Kadınlar için hizmet üretmeyen belediye ne işe yarar ki?
31 Mart günü şehirlerde yaşayan kadınlar olarak şehrin sahipleri gibi davranalım olmaz mı? Bize hep şehrin kenarı köşesindeki insanlar muamalesi yaptılar yetmez mi?

31 Mart yerel seçimlerine doğru ilerlerken, adaylıklar süreci de tamamlanıyor gibi... Büyük illerdeki adaylıklara kitlenen, Meclis Başkanı’nın halen istifa etmeksizin İstanbul Büyükşehir adayı olduğu, ilginç diyebileceğimiz noktaları da barındıran bir seçim olacağı muhakkak.

Yerel seçim bu ülkede yaşayanların sebze alamadıkları bir dönemde gerçekleşecek. Siyasal iktidarın gururla anlattığı tanzim satış noktalarında iki lira ucuza patates almak için saatlerce bekleyen kalabalıklar ülkedeki yoksulluğun geldiği noktayı açıkça gösteriyor. Patates, soğan alamadığımız duruma gelmemize sebep; tarımın yok edilmesi değil mi? Ücretlerin artmadığı, ancak ihtiyacımız olan her ürünün giderek arttığı koşullarda yoksulluğumuzun sebebi yıllardır uygulanan ekonomi politikaları değil mi?

UTANÇLA HATIRLANACAK BİR TARİH
Zengin çok küçük bir azınlığın servetine servet kattığı koşullarda ülkenin geriye kalan kesimi yoksulluk, işsizlik ve geleceğe karşı büyük bir umutsuzlukla yaşamını sürdürüyor. Bu yaşananlar karşısında hem yerel yönetimlerin hem de siyasal iktidarın alabileceği çok önlem var iken bunu almayıp, yurttaşın yoksulluğundan yeniden ve yeniden nemalanması ileride tarihin bir zamanında kesinlikle utançla hatırlanacak.

Bu koşullarda gidilen yerel seçimlerde, belediyeleri rant alanı olarak gören değil, yurttaşın ihtiyaçları için çalışan kurumlar haline getirmek gerekmez mi? Belediyelerin devasa olanaklarını, ücretsiz kreş, bakımevi, çocuk yuvası, iş ve meslek kursları, iş olanakları, yemekhaneler, yurtlar için kullanmak çok mu zor? Belediye bütçesini tamamen şeffaf yapmak, belediyeyi şehirde yaşayanlarla birlikte yönetmek, tamamen demokratik yerel yönetimler yaratmak olanaksız mı? Belediyeler müteahhitlerin değil şehrin kadınlarının, gençlerinin, işçi ve emekçilerinin belediyesi olsa olmaz mı? Yerel seçimlere bu gözle bakmak şart gibi...

KADIN ADAYI AZ, CİNSİYETÇİLİĞİ BOL SEÇİM
Peki yerel seçimlerde henüz adaylık tartışmalarının sürdüğü dönemde kadınların aday gösterilmemesi konusunda Kılıçdaroğlu’nun söylediklerine ne demeli? “Biz kadınları aday yapmak istiyoruz, onlar erkek öneriyor” dedi hatırlarsanız. CHP, AKP, İyi Parti gibi partilerin kadınları aday göstermeyen, dahası kadınları siyasetin ana unsuru saymayan yaklaşımı bu seçimde de kendisini gösterecek anlaşılan. Kadınları siyaset içinde güçlendirecek önlem ve mekanizmalar olmadan, hayatın yarattığı eşitsizliği kadınlar lehine bükmek için bir şey yapmadan, kadınların kendi üstün çabalarıyla siyaset basamaklarını tırmanmasını bekleyen CHP liderinin mantığı saydığımız diğer partilerde de mevcut elbette.

Bu bakış açısı kadınların aday olmak dahil, politikada yer almasına, karar mekanizmalarında yer almasına engel olan durumun kendisi. Kadınları politikayı yapan değil, bildiri broşür dağıtan, seçim çalışmasında görünen yüz olarak değerlendiren yaklaşımın artık geçer akçe olmadığı ortada. Bunu CHP’ye bir kez daha hatırlatmak gerekir.

İşte sarf edilen bu sözler siyasetin dilinin de cinsiyetçi kurulmasına neden oluyor. Mesela İzmir’in mahallenin en güzel kızı olduğu ile AKP adayının başlattığı saçma yaklaşıma CHP adayı Tunç Soyer de katıldı, hem de “uyuyan güzeli öpmek” gibi bir söylemle. İzmir’i bir kadın yapıp, sonra da onu almak ya da öpmek gibi tamamen erkek iradesi içeren sözlerle seçim çalışmasını başlatmak, bu iki parti için durumun ancak ve ancak vehametini ortaya koyuyor. İki erkek aday İzmir’e cinsiyet yüklemekten öte neler yapacak önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Çok az kadın aday var bu seçim için açıklanan. Dahası kadına yönelik şiddetin, kadın işsizliği ve yoksulluğunun bu kadar arttığı koşullarda kadınlar için yaşanabilir kentler üzerinden kurulan bir seçim söylemine de henüz tanık olmadık. Kadınların özgürce, güvenle yaşayacağı, pek çok öncelikli sorunlarının basit önlemlerle çözülebileceği yerler oysa belediyeler.

MÜTEVAZİ OLANAKLARLA İKİ KADIN ADAY...
İki bağımsız büyükşehir belediye başkanından söz etmek istiyorum tam da bu noktada. Biri Kayseri diğeri Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmuş iki kadın. Eylem Sarıoğlu Aslandoğan ve Reyhan Başaran. Kadınlar için hayatın çok da kolay olmadığı bu iki şehirde işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların örgütlü gücüyle aday olmuş bu iki kadının seçim çalışmalarını izleyelim lütfen.

Mütevazi olanaklarla, işçi emekçilerin yoğun yaşadığı bu iki şehirde aday olarak çıkmaları bile başlı başına şahane bir şeyken, kadınlar olarak nasıl şehirler yaratabileceğimize ilişkin verecekleri ipuçları çok önemli olacak.

31 Mart günü şehirlerde yaşayan kadınlar olarak şehrin sahipleri gibi davranalım olmaz mı? Bize hep şehrin kenarı köşesindeki insanlar muamalesi yaptılar yetmez mi? Bizim için çalışmayan, kadınlar için hizmet üretmeyen belediye ne işe yarar ki? Bu soru önemli sanki, bunu soralım bence...

İlgili haberler
Dönüştüren, güçlendiren bir yerel yönetim!

Yerel seçimlere doğru giderken yerel yönetimlerle kadınların ilişkisini, beklentilerini ve çalışmala...

Yerel yönetimlerde eşitlikçi politikalar hayati!

Dr. Esra Ergüzeloğlu, yerel yönetimlerde kadın temsiliyetinin önemine işaret ederken, kadın sorunlar...

DOSYA| Yerel seçimlere doğru kadınlar

Kadınlar nasıl bir yerel yönetim istiyorlar, talepleri ne, kadın adaylar neler vadediyor? Yerel seçi...