ŞİRİNEVLER’DE TANZİM SATIŞ NOKTASI: Kimse kuyrukta keyfinden beklemiyor, ama...
İstanbul’un 50, Ankara’nın 15 noktasında kurulan tanzim satış noktalarında kuyrukta bekleyen vatandaşlarla konuştuk. 2 buçuk ay sürecek satış noktaları derde deva mı? İşte cevaplar...

Hükümetin “enflasyonla mücadele” adına birçok yerde açtığı tanzim satış noktalarından biri olan Şirinevler Meydanı’na uğruyoruz. Meydana girer girmez bizi uzun bir kuyruk karşılıyor. Metrelerce uzanan kuyrukta saatlerce bekleyenlerin neredeyse tamamı 50 yaş üzeri, emekli ya da işsizlerden oluşuyor. Kalabalığa göz atıldığında bekleyenlerin yarısından fazlasının kadın olması dikkat çekiyor.

Satış noktasına vardığımızda henüz kimseyle konuşmaya vakit bulamadan bir kavgaya tanık oluyoruz. Bir genç, satışın yapıldığı noktayı telefonuyla görüntülemek isteyince sırada bekleyenler rahatsız oluyor. “Provokasyon yapma” diyerek tepki gösterdiklerinde zabıta genci yaka paça oradan uzaklaştırıyor. Çekim yapmak isteyen genç bir süre sonra tekrar geldiğinde kuyruk aralarında sesler yeniden yükselmeye başlıyor: “Biz sanki keyfimizden bekliyoruz. Bizi rezil etmeye mi çalışıyorsun!”

ELEŞTİRMEK İSTEYENE YÖNELEN ÇEVRE BASKISI

Kuyrukta çoğu zaman gerginlik hakim. Uzun saatler kuyrukta beklemenin yorgunluğu ve gerginliğine sıra kapma kavgaları da eklenmiş durumda. Kuyruktan belirli aralıklarla “Biz saatlerdir boşuna mı bekliyoruz” sesleri yükseliyor. Bir de zaman zaman hükümeti eleştiren sesler, video çeken gençler ya da canlı yayın yapmak isteyenlere sert tepkiler oluyor. Zira, kuyrukta bekleyenlerin büyük kısmı tanzim satışlarını “hükümetin hizmeti” olarak değerlendirip eleştirenleri de “hükümet düşmanı” olarak görüyor. Satış noktasını eleştiren sözler söyleyenlere “provokatör” ve “devlet düşmanı” sözleri duyuluyor kalabalıktan. Bu sırada art arda yaşanan tartışmalar ve hatta tartaklamaya varan gerilim ortamı, kuyrukta bekleyenlerin adeta birbirine kenetlenmesine, “hükümet savunucusu” bir pozisyon almasına neden oluyor.
Öte yandan bu tepki, kuyrukta beklediği halde eleştirileri olanları da baskılıyor.

‘PAZARDAKİ FİYATLAR DÜŞMELİ’

Kuyrukta bekleyenlerin çoğu pazar arabalarıyla ya da yedek çanta, poşetleriyle gelmiş. Herkes alabildiği kadar ürün almayı düşünüyor. “Ne alacaksın” diye sorduğumuzda yanıtlar çoğunlukla aynı: “Soğan, patates almak istiyorum ama ne alabilirsem alacağım.” Bir de saatlerce kuyrukta bekleyip eli boş dönenler var. Önceki gün kuyrukta bekleyip sıra kendilerine gelmeden ürün bittiği için alamayanlar, bugün de eksiklerini almak için gelmiş. Çünkü gelen ürünler sınırlı.

Kuyrukta yaptığımız sohbetlerde büyük çoğunluğu fiyatların düşeceğine inandığını söylüyor. “Sizce bu çözüm mü” diye sorduğumuzda hiç düşünmeden “evet” diyen de var, endişeyle karışık “Her yerde düşmeli fiyatlar” diyen de… Sefaköy’den geldiğini söyleyen orta yaşlı bir erkek, “Bu uygulama güzel, ama sürekli olması lazım. Pazardaki marketteki fiyatlar da düşmeli” diyor.
Tarım Kredi Genel Müdürü’nün açıklamasını hatırlatarak 2.5 aylık bir planlama olduğunu söylüyoruz, inanan çıkmıyor. “Seçime kadar süreceğini söyleyenler var, inanmıyoruz. Hükümetimiz bizi yarı yolda bırakmaz” diyorlar ama çok da emin değiller. Sohbet uzadıkça etrafını kolaçan eden gözler, “Benden bu kadar” diyenler çıkıyor.


ENFLASYON YÜKSEK, SORUMLUSU MUĞLAK

Kuyrukta bekleyen hemen herkes enflasyondan, en temel harcamalardaki yüksek fiyatlardan şikayetçi. Ama pahalılığının, enflasyondaki yükselişin sorumlusunu sorduğumuzda verilen yanıtlar, sorunun kaynağı konusunda hükümetin propagandasının etkili olduğunu gösteriyor. “Ülkeyi yıkmak isteyenler çıkarıyor enflasyonu”, “Dış güçler”, “CHP’nin yüzünden oluyor”, “Darbe yüzünden”, “Aracılar milletin sırtından para kazanıyor” yanıtları sıralanıyor. Ama hep bir ağızdan konuşanlar, röportajın bu kısmını daha muğlak sözlerle geçiştirmekten yana: “Bu halk yüzünden bu hale geldik.” “Peki, ne yaptı ki bu halk” sorusunun yanıtı da geçiştiriliyor.

‘BİZ ZATEN KUYRUKLARA ALIŞKINIZ’

Her sohbetin başında, özellikle kamera karşısında konuşanlar, satış noktalarını överek başlıyor söze. “Güzel bir hizmet, devam etmesini istiyoruz” diyorlar. Hükümetin sürekli “eski Türkiye” göndermeleriyle anlattığı “Önceden gaz kuyruğu, yağ kuyruğu vardı. Artık Türkiye’de kuyruklar dönemi bitti” sözlerine verilen yanıtlar ise çelişkili. Sohbetimiz sürerken giderek uzayan kuyruğa bakan bir kadın, “Biz zaten kuyruklara alışkınız. Önceden yağ, gaz kuyruğu beklerdik; şimdi soğan, patates kuyruğu bekliyoruz” diyor.

‘BİZE DE DEĞİŞİKLİK OLUYOR’

Sürekli buradan alışveriş yapmak konusunda ise farklı fikirler var. “Sürekli bu kuyruk beklenmez” diyen de var, “Haftada bir gelirim, evde oturacağıma burada beklerim daha iyi” diyen de. Mikrofon uzattığımız kadınlardan biri, kocası bir yandan konuşmaması için çekiştirirken, “Hal yasası gelirse belki pazar, market fiyatları da düşer” diyor. “Yine gelir bu kuyruğu bekler misin” sorumuzu ise gülümseyerek ve oldukça kısık bir sesle yanıtlıyor: “Gelirim herhalde, bize de değişiklik oluyor.”

‘BU İŞ BÖYLE GİTMEZ’

Bir kısmı beklemekten yorularak zabıtanın kurduğu barikatlara yaslanıp dinlenmeye çalışıyor. Sıranın nispeten önlerinde bekleyen 60 yaşlarında erkekle konuşmaya başlıyoruz. “Sabahın 9’undan beri buradayım. Ayaklarım ağrıdı artık” diye sitem ederek başlıyor sözlerine. Bu sözleri kuyruktaki zorlu bekleyişi özetliyor aslında. Tanzim satış noktasındaki fiyatların daha uygun olmasından memnun ancak “Bu iş böyle devam etmez. Bu fiyatlar pazara da yansımalı” diyor. Önerisi ise böyle kuyruklar yerine tanzim satış pazarlarının kurulması ve insanların sıra beklemeden ucuz ürün satın alabilmesi.

‘BU ZAMLAR YENİ BAŞLAMADI, NEDEN ŞİMDİ DİYE SORMAK LAZIM’

Alandan ayrılmak üzereyken bir genç yanımıza gelerek konuşmak istediğini söylüyor. Bu uygulamanın bir seçim taktiği olduğunu ifade ederek şöyle diyor: “Halkı bu duruma düşürenlerin utanması lazım. 50 yaş üzeri bir sürü insanı sıraya koymuşlar. Milleti meydanlara toplayarak yardım ettiklerini sanıyorlar. Sorumlusu hükümettir. Bu hükümet 16 yıldır iktidarda. Bu zamlar yeni çıkmadı, neden şimdi diye sormak lazım.”

‘BUNLARI OY İÇİN YAPIYORLAR’
Şirinevler Tanzim Satış Noktasından ayrıldıktan sonra elinde Pazar çantasıyla Salı pazarından dönen bir kadınla karşılaşıyoruz. Pazar fiyatlarının nasıl olduğunu sorduğumuz vatandaş, “Çok pahalı hiçbir şey alamadım. Kıvırcık 5 lira. Maydanozun destesi incecik ama çok pahalı” diyerek çantasının içini gösteriyor. Tanzim satış noktasından geldiğimizi söyleyince, “Çok kuyruk var mı, domates falan alamadım oraya bakayım dedim ben de” diyor. Pazar fiyatları düşmedikçe tansiz atış noktalarının geçici bir çözüm olacağını söyleyen vatandaş, satış noktalarının 2 buçuk aylık bir süre olacağını söyleyince, “Bunu oy için yapıyorlar, başka ne için yapacaklar, alamayanlar ne yapacak peki?” diye karşılık veriyor. “Açık söyleyeyim daha önce AKP’ye oy verdim, ama artık vermem” diye de ekliyor.


İlgili haberler
Gültepeli kadınlar: Her gün kadınların günü olmalı

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği ve Gültepe Yunus Emre Cemevi’nin ortak düzenlediği etki...

Kriz döneminde kadınlar: Sürekli hak kayıpları ve...

Doç. Dr. Emel Memiş kriz koşullarında kadınların yaşam koşullarının erkeklere göre daha da zorlaştığ...

Krizin yükünü kim çekiyor?

KEİG’in 'Kriz, Kadınlar ve Kadın Emeği' forumunda bir araya gelen kadınlar, “Önceki krizlerden neler...

‘Kriz var’ denildi işten atıldı, sonrasını soran y...

Kriz bahanesiyle Örma Tekstilde işten atılan onlarca kadından biri N.D. Krizin kendilerine mal edilm...

Su sebillerini bile ‘kriz var’ diye kaldırdılar

Patronlar çok sıkışınca konkordato ilan ediyor. O kadar çok doluyum ve yorulmuşum ki biz nereye ne i...

Patronların kriz fırsatçılığı: Az işçi, yoğun iş,...

Esenyurt’da depo işçisi kadınlar ekonomiyi, krizi, asgari ücreti konuştu. Fabrikalarında çalışma koş...