Okullar açılıyor: Hazırlık yok belirsizlikler çok
Okulların hangi koşullarda açıldığını İstanbul Eğitim Sen 3 nolu Şube Sekreteri Meral Gülşen ile konuştuk.

Okulların açılmasına sayılı günler kalmışken pek çok soru hala Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yanıtsız bırakılıyor. Kovid-19 önlemlerine dair okullara MEB tarafından gönderilen genelgeler MEB’in bir buçuk yıldır okulları pandemi koşullarında yüz yüze eğitime hazırlamadığının itirafı niteliğinde. İstanbul Eğitim Sen 3 nolu Şube Sekreteri Meral Gülşen, okulların büyük bir hazırlıksızlıkla açıldığını ve okullarda alınabilecek önlemler için MEB’in tüm sorumluluğu bütçe vermediği okullara yıktığını ifade ediyor.

Okulların hangi koşullarda açıldığını ve çocukların bir buçuk yıllık deneyimlerinin yüz yüze eğitimde nasıl ortaya çıkıp yansıyacağını Meral Gülşen ile konuştuk.

Bir buçuk yıl boyunca eğitimde eşitsizliğin daha görünür hale geldiğini söyleyen Gülşen, “Eşitsizlik üzerine kurulmuş bir sistem var Türkiye’de. Eğitimde toplumsal katmanlar ve sınıflar açısından bir eşitlik söz konusu değil. Ekonomik düzeyi uygun olan okullar hemen uzaktan eğitim sistemine ayak uydurdu, internet problemini çözdüler. Bilgisayar problemleri yoktu, iki hafta sonra uzaktan eğitim dedikleri şeye başlayabildiler. Ama ne yazık ki devlet okullarına giden çocukların ciddi bir çoğunluğu uzaktan eğitime giremedi. 6 milyon çocuğun geçen yıl sistemle hiç ilişki kuramadığını gördük” sözleriyle anlattı. 6 milyon çocuğun kaçına MEB tarafından tablet dağıtıldığı sorusunun ise hala yanıtlanmadığını belirtti.

Eşitsizliğin sadece uzaktan eğitimle değil yüz yüze eğitimde okulların pandemiye karşı alacağı ve alamayacağı fiziksel önlemlerde de kendini gösterdiğinden bahseden Gülşen, MEB genelgelerinin tüm sorumluluğu bütçe verilmeyen okul müdürlerine yıkıldığını şu sözlerle belirtti: “Hazırlıksızlık dediğimiz sadece telafi ve müfredatın nasıl şekilleneceği değil aynı zamanda mekan ve fiziksel koşulların eksikliği, okulun içindeki çalışan eleman sayısının eksikliği… Yine yapılması gerekenler okul müdürlerine bırakılmış. Okul müdürleri bunu nasıl çözecekler? Avantajlı okulların velilerinden, ekonomik durumu daha iyi mahallelerdeki velilerden para alınacak, ekonomik olarak daha yoksul mahallelerdeki okullarda velilerden o kadar alamayacaklar, o okullar da koşullar açısından ekonomik koşulları daha yüksek mahallelerdeki okullardan önlemler konusunda daha az imkana sahip olacaklar.”

EK DERSLİK YOK, ATAMA YOK

MEB’in ek derslikler konusunda da kendi genelgeleriyle çeliştiğine dikkat çeken Gülşen, MEB’in “mesafeye dikkat edilsin” uyarısına rağmen ek derslik ve ek öğretmen ataması olmadığı için çocukların 40 kişilik sınıflarda eğitim görmeye devam edeceğini söyledi. MEB’in gerekirse “okullarda 2’li, 3’lü sisteme geçilebileceği” önerisine dair ise Gülşen, çoğu okulun zaten 2’li sistemde -öğlenci, sabahçı- olarak işlediğini, ek bir pandemi önlemi olarak bu okulların bunu yapamayacağını belirtti. Gülşen okulların fiziksel koşullarına dair sorulması gereken şu sorulardan bahsetti: “3 bin kişilik okul, 45 kişilik sınıflarda grupların biri girip diğeri nasıl çıkacak? Bunun da cevabı yok. Okul giriş saatlerini nasıl değiştirecek, servisle girecekler, servisleri nasıl ayarlayacak? Bunlar çok küçük yerlerde uygulanabilir ama Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Adana gibi nüfusun çoğunluğun yaşadığı yerlerde nasıl gerçekleşecek?”

Kaç ek derslik yapıldığı sorusunun bakanlık tarafından asla yanıtlanmadığına dikkat çeken Gülşen, İtalya’dan örnek vererek yüz yüze eğitim için pek çok yeni derslik açıldığını ve öğretmen atandığını belirtti. Öğretmenler arasında emeklilik sayısının arttığını ancak öğretmen atamasının yapılmadığını ifade eden Gülşen, “Zaten var olan bir öğretmen ihtiyacı var ama atama yok” dedi. Okullar 2’li, 3’lü sisteme geçtiğinde de artacak olan öğretmen ihtiyacının MEB tarafından sözleşmeli, asgari ücretten daha düşük verdiği ücretli öğretmenler ile çözülmeye çalışacağını aktardı.

KAYIP DÖNEMLERİN TELAFİSİNİN NASIL YAPILACAĞI BELİRSİZ

6 milyon çocuk eğitimden tamamen kopmuşken bu çocukların kaybettiği bir buçuk yıllık eğitimin telafisinin nasıl olacağı konusunda da bir plansızlık olduğundan bahsetti: “Zaten öğretmenlerin bir dönemi yetiştirmekle ilgili bir derdi vardı, telafi ne zaman nasıl gerçekleşecek? Şunu net söylemek lazım: Çok soru var. Bilinmezlik var. Hazırlıksızlık var. Böyle başlıyoruz okullara…”

EĞİTİMDEN KOPAN ÇOCUK NASIL GERİ DÖNECEK?

Okulların kısa süreli yüz yüze açıldığında gördüklerini şöyle sıralıyor Gülşen: “Ekrana alışan çocuklar ile ekranı hiç görmeyen çocukların yüz yüze eğitim sırasında yaşadıkları zorluklar farklı olacak. Her duruma uygun bir planın olması gerekiyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde çocuklar farklı koşullarla karşı karşıya. Merkezi, her yer için aynı çözümler pratikte bir şey ifade etmeyecek. Bir grup çocuk ekran bağımlılığı üzerinden kurduğu ilişki üzerinden problemler yaşayacak. Okullar kısa süreli açıldığında çocuklar ellerini kaldırıp öğretmeni ekrana dokunur gibi susturmak istemeleriyle karşılaştık. Diğer bir grup da ekranı hiç görmemiş, eğitime hiç bağlanmamış. Her çocuk başka öykülerle gelmiş olacak.”

OKULLAR KAPALI OLDUĞU İÇİN TESPİT EDİLEMEYEN İSTİSMAR VE ŞİDDET VAKALARI…
Pandemi boyunca, “hayat eve sığar” çağrıları yapılan dönemde özellikle kız çocuklarının daha çok ev işlerinin sorumluluğunu almak zorunda kaldıklarını, şiddete ve istismara daha açık hale geldiklerini belirten Gülşen, çocukların şiddete, istismara uğradığında tespit edebilecek yerler olan okulların bir buçuk yıl kapalı kalması sonucunda tespiti daha zorlaşmış halde çocukların okula geleceklerini ifade etti: “İstismarı tabi insanlar sadece cinsel istismar olarak görüyor ama bunun içinde istismar büyük bir başlık, duygusal, ekonomik, sağlık, cinsel istismar hepsi var. Tüm bunları yaşamış çocuk geldiğinde hangi dönem yaşadığı, kaç dönem ne kadar yaşadığını anlayıp pandeminin eklenen kaygılarıyla ayırt etmek kolay değil.
Okula düzenli geldiği zamanlar böyle durumları hemen bulamasanız bile yakın tarihte yaşadığı bir şeyi hızlı yakalama şansına sahipsiniz. Ancak şimdi, katmerlenmiş bir problemle baş başa kalacağız. Zaten bu konular çok zor konular, tüm bunlar zor ifade edilen, zor dahil olduğumuz konular. Daha zor, daha ağırlaştırılmış tablolarla karşılaşabiliriz. Korkumuz bu. Siz bir buçuk yıl önce bulacaktınız, yapmanız gereken müdahaleyi yapacaktınız, bir buçuk yıl geçmiş hiçbir şey yapılamamış.”
OKULLARA DEVLET BÜTÇE SAĞLASIN

Eğitimin parasız olmasının “mış gibi” olduğunu söyleyen Gülşen, “Okullarda sadece elektriği, suyu, doğalgazı MEB veriyor. Bir şey yapacaksan okula hangi parayla yapacaksın? Okulların bütçeleri yok. Okul aile birliği altında yapılan etkinliklerde bağış adı altında para topluyorlar. Örneğin akıllı tahta koyuyor okula, akıllı tahtanın malzemesini kim alacak? Tahta kalemini devlet vermiyor” dedi.  

“Eğitim Sen olarak eğitime bütçe derken her okulun devlet tarafından oluşturulan bir bütçesi olmasını istiyoruz” diyen Gülşen, “Bir okul, velilere okuldaki tuvalet kağıdı gerektiğini söylediğinde pamuk eller cebe… Kimse demiyor ki devlet yapsın. Zaten devletin öyle bir kalemi yok” diye ekledi.

“Eğitim parasız olmalı, okulların ihtiyaçlarını devlet karşılamalı. Söylemeye devam edeceğiz tabi ama veli örgütlenmesinin oluşması gerekiyor” diyerek velilere de örgütlenme ve yan yana gelme çağrısında bulundu.

BİR BUÇUK YIL OKULA KAYITLI ÇOCUK NE YAPMIŞ SORAN YOK!
“Erzincan’da bir mahallede bir Urfalı aileye ulaştım. Pandemide taşınmışlar ve 3. sınıfa giden bir çocuk var. 2. Sınıfa giden bir çocuk var. Evde internet yok. İki aydır onlara yardımcı olmaya çalışıyorum, daha yeni tablet bulabildim. Ve daha bu sene okula gidebilecekler. Tam bir buçuk senedir bu çocuğu kimse sormamış. ‘Sen okula niye gelmedin, niye yoksun?’ Kaydı yapılmış ama internetleri yok. Daha geçen hafta bulduk tableti. Tablete 3. Sınıf derslerini yükledim. Kız bana ‘ben bunların hepsini öğrenemem ki, öğretmen bana kızar mı?’ diye soruyor. Okul da merak etmiyor bu çocuğu, yapabilecekleri bir şey de yok. Sokaktaydılar tek şansları, güzel bir mahallede oldukları için bol bol oyun oynayabildiler. Çalıştırılmadıkları için şanslılar, mevsimlik işçi olmamış ailesi.”

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Mülteci çocukların eğitimi: Öğretmenler kendi hali...

İstanbul’dan bir öğretmen mülteci çocuklara eğitim vermek için özel bir eğitim almadıklarını ve çocu...

İşçi çocuklarına eğitim çok mu?

Dudullu OSB’de bulunan fabrikalardan işçi kadınlar ‘ücretsiz’ eğitim için istenen kayıt paralarını v...

Özel eğitim kurumunun koridorlarında dertli çocukl...

Geçtiğimiz sene okulların kapalı olması nedeniyle eğitim hakları ellerinden alınan çocuklar yaz tati...