Ev işçisi kadınlar: Görünmesek de varız, hayallerimiz var!
Evdeki her işi, yemeği, ütüyü, bulaşığı aklınıza ne gelirse yapan, emeğiyle var olan ama görünmeyen kadınlar: Ev işçisi kadınlar, yaşam zorluklarını, sorunlarını, taleplerini anlattı.

İş kazasında her yıl yüzlercesi ölen ama görünmeyen kadınlar...
Sadece iş yerinde değil ev içinde de çalışmaya mâhkum olan ama görünmeyen kadınlar. Böyle anlatınca annelik geliyor aklımıza; ama değil.
Songül ve Gülşen yıllardır ev temizliğine, merdiven temizliğine gidiyor, insanların hayatlarını kolaylaştırmak için çalışıyorlar. Başkalarının hayatlarını ne kadar kolaylaştırıyorlarsa kendi hayatları da bir o kadar zor.

TEKSTİL İŞÇİLİĞİNDEN EV İŞÇİLİĞİNE
42 yaşındaki Songül kendini bildi bileli işçi. Çocuklarının bakım sorunu olduğundan tekstil işçiliğini bırakıp ev işçiliğine başlamış. “Her an ölümle karşı karşıyayız” diyor işini anlatırken.

Ne zamandan beri çalışıyorsun?
23 yıldır çalışıyorum. Tekstilde çalışmaya başladım ilk olarak, üç yıl kadar çalıştım, daha sonra temizlik işlerine başladım. Sivas’tan gelmiştim, hiç çalışma deneyimim yoktu. Tekstilde başladım. Çalışma koşulları çok zordu; işkence gibiydi, sürekli ayaktaydım. Sabah saat 8’de işbaşıydı, gece saat 3’e kadar da zorunlu mesai vardı. Hamile arkadaşlarımız vardı, onlar kalmak istemiyordu, ancak zorunlu mesai olduğu için kalıyorlardı. Gece 12’de çıksak bile servisi 3’e kadar bekliyorduk, bir şey desek hemen işten atmakla tehdit ediyorlardı. Gece o kadar yorgun geliyordum ki eve, yatarak yemek yiyordum çoğu zaman. Sonra hamile kaldım. Çocuğum olduktan sonra da işten çıktım. Eve katkı olsun diye haftalık merdiven temizliğine başladım.

Peki geçinebiliyor muydun ve şu an geçinebiliyor musun kazandığın parayla?
Faturalarımı, taksitlerimi ödüyorum en azından, çalışmamaktan iyidir. Çocuğum şu an üniversitede, bizim gibi olmasın diye uğraşıyorum, çalışmasam nasıl okutacağım?

Çalışma koşulların nasıl?
Tabii ki zor. Bir kere sigorta yapmıyor, otuz gün çalıştırmıyor. İster asansörde düş, ister camdan düş, ister merdivenden düş, adamların umurunda değil, bilerek üç saat çalıştırıp sigorta yapmıyorlar. Ben de annemden emekli olduğum için işlerine geliyor.

GÜNLÜK 40 LİRA, HER AN ÖLÜMLE BURUN BURUNA
İş kazası, mobbing gibi durumlarla karşılaştın mı hiç ya da şahit oldun mu?
Ben bir defa iş kazası geçirdim, depoyu temizlerken alnıma arabanın bir parçası düştü, yarıldı alnım bildiğiniz. Hastaneye gittiğimde iş kazası demedim tabii ki. Eğer öyle bir şey desem beni bir daha çalıştırmazlardı. İnşaat işçiliği, taşeron işçilik gibi… Her an ölümle karşı karşıyasınız, yapabileceğiniz bir şey yok. Her gün görüyoruz yüzlerce insan ölüyor. Günde 40-50 liraya çalışıyoruz, az, farkındayız ama ne yapalım o 40-50 lira üç dört günlük ihtiyacımızı karşılıyor. Ben rahim ameliyatı oldum, iki ay sonra çalışmaya başladım, mecburum çünkü başka çarem yok. Maalesef bizim gibi birçok kadın var, eşinden ayrılan, tek başına yaşayan, çocuklarına bakmakla yükümlü olan, mecburuz yani. Şu an ayda toplasam kazandığım para asgari ücretten daha düşük. Şu an 42 yaşımdayım, kendimi bildim bileli çalışıyorum, evim kira, çocuğum okuyor, nasıl geçinelim?

7 YAŞINDA BAŞLAYAN EV KÖLELİĞİ...
Gülşen Kaya’nın çok zorlu bir hayat hikayesi var. Bu hikaye, bir kız çocuğunun çocukluğunun, bir kadının yaşam sevincinin kursağında kalması hikayesi biraz da... Yani bugün memlekette pek çok ev işçisi kadının içinde taşıdığı hikâye...

Nasıl başladın bu işe?
Ben 7 yaşımdayken annemi kaybettim, Mardin’den göç ettik buraya. Annem öldükten sonra babam beni zengin bir ailenin yanına verdi. Çok zor, aklıma geldikçe konuşamıyorum, okumam yazmam yoktu, alışveriş listesi yapıyorlardı, bakkala gösterip öyle alışveriş yapıyordum. O yaşta evin bütün işini bana yaptırıyorlardı. Evlerinde bana banyo yaptırmıyorlardı, bodrum katında farelerin içinde banyo yapıyordum, kaç kere korkudan banyodan köpüklü çıktığımı bilmiyorum. Ondan sonra evlendim, fabrikada çalışıyorduk ikimiz de, olmadı, ayrıldım. Bir ailenin yanında yatılı olarak çalışmaya başladım. Orada da köle gibiydim, izin günüm bile yoktu, evde köpek besliyorlardı çünkü. Şekerim çıktı bir gün hastalandım, doktor dedi ‘yatman, dinlenmen lazım’, olmaz dedim evde köpek var izin vermezler. Eve gittim bir gün yatayım dedim, ev sahibi kızdı hemen, ‘Ne yatması, köpek ne olacak?’ diye. Üç sene de İstanbul’da çalıştım ancak çok zordu, bir yere gidemiyorsun, evden hiç dışarı çıkamıyorsun, şimdi İstanbul’a gitsem bir yer bilmem. Tazminatımı istedim, bu sefer nankörlükle suçlandım. Hiç haber vermeden eşyalarımı topladım, İzmir’e döndüm. En sonunda emekli oldum. Eşimle barıştım, o çalışmıyordu, ben tekrar ev temizliğine başladım. Diyabet hastası olduğum için çocuğum da olmadı.

Emeklilik hayalin var mı? Ne düşünüyorsun gelecek hakkında?
55 yaşımdayım hâlâ çalışıyorum, çalışmak zorundayım. 1+1 ev aldım, onu da krediyle. Şimdi de alzheimer hastası yaşlı bir teyzeye bakıyorum, günlüğüm 50 lira, yol paramı da ben veriyorum. Bana 44 lira kalıyor, haftada bir iznim var, onda da ücret almıyorum zaten. Sabah 9’dan 7’ye kadar çalışıyorum. Sigorta zaten yok. Kadın ‘İşine gelmiyorsa git, çalışacak bir sürü insan var’ diyor, ‘Bir de burada yemeğini yiyorsun’ diyor. Yemeğe de para verince bana ne kalacak? Devlet büyükleri çıkıyor televizyonda sigorta zorunluluğu var diyor, e nerde? Bir günden bir güne denetliyorlar mı? Anca insanların gözlerini boyuyorlar. Köprüler yapılıyor, Türkiye çok zengin diye gösteriş yapılıyor, hani nerde? Milletin nefesi açlıktan kokuyor. Ben çarşıya bile çıkmıyorum para harcamamak için. Kendimiz bir şey yapamıyoruz ki, bir denize, sinemaya gidemiyoruz, iki lokma ekmek, pazardan da üç beş kıyafet alırsak anca işte. Ben evden burnumu çıkaramadıktan sonra ne yapayım bu yaşantıyı? Zengin kadınlar bana diyor ki ‘Fakirlik kaderinde var.’ Benim patronum bana diyor ki pis Kürt. Niye? Çünkü tazminat istiyorum, hakkımı arıyorum. İşlerini yaptırırken tiksinmiyorlar, ama koltuğuna sakın ha oturamazsınız, hemen bizden tiksiniyorlar. Evde gizli yemek yiyen arkadaşlarım var, eğer görürlerse yemeği alıp çöpe atıyorlar. Bir gün arkadaşımın çalıştığı eve gittim. Kola doldurdu bana. Patron geldi gördü, kolaları alıp döktü. Ama insanlar utanıyor anlatamıyor, halbuki utanması gereken karşı taraf. Ama onlar zengin ya niye utansın! Kimse bize bir şey layık görmüyor ki, insan değiliz hizmetçiyiz çünkü...


İlgili haberler
Ev işçisi Nermin, çalıştığı evden yayında!

Ev işçisi Nermin Özcan Ekmek ve Gül için çalıştığı evden çekim yaparak hangi koşullarda çalıştığını...

Ev işçileri bir arada: Derdimiz çok ama...

Antalya’dan iki ev işçisi kadının sorunlarına kulak verelim: Sabah 8’den gece 1’e kadar çalıştığı gü...

Dünya ev işçileri günü

Ev işçilerinin çalışma koşulları nasıl, sosyal hakları neler ve ev işçileri ne talep ediyor? Avukat...