Sorun sadece bir öğün ücretsiz yemek değil! Nasıl değiştiririz?
Dersim’de ‘Okullarda 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek’ kampanyasını sürdüren Yenigün Kadın Dayanışma Derneği üyeleri yaptıkları görüşmelerden notlarını Ekmek ve Gül’e yazdı.

Ekmek Gül’ün çağrısıyla “Okullarda 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek” kampanyası Türkiye’nin birçok ilinde olduğu gibi Dersim’de de Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği tarafında okul önlerinde, pazar yerlerinde, öğretmen odalarında, kahvehanelerde, iş yerlerinde, mahallerde kapı kapı gezilerek anlatılıyor, imza toplanıyor. Kampanyaya büyük ilgi gösteren başta Dersimli kadınlar olmak üzere Dersim halkı, talebin gecikmiş bir talep olduğunu ifade ediyor. “Bugüne kadar okullarda neden yemek verilmiyor” diyenler, “Okulda yemek verilirse hijyen nasıl olacak?” ya da “Okulların fiziki koşulları buna müsait değil ki” diyen veliler, yine sordukları soruların cevaplarını kendileri veriyorlar. “Şatafatlı harcamalar ve yapılan yolsuzluklar durdurulsa sadece yemek değil, bütün okul harcamalarını devlet karşılayabilir.”

Okul önlerinde toplanan imzalar, öğretmenler odasında yapılan tartışmalar, sokak sokak büyütülen ses… ‘1 Öğün Ücretsiz Sağlıklı Yemek’ çalışması boyunca en çok karşılaştığımız 3 soruyu yanıtladık. TIKLAYIN
DİLAN’IN ANLATTIKLARINI MEMLEKETTEKİ HER KADININ YAŞADIĞI…

Ülkedeki ekonomik krizin çocukların yaşamında ve gelişiminde derin izler bıraktığı gerçeği artık saklanamıyor. Gelişme çağındaki çocukların ihtiyacı olduğu besinleri düzenli tüketemediği taktirde fiziki gelişiminden, zihinsel gelişimine ve hatta ruhsal gelişimine önemli etkileri oluyor. Gazik Mahallesi’nde kapısını çaldığımız Dilan bu üç durumu bizlere şöyle anlatıyor: “Ben Diyarbakırlıyım, eşim Dersimli İstanbul’da yaşıyorduk ama krizden dolayı yapamadık. Dersim’e geldik. Dersim’de de işler istediğimiz gibi olmadı. Hayat pahalılığı giderek artınca çaresiz kalıyoruz. Biz de yoksul bir aileydik ama belli ürünlerimiz boldu. Mesela sütümüz, yumurtamız vardı, unumuz vardı. Ya da kuru baklagillerimizi kendimiz yetiştirip bütün kış tüketebiliyorduk. Ama şimdi çocuklarıma ekmek alamıyorum. Eşim esnaf ve krizden dolayı işleri iyi değil ve bu yüzden evde sürekli ekonomi konuşuluyor. Her şeyden önce çocukların beslenmesi bizi endişelendiriyor. Önceden aldığım hiçbir şeyi alamıyorum. Et, tavuk, balık hak getire. En ucuz süt neredeyse onu alıyorum, en ucuz kuru bakliyat neredeyse onu alıyorum. Çoğu zaman onu bile alamıyorum çocuklarımın karnını doyuramıyorum. Her gün makarna, menemen ve onu da ekmek çok alarak dengeliyorum. Artık ‘çocuğum bugün sağlıklı beslendi’ değil, ‘bugün çocuğumun açlığını giderdim’ diyorum. Çocuklarım bu yüzden öfkeli oluyorlar, her gün evde tartışıyoruz ve ‘Yine aynı şeyler mi?’ diyerek tepki gösteriyorlar. Ama birlikte bir markete gittiğimiz zaman fiyatları görünce sevdikleri şeyi alıp tekrar götürüp reyona bırakıyorlar ‘Anne bu çok pahalı almayacağım’ diyorlar. Bu bir anne için çok zor” deyip gözlerini kaçırıyor.

“Ben artık çocuğuma kıyafet almaktan vazgeçtim. Onların okul ihtiyaçlarını almaktan da vazgeçtim. Artık daha derin bir açlığı yaşayacak ve sağlıkları bozulacak diye korkuyorum. İmza kampanyanızı destekliyorum en azından okulda bir öğün yemek yerse çocuklar yediremediğim yemeği okulda yemiş olur.”

DAHA ÇOK KİŞİYE ULAŞSIN DİYE ELİMİZDEN KAPILIP DAĞITILAN İMZA FÖYLERİ

Kapısını çaldığımız ya da sokakta, pazarda karşılaştığımız herkes kampanyayı destekleyerek “Daha çok insana ulaşmalıyız, herkesin sorunu bu” diyerek elimizdeki imza föylerini alıp ya kahveye dalıyor bizlerle birlikte ya da pazarı gezerek imza topluyor. Gazik Mahallesi’nde Diyap Ağa İlköğretim Okulunda öğlen arası uzakta yaşayan çocukların anneleri yemek getirerek okul önünde çocuklarını doyurmaya çalışırken, yıllardır yaşadıkları sorunları daha biz kampanyayı anlatmadan bir bir sıralamaya başladılar. Başta bizim yemek dağıtacağımızı bu yüzden isim aldığımızı düşünen anneler koşarak yanımıza geldi. Bu aslında yaşanan krizin, yoksulluğun, çaresizliğin bir fotoğrafıydı. Özge, “Çok zor zamanlar yaşıyoruz ve bu sadece bizim sorunumuz değil. Artık yoksul ve çaresiz olan insan sayısı daha çok, ama yan yana hâlâ” diyerek başlıyor söze ve devam ediyor: “Her gün öğlen arası gelip çocuğumun karnını doyurmaya çalışıyorum. Evde ne varsa o. Bugün sadece menemen vardı. Beslenmesine sadece bir süt koyuyorum ama en ucuz süt, fiyatı 4 lira. Büyük çocuğum mahallenin ortaokuluna gidiyor. İki okul da evime uzak. Küçüğü için buraya geliyorum ama büyüğü evden götürüyor ve bazen de götüremiyor. Ortaokula köyden gelen çocuklar için yemek veriliyor. Veliler olarak gittik, evleri uzak olan durumu iyi olmayan çocuklar için de yemek verilsin dedik başta kabul ettiler, sonra iptal ettiler. Şu an benim gibi birçok veli zor durumda. Sadece yemek verilmesin, çocukların servis ücretlerini de devlet karşılasın. Her şeyden vergi alan devlet bizim çocuklarımıza gelince bütçemiz yok diyebiliyor. Bu kampanyayı duymuştum ama nerede imza atacağımı bilmiyordum.” Okula girip bütün velilere çağrı yaparak kampanyayı anlatan Özge imza föylerini elden ele gezdirerek kampanyayı anlatı.


“Bakın halimizi görüyorsunuz” diyerek öfkesiyle bize sesini duyurmaya çalışan 3 çocuk annesi Pınar da okul bahçesinde gazete sererek çocuğuna mercimek çorbası içirmeye çalışıyor. “Ben bir anne olarak çocuğuma köfte yedirmek istiyorum ya da öğlen evine geldiğinde bu çorbanın yanına bir balık yedirmek istiyorum. Ama ben artık evde sadece bir öğün yemek yaparak günü bitiriyorum.” “Çocuklara en çok ne yediyorsun?” sorumuza “Makarna, patates, menemen ve mercimek çorbası bazen de günde üç öğün kahvaltı” cevabını veriyor. “Çocuklara et alalım dediğimiz zaman diğer faturalarımızı ödeyemiyoruz ya da başka yerden karşılamaya çalışıyoruz. Küçük kızımda kansızlık başladı. Doktor bol bol et yemesi lazım dedi, alamıyorum dedim. İlaç yazdı, devlet karşılamıyor. İlacı almak için merdiven temizliğine başladım. Kampanyayı duyunca geldim, sadece kendi çocuğum için değil bütün çocuklar için istiyorum. Okulda bir öğün yemek verirlerse et, balık, meyve de verirler, en azından bir kısım besin ihtiyacını orada karşılar.” Ulaştığımız her kadından öfke, çaresizlik had safhada.

ÖĞRETMEN ZEHRA: ÇOCUKLARIN DURUMU HEPİMİZİ ENDİŞELENDİRİYOR

Pazar yerinde kurduğumuz imza standına ilgi büyüktü demek isterdik ama diyemiyoruz. Çünkü hayat pahalılığından dolayı pazar yeri boş. Pazarda kıyafet satan Meral standı kurarken yanımıza yaklaştı “Ne satacaksınız” dedi, biz de kampanyamızı anlatarak imza toplayacağız dedik. Sözümüzü daha bitirmeden etraftaki esnafa seslenerek imzalarını istedi. İnsanlar artık pazara gelmiyor çünkü alamıyorlar. Eskiden de çok kalabalık değildi ama şimdi hiç yok. Bazen hiç ürün satamadan gidiyorum ve satıyorsam da veresiye yazıyorum ne zaman getirilerse. İnsanlar çocuklarına pazarda sebze meyve alamıyor, kıyafet mi alacak. Ama ben de evimi geçindirmek zorundayım, okul açıldı insanlar çocuklarına kıyafet almaya gelemedi. Ayakkabı alamayan birçok insanla karşılaştım, diyerek tezgahının başına döndü. Kampanyayı gören herkes imza atarak sahiplendi. Kimi kamu personeli imza atmaya çekinse de eşim versin diyerek destek olmaya çalıştı. “Ücretsiz, sağlıklı yemek her çocuğun hakkı olmalı” diyen Öğretmen Zehra da gözlemlerini şöyle aktardı: “Beslenme saatinde bazı çocuklarımız beslenme getiremedikleri için zor anlar yaşıyorum. Enerjilerinin düşük olduğunu ya da algılamalarında zayıflık olduğunu hissedebiliyorum. Bu mahalle yoksul bir mahalle ve zamanında köylerden göç almış bir mahalledir. Çocukların durumu her zaman dört dörtlük değildi elbette ama bugünkü görüntü bizleri endişelendiriyor. Bu sorun sadece çocuğun sorunu değil, annenin, babanın, bir öğretmen olarak benim hatta sıradaki arkadaşının da sorunu. Çünkü insan sağlıklı beslenemeyince bütün yaşam kalitesi düşüyor ve günlük hayata adapte olamıyor.” Zehra Öğretmen okuldaki çocukların yaşadığı sorunların sadece bununla sınırlı olmadığını ifade ediyor: “Devletin verdiği kitaplar yetersiz, bazen destek kaynak kitapları istiyoruz veya çocuğun okumasını geliştireceği hikaye kitapları talep ediyoruz. Ancak velilerimizden bu yıl bir öğretmen olarak isteyemedim. Çünkü öğrencilerimin beslenme çantaları boş. Ve ülkenin iyi yönetilememesinin faturasını bizim çocuklarımız ödüyor.”


‘YURT DIŞINA GİTMEKLE BU ÜLKEYİ DEĞİŞTİREMEYİZ’
Dersim’in Shenk Mahallesi’nde kapısını çaldığımız Aynur, “Tek çocuğum var ama onun ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorlanıyorum. Eşim başka bir şehirde çalışıyor. Çocuğumun okul ihtiyaçlarını diğer aya erteledim. Çünkü okul beslenme için bir liste yapıp göndermiş ve ben ancak o beslenme listesinin yarısını alabiliyorum. Beslenme listesinde çerez var mesela ama çerez alamıyorum, köfte var alamıyorum. Bazen evdeki bir poğaça ve kek ile geçiştiriyorum. Ama çocuğum sınıfa gittiğinde diğer çocukların beslenmesindeki yiyecekleri gördüğünde eve gelip ağlıyor. Bazen de çocuklarımız bizimle birlikte evin ekonomisini idare etmeye başlıyor” diyor. Diğer kapıdan sohbetimize eşlik eden Ayten ise “Çocuklar hayatın pahalı olduğunu bildikleri için dışarıdan bir şey almak istemiyorlar. Büyük oğlum üniversite okuyor, küçük oğlum ilkokul öğrencisi ve ben üniversitede okuyan oğluma her hafta neredeyse bin lira yolluyorum. Yurtta kalıyor ama kitap lazım, beslenmesi lazım, kıyafet lazım, benim yolladığım parayla çocuğum sadece ulaşım ve yemeğini karşılıyor.” “Peki sizce çözüm nedir?” sorumuza “Kampanyanızı destekliyorum. Çocukların anaokulundan üniversiteye kadar başta beslenme, barınma, ulaşım gibi birçok ihtiyacını devlet karşılamalı. Ancak iktidardan bunu beklemek hayal olur. Biz halk olarak da bu devletin sorumluluklarını hatırlatmak zorundayız. Şikayet etmekle, susmakla değişmez ki bugünkü halimiz. Bakın son yıllarda Dersim’de çocuklu aileler çocuklarını alıp yurt dışına gidiyor, benim çevremden 3 aile gitti. Gitme diyemiyorsun çünkü çocuklarının gelecek kaygısı var. Ama giderek de bu ülkenin kaderini değiştiremeyiz ki” diyor.
Kampanyayı kadınlara anlatırken birçok kadının ortaklaştığı sorunların çözümü için hep beraber adım atmak zorundayız. Çünkü artık yoksul değil aç bırakılmak istenen bir halk ve çocuklarımız var. Bu durumu değiştirebilecek olan da yine bizleriz. Şimdi bir imza kampanyası yarın başka bir dayanışma örneğine dönüşebilir, biz değiştirebiliriz.

Fotoğraflar: Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği

İlgili haberler
Mülteci çocuklar bir öğün sağlıklı yemek yiyebiliy...

Mülteci çocukların beslenmesine ilişkin İstanbul İkitelli’de mülteci bir aile ve Dünya Evimiz Ulusla...

Çanakkale’den kadınlar: Çocukların beslenme çantal...

Çanakkale Ekmek ve Gül Grubu çağrısıyla bir araya gelen kitle örgütleri çocuklara okullarda bir öğün...

3 maddede her okulda ücretsiz ve sağlıklı bir öğün...

Okul önlerinde toplanan imzalar, öğretmenler odasında yapılan tartışmalar, sokak sokak büyütülen ses...