yaşadıklarını görmezden gelmektir.
Bu ülkenin gerçekleri ‘çocuk rızkıyla gelir’ söylemi değil; asıl gerçek para olmadığı için okula gidemeyen, ailesinin yanında bile kalamayan, en temel ihtiyaçları karşılanamayan çocukların yaşadıklarıdır. O çocukların rızkı hele de bu kriz ortamında sabahtan akşama kadar yok pahasına çalışarak kazanılıyor, hatta kazanılamıyor bile. Kadınlar o rızkı ya tırnaklarıyla kazıyarak sağlıyor ya da çocuğunun açlıktan ölmemesi için yuvaya vermeyi çare görüyor!
Erdoğan’ın böyle bir kriz döneminde bu sözleri söylemesi tesadüf değil, saflık da değil. Bizim çocuklarımız üzerinden zenginliklerine zenginlik katmak istiyorlar. Kendi zenginliklerine zenginlik katmak için daha fazla ucuz ve eğitimsiz iş gücü yaratmak istiyorlar, işçileri sürekli baskı altında tutmak için işsizler ordusunu büyütmek istiyorlar, savaşta yok pahasına ölecek gençler istiyorlar. İktidarın ‘aile’ diyerek kadınları içinde tutmaya çalıştığı o kurum, Selda’nın 9 aylık bebeğiyle sokakta kalmasına, Sevda’nın 3 çocuğunu ardında bırakıp evini terk etmesine sebep oluyor. ‘Aile’ içinde kadınlar şiddete, çocuklar yoksulluğa ve ihmale maruz kalıyor. Cumhurbaşkanının söylemleri ise kadınları ve çocukları bu evlere mahkum ediyor.”

İlgili haberler
Erdoğan’ın ‘doğum kontrolü’ takvimi

16 yıldır çeşitli vesilelerle kadınların kaç çocuk doğuracağına karışan Erdoğan, sözlerini eleştiren...

Erdoğan'ın hedefi yine kadın yine doğum kontrolü!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Aile Şurası’nda evlilik dışı ilişkileri, kadını ve doğum kontrolü hede...

Doğum kontrolü ve kadınlar

Erdoğan’ın ‘Aile Şurasında’ öfkeyle söz ettiği ‘doğum kontrolü’ nedir, kadınlar nasıl yöntemleri ned...