İktidarın üç maymun yasası: Görme, duyma, haber yapma
Bugün herhangi bir haksızlığa, yoksulluğa sosyal medyadan tepki göstermeyi, bunun haberini yapmayı, en nihayetinde iktidara ve onun her alandaki politikalarına duyulan öfkeyi frenlemek istiyorlar.

Editör olarak çalıştığı internet haber sitesinden aniden istifasını yazıp çıkan bir kadın arkadaşımla yaşadığı süreci konuştuk. “Dile kolay 5 yıllık emek, ne oldu da bir anda bıraktın işi?” diye sorunca “Hepimizin bildiği şeyler” oldu cevabı.

Bugün yerel ve ulusal basında çalışan basın emekçilerinin karşı karşıya olduğu “hepimizin bildiği” problemler neler peki? Uzun süren çalışma saatleri, düşük ücret, mobbing, taciz, sansür, otosansür… Bu liste uzayıp gidiyor. Yorgunluğu yüzünden okunan arkadaşım devam ediyor anlatmaya: “Günlerce nöbet tutuyorum, aldığım ücret asgari ücret, artı mesai. Onu da elden veriyorlar. Artık öyle bir noktadaydım ki kendim için en son ne zaman bir şey yaptım hatırlamıyorum. Hiçbir plan yapamıyorsun, yaptığın plana paran yetmiyor, mutlaka iş çıkıyor. Şu bilgisayarın başından ayrılamıyorsun” diyor.

Meclis Genel Kuruluna getirilen sansür yasası bu sorunlardan hangisini çözmek adına getirildi derseniz uzun uzun düşünmemiz gerekiyor. İktidarın, seçim arifesinde önündeki taşları temizlemek üzere kendi yörüngesinin dışında yayıncılık yapan gazetelere, haber sitelerine ve sosyal medyaya hiza vermeyi amaçladığı çok açık.

İnternet haber sitelerinde çalışan arkadaşlarımız için basın kartı verilecek olması ya da yerel basın açısından ciddi bir dert olan ilan meselesine ilişkin olumlu adımlar varmış gibi gözükse de esasında tüm medyanın, tarafgirliği ayan beyan ortada olan Basın İlan Kurumuna bağlandığını görüyoruz. Üstelik bu düzenlemenin sonucunda özellikle yerel basında, ilan rekabetini artırması, onlarca haber sitesinin ya da gazetesinin kapanması ve onlarca meslektaşımızın işsiz kalma olasılığı da cabası.

Hiçbir basın örgütünün görüşü alınmadan hazırlanan düzenlemenin hedefinde dezenformasyonun yayılmasını önlemek olduğu söylendi. Dezenformasyon büyük dert doğru. Irkçılığın, kadın düşmanlığının, LGBTİ’lere dönük saldırıların, lincin hızlıca yayılabildiği, kimi saldırıların organize edilebildiği de bir alan sosyal medya. Çok kısa bir süre önce Yenisahra’da yaşamını yitiren bir çocuğun ardından Ümit Özdağ’ın kendi Twitter hesabından yaptığı paylaşımlardan sonra o bölgede yaşayan insanların evleri, depoları basılmış ve yağmalanmıştı.

O gece olaylara katılan 14 yaşındaki bir çocuk “Olayı nasıl duydunuz? Nasıl toplandınız?” sorusuna:

“Yazdılar sosyal medyadan, hikayelerde paylaştılar. İşte ‘yaşatmayacağız’, ‘Selahattin ölümsüzdür’, ‘Şehitler ölmez’, ‘Yabancı istemiyorum’ diye. Ben de yazdım. Okuldan biri ‘Yenisahra gençlik toplanıyor’ yazdı hikayesinde. Biz o hikâyeyi de paylaştık. Önce az kişiydik, sonra kalabalık oldu” yanıtını veriyor. Yüzlerce insanın sokaklara dökülüp Afgan avına çıktığı o gece bir felaketin kıyısından dönüldü.

Meclisteki düzenlemeyle işte tam da bu bahsettiğimiz felaketlerin önüne geçilmek isteniyor derlerse güler geçeriz. Çünkü iktidarın, neden olduğu hiçbir soruna çözüm üretmek gibi bir derdi yok. Tabii karşısında güçlü bir muhalefet görmezse.

Düzenlemenin 29. maddesinde ifade edilen “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle” yapılan paylaşımların 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacağı ifade ediliyor.

Örneğin; dün sonuçlanan Pınar Gültekin davasında, mahkeme bu ülkede yaşayan kadınlar arasında “endişe, korku ve panik yaratan” bir karara imza atmışken, kadın örgütlerinin sosyal medyadan Pınar için sokağa çıkma çağrısı yapması ya da karara tepki gösteren on binlerce tweet suç sayılabilecek. Yok canım o kadarını da yapamazlar diyebilir miyiz?

Görme, duyma, haber yapma. Bugün herhangi bir haksızlığa, açlığa, yoksulluğa sosyal medyadan tepki göstermeyi, bunun haberini yapmayı, en nihayetinde iktidara ve onun her alandaki politikalarına duyulan öfkeyi frenlemek istiyorlar. Soruyoruz o zaman bu su bendini yıkmaz mı?


İlgili haberler
Sezen Aksu'ya Erdoğan'dan tehdide varan açıklama,...

Sezen Aksu'yla ilgili isim vermeden konuşan Erdoğan, tehdide varan açıklamasında 'Hz. Adem efendimiz...

Kadın gazetecilerden baskıya ve sansüre karşı müca...

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, 24 Temmuz Gazetecilik ve Basın Bayramı’na ilişkin ‘24 Temmu...

GÜNÜN CİNSİYETÇİLİĞİ: Pedlere sansür

Regl olan kadınlar değil, böyle notları yazabilme cüreti gösterenler utanmalı.