İzmir Serbest Bölge’de faaliyet gösteren DİGEL Tekstil'de kadın işçilerin sendikal hakları için başlattığı mücadele işten çıkarmalarla karşılık buldu. Kod 49 bahanesiyle işlerine son verilen işçiler, haksızlığa karşı uzun süredir fabrika önünde direnişte. Temel haklardan yoksun çalıştırıldıklarını söyleyen işçiler, yaşadıkları baskı, mobbing ve onur kırıcı uygulamalara rağmen mücadeleyi büyütme kararlılığındalar. 17 Ocak'tan beridir sendikalaşma hakları için mücadele veren DİGEL Tekstil işçisi kadınlar Ekmek ve Gül'e konuştu.
Şengül Öztürk: “İki yıldır DİGEL Tekstil çalışanıyım. Bu sene yapılan zaman oranlarının, emeğimizin karşılığı olmadığına karar verdik ve arkadaşlarla örgütlenerek bunu yöneticimize bildirdik. Hiçbir muhatap bulamadık. Karşımıza hiçbir şekilde çıkıp tek kelime etmediler. Biz de bunun karşılığında sendikalı olmaya karar verdik ve o gün çok kısa bir süre içerisinde sendikalı olduk. Sonrasında sendikalı olduk diye dört arkadaşımızı işten çıkarttılar. Bizi cezalandırmak maksatlı, nasıl böyle bir şey yaparsınız diye... Aslında anladık ki emeğimizin karşılığını alamadığımız gibi kadın haklarına da hiçbir şekilde saygı duymadıklarından dolayı altta yatan sebeplerimiz varmış. Hiçbir şekilde saygı duymuyorlar. Hastane randevumuz olduğunda insani duygularımızı hiçe sayarak kesinlikle izin vermiyorlar. Kendilerinin belirlediği günlerde gitmemizi istiyorlar. Hamile arkadaşlarımızdan da aynı performansı tutturmalarını bekliyorlar.
Su, en büyük sebeplerimizden birisi. Ben ütü presi çalışanıyım, joker elemanım, her yerde geziyorum. Su içme hakkımızı, insani bir doğal yaşam hakkımızı bile bize vermeyecek kadar vicdansız olduklarını söyleyebilirim. Bizim şirketimiz serbest bölgenin kapısından dört kilometre kadar yukarıda. Hasta olduğumuzda, herhangi bir iş kazası geçirdiğimizde ‘nasıl aşağıya inersen in evine git’ diyerek hiçbir şekilde duygularımızı önemsemiyorlar. İçeride zaten sendikalı olduğumuzdan dolayı çok büyük mobbingler, baskılar yedik. İş yaparken bile sen ne yapıyorsun diye gelip ortamda bize bağırabilecek kadar cüret ediyorlar.
Sendikalı olduğumuz için zaten 17 Ocak'tan beri, beri gelen bir baskı vardı üzerimizde. Yani çıkmamız, caymamız için çok büyük baskılar uyguluyorlardı. 12 Haziran'da hastaydım, eve gittim ve 13 Haziran cuma günü ben evde yatarken, insan kaynaklarından bir telefon geldi ve haksız hukuksuz bir şekilde 49. maddeden işten çıkarıldım. Yani bir insan hasta evinde yatarken bile, buna saygı duymayıp böylesine işten çıkartma uyguladıklarına ben inanamıyorum. İnsafsız, vicdansız olduklarını düşünüyorum.
Fabrikamızın yüzde 85’i kadınlardan oluşuyor. Biz bütün sabrımızı, stresimizi orada yaşıyoruz. Psikolojik baskı altında olduğumuz için, eve gittiğimizde çocuğumuza, eşimize gösterecek hiçbir sabrımız kalmıyor. Yani resmen robotlaşmışçasına bizi orada çalıştırıyorlar.
İşten attılar ama mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir şekilde mücadelemizi sona erdirmeyeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız. Sonuna kadar arkadaşlarımızın da işimizin de peşindeyiz. Çünkü biz emek verdik, biliyoruz. Sonuna kadar dayanacağız. Bu zafer bizim olacak. Ben inanıyorum, güveniyorum, direne direne kazanacağız.”
Tuğba Linçel: “13 Haziran'da sendikalaştığımız için, Kod 49’dan bizi işten attılar. Kod 49’un açılımı, verilen görevi yerine getirememe, buna dayalı hiçbir şekilde bir tutanak, savunma almadan, ihtar öne sürmeden işten attılar ve bunu vardiya çıkışında yaptılar.
Sonrasında İnsan Kaynakları Müdür Yardımcısı bizi arıyor. İşe gelmemenize gerek yok diyor. Pazartesi günü işe gelmenize gerek diye bize telefonla haber veriyorlar işten atıldığımızı.
Kapıdayız, hakkımızı alana kadar buradayız. Ben ve on beş arkadaşım hakkımızı alacağımızı düşünüyoruz. Umarım her şey çok güzel olacak. Hep birlikte kazanacağız.”
Mine: “3 yıldır DİGEL Tekstil firmasında çalışıyorum. 17 Ocak itibariyle başlamış olan sendikal sürecimizde birçok arkadaşımız işten çıkarılmıştı. 13 Haziran'da da ben ve sekiz arkadaşım işten çıkarıldık, haksız hukuksuz yere. Kod 49’dan iş akdimize son verildi, işe gelmenize gerek yoktur denildi. Bu süreçte açıkçası bizi zayıflatacaklarını düşünüyorlar ama biz daha güçlü bir şekilde birleşiyoruz. Gücümüz katlanarak da daha çok artıyor. İçeriği de zayıflatacaklarını düşünüyorlar, böyle bir şey kesinlikle mümkün değil. Zaten biz DİGEL firmasında insani şartlarda çalıştırmadığımız için ve insan yerine konmadığımız için, sadece bir havalandırmanın, suyun, temel ihtiyaçların bile bize sağlanmasının lüks, lüks görüldüğü bir firmadaydık.
Yani bizim zaten buramıza kadar gelmişti her şey. Bundan sonrası bizim için çok daha kolay, çok daha güzel. Çünkü bizim yolumuz belli. Haklarımızı da sonuna kadar alacağız.
İçerideki arkadaşlarımız da kesinlikle korkmasınlar. Duyuyoruz ki içeride baskılar çok daha fazla artmış ve ama içeriyi de yıldıramıyorlar. Çünkü içerideki arkadaşlarımız da baskı, gerek taciz, gerek mobbing, bu tarz yaşadıkları kötü olayları daha çok dillendirmeye başladılar. Bu da demek oluyor ki, DİGEL yönetimi bunu duysun, hiç kimse korkmuyor. Korkutmak için yaptığınız hamleler daha çok insanları güçlendirip cesaretlendiriyor ve daha fazla konuşmaya, daha fazla haklarını aramaya itiyor. Bu da resmi olarak, yani gözle görülür şekilde, onların da göreceği şekilde zaten ortaya çıkıyor. Çıkacak da, görecekler de. Her anlamda onurumuzu, gururumuzu, haklarımızı kurduk, koruyacağız. Bunları da hiçbir şekilde şüpheye duymasınlar.
Arkadaşlarımızla da gurur içeride. Bu süreci bizi daha çok destekleyerek devam ettiriyorlar. Birlikte güçleniyoruz, böyle de devam edeceğiz.”
İlgili haberler
17 Ocak'tan 1 Mayıs'a: 'Sendikalaştığımız için çok...
'Daha önce hiç 1 Mayıs kutlamalarına katılmamıştım ve bugün yürüdüğümüz onca yol beni yormak yerine...
Direnişteki TKIS Blinds işçisi kadınlar: Şiddet sa...
İnsanca çalışma koşulları, insan gibi muamele görmek için sendikalaşan TKIS işçisi kadınlar ile Tuzl...
Queen Tarım 'da sendikal yetki davası: 'Bu dava ör...
Hakları için direnen işçiler İzmir'de adliyedeydi. Queen Seracılık işçileri sendikal yetki süresinin...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.