Teker üstünde geçen mevsimlik hayatlar
Yaşadıkları kentlerden daha uzun zamanı çalıştıkları şehirlerde geçiren mevsimlik işçiler için hayat, kendi deyimleriyle ‘teker üzerinde’ geçiyor.

İzmir, Adana, Rize, Bursa, Düzce, Ordu ve daha onlarca şehir... Hasat zamanında aileleriyle birlikte ekmek paraları için yollara düşen milyonu aşkın tarım işçisi...

Kimi iki ay, kimi yedi ay çalışır. Bursa’da biber toplamayla başlayan yolculuk, kimi zaman Akdeniz’de turunçgiller toplamayla sonlanır, kimi zaman da Karadeniz’de fındıkla...

Yaşadıkları kentlerden daha uzun zamanı çalıştıkları şehirlerde geçiren mevsimlik işçiler için hayat zordur. Kendi deyimleriyle “hayatları teker üzerinde” geçer. Ve o hayatlar bazen bir kamyon kasasında, bazen tıka basa doldurulmuş bir minibüste kaybolur gider...

YEVMİYE SADECE 5 LİRA ARTTI
Bursa’nın Yenişehir ilçesine her yıl 5 binin üzerinde mevsimlik işçi geliyor. Mayıs 1 deyince geldikleri kentten 9 ay sonra dönüyorlar evlerine. Çoğunlukla Mardin’den, Urfa’dan, Bingöl’den gelen işçilerin bir kısmı çadırlarda, bir kısmı ise tuttukları evlerde kalıyor. Kiralar yüksek, çoğu evlerin durumu kötü ama “el mahkum!”

Biberden bezelyeye, fasulyeden elma-armut toplamaya işler değişiyor. Ama tarlalardaki temel gündem hiç değişmiyor; Yevmiyeler çok düşük! Geçen yıl 60 lira olan yevmiye bu yıl sadece 5 lira artmış. “İki kişi para biriktiremez” diye düşünüp çoluk çocuk gelmiş hemen bütün aileler. Hele ekonomik kriz koşullarında yazın kazanıp biriktirebildikleri ile bütün kışı geçirmek bir hayli zorlaşmış. Yine de geçim sıkıntısı, borçlar, işsizlik gibi nedenlerle bu yıl da düşmüşler yollara...

TÜİK verilerine göre Türkiye’de tarım istihdamının yüzde 43’ünü kadınlar oluşturuyor. Ve bu kadınların neredeyse tamamı, yüzde 90, güvenceden yoksun.

KADIN İŞÇİLERİN MESAİSİ HİÇ BİTMİYOR
Evrensel Gazetesinden Meltem Akyol ve Uğur Ökdemir Bursa Yenişehir’de mevsimlik tarım işçileriyle görüştü. Haberde kadın işçilerin yaşamlarına şöyle yer veriliyor:

Emine 27 yaşında, 8 ay olmuş evleneli, 6 aylık hamile. Hamile olduğunu öğrenmiş ama bir daha doktora gidememiş. Çocuğun ne sağlık durumunu öğrenebilmiş, ne de cinsiyetini. Kontrole gitmesi lazım, o da biliyor, ama... Aması var işte! Emine anlatıyor: “Tek başına gidemiyorum, yabancıyım bilmiyorum burayı. Eşimle gitmemiz lazım, ikimiz gidersek iki yevmiye gidecek. Bir gün bir gündür diye gidemiyoruz işte. Tarlada herkes merak ediyor, gündem bizim bebeğin cinsiyeti, ama gidemedik işte. Sağlık taramasından da geçmesi lazım ama o da yok haliyle...”

6 AY ÇALIŞMA, SONRA İŞSİZLİK
13 yaşından beri mevsimlik işçi Emine. Arada gidemediği yıllar olmuş ama toplamda 9 yıldır çalışıyor. “İnsan başka yerde 9 sene çalışsa güvencesi olur, bir şeyi olur, maaşı artar ama bizde yok” diyor. Rize, Manisa, İzmir... Pek çok kente gitmiş, son 3 yıldır ise Bursa’da. Zor olmuyor mu Emine, diyorum, hamile bir de... “Alıştım ben” diye başlıyor: “Fakirlik zor işte... Ne yapacaksın? Keşke böyle olmasa... En azından kendi evimizde kalarak çalışabilsek, buralara kadar gelmesek... Yazın çalışıyoruz, kışın iş yok, 6 ay çalışıyoruz, sonra işsizlik...”

BAŞKALARININ TATİLE GİTTİĞİ YERE ANCAK ÇALIŞMAYA GİDERİZ BİZ
Emine’nin eşi Recep, normalde inşaat işçisi. Ama son yıllarda iş bulamamaya başlamış. Geçen kışı da işsiz geçirince, düğündü, borçlardı derken düşmüşler yollara.

Emine, düğün borçları olduğunu, eşinin anne-babası da olmayınca “Borca el atan olmadığını” söylüyor, “Çalışıp ödeyeceğiz.” Tabii hesapladıkları gibi olmamış işler: “Hesapta birimiz borcu kapatacak, birimiz de ev için çalışacaktık. Ama gidiyor işte para. Kira var, elektriği, suyu var, masrafı var. Kiramız 700 lira. Evde bir yatak var, bir buzdolabı, bir de çamaşır makinesi. Onları da dayımız aldı hamileyim diye. Gidince satacağız onları da...”

Bitirirken “Hayatımız hep göç bizim. Bekarken de çalıştım, şimdi de... Hep zorluk... Başkalarının tatil için gittiği yerlere biz ancak çalışmak için gidebiliyoruz. Türkiye’de yaşamak çok zor” diyor Emine.

‘EV TARLADAN ZOR’
47 yaşındaki Yurdagül’ün 10 çocuğu var. Niye bu kadar çocuk yaptığını soruyoruz, “Eşim tek erkekti, görümcelerim ‘çok çocuk getir’ dedi, ben de kafasızlık işte getirdim. Şimdi de işte hayat çok zor” diye yanıtlıyor.

Tansiyon hastası, tarlada çalışırken tansiyonu 20’ye çıkmış bir ara... “Ama ne yapacaksın, mecbur...” diyor, “Çocuklarımız daha ufak, her şey pahalı, bir şey alınmıyor. Yevmiye de az. Pazara gidiyoruz 200 lirayla, elimizde bir kuruş kalmıyor. Kira da veriyoruz. Geçim olsa ben niye evimden geleyim ta buralara bu çileyi çekeyim. Bir evim olsa, biraz durumum olsa gelmem. İş yok bir de bizim oralarda...”

Sabah 08.00’de başlayan tarla mesaisi akşam 18.00’de bitiyor ama bu kez de ev mesaisi başlıyor. Yurdagül anlatıyor: “Durmak yok bize, tarlada bitince evdeki iş başlıyor. Ekmek yapıyoruz, bulaşıkları yıkıyoruz, yemek yapıyoruz, evi süpürüyoruz, dinlenme yok yani. Evdeki mesaimiz daha ağır, burada güneş altında olmasak bu işimiz evdeki işlerimizden daha kolay.”

‘EŞİM MEMUR, BORÇ ÇOK, GELDİK İŞTE’
Tarlada çalışan bir başka kadın, Hüsniye; 41 yaşında, dört çocuk sahibi. Biri üniversiteyi bitirmiş çocuklardan, Türkçe öğretmeni, KPSS’ye hazırlanıyor. Diğeri liseyi bitirip üniversite sınavına girmiş. Büyük kızın üniversiteyi kazandığı haberini tarlada çalışırken almışlar 4 yıl önce. “İnşallah bunun haberini de alacağız” diyor. (Biz oradayken henüz açıklanmamıştı sonuçlar. Sonuçlar açıklanınca aradık sorduk, sınıf öğretmenliğini kazanmış...)

Hüsniye ve ailesi buraya biraz geç gelmiş. Eşi Milli Eğitimde kamu emekçisi, okullar bitince çıkıp gelmişler. Nedenini şöyle anlatıyor: “Urfa merkezde yaşıyoruz. 25 yıldır kirada oturuyorduk, yeni ev aldık, onun borcu var, biraz ödeyelim diye geldik, çalışıyoruz işte.”

Hüsniye hayat şartlarının son birkaç yıldır çok kötüleştiğini söylüyor: “Bu AKP geldiğinden beri her şey pahalılaştı. Son iki üç senedir uçtu gitti zaten. Ben 30 lira ile giderdim pazara, çok değil ha iki üç sene önce, sepeti doldururdum, şimdi 100 lirayla yarıya kadar bile dolduramıyorum.”


TARLADAN SINIRLARIN ÖTESİNE UZANAN UMUTLAR
Elif 22 yaşında, Mardin’de üniversite öğrencisi, Türk Dili ve Edebiyatı okuyor. Biraz okul harçlığı çıkarmak, biraz da ailenin borç yüküne destek olmak için gelmiş. Aslında ilk gelişi değil; 8. sınıfa giderken başlamış çalışmaya, sonra ara ara gelmiş, 4 yıldır da ara vermeden geliyormuş. Bu yıl son olmasını umuyor. KPSS’ye girecek...

Sadece kitapların olduğu bir karavanı olsun istiyor Elif; okumak, incelemek... “Hayaller karavan, hayatlar tarla” deyip gülüşüyoruz.

İki seçenek var aklında, öğretmen olmak ya da üniversitede kalmak. Ama gelecekten kaygılı, yüzünü başka ülkelere çevirmiş bu yüzden. Bir şansı olsa hemen gidecek Türkiye’den. Gerekçesini aynen aktaralım: “Türkiye’yi çok seviyorum ama bakıyorum eğitimin durumu çok kötü, bilim öğrenmek istesen olmuyor. Öğrencilere, bilim yapmak isteyenlere olanak sağlanmıyor. Öğretmen olmak istiyorum bakıyorum bir sürü ataması yapılmayan öğretmen var. İntihar edenler oluyor. Böyle olunca insan nasıl umutlu olsun ki... O yüzden bir sürü kişi Türkiye’de kalmak istemiyor. Kızıyorlar ama bu sorunlar düzelmedikçe ne yapsın gençler, umudu dışarıda arıyor.”

‘BURADA BİZE GELECEK YOK’

Urfa Ceylanpınar’dan gelen Rahime 18 yaşında. 7 yıldır mevsimlik işçi. Üniversite sınavına girmiş ama istediği gibi geçmemiş. “Seneye bir daha deneyeceğim” diyor. “Okumak her sene daha da zorlaşıyor. Sınavları her sene değişiyor, bitmiyor, masrafı da artıyor okumanın. Yani her şey bu kadar zor olmak zorunda mı” diye soruyor.

O da Elif gibi imkan bulsa yurt dışına gitmek istiyor. “Ne adalet var ne de eşitlik... Tercih hakkım olsa, olanağım olsa burada durmazdım. Burada bize gelecek yok...”

SURİYELİ ÇOCUĞUN GÜZEL DÜŞÜ 
2011 yılında Suriye’den Türkiye’ye gelen ailelerin yolu da mevsimlik işçilikten geçiyor, Suriyeli çocukların da...
Muhammet Mıstık, 12 yaşında. “Ne yapmak isterdin” diye soruyoruz, önce “Hiç” diyor, biraz düşünüp ekliyor sonra: “Tatile gitmeyi isterdim.”
15 yaşında bir başka Suriyeli çocuk ismini söylemek istemiyor. Kobanê’den gelmişler. Orada okula gidiyormuş ama burada devam edememiş. “Keşke gidebilseydim” diyor.
Ayşan da 6 yıl önce ailesiyle Kobanê’den gelmiş, 6. sınıfa gidiyor, okul bitince geldiği tarlada “güzel” bir hayatın hayalini kuruyor. “Nasıl güzel” diye sorunca, “Güzel işte... Savaş olmayan, ayrımcılık olmayan...” diye yanıt veriyor.



TÜİK 2012 yılı Çocuk İşgücü Anketi verilerine göre, Türkiye’de çalışan 6-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 44.7’si tarımda çalışıyor.


Haberin tamamını BURADAN okuyabilirsiniz. 


İlgili haberler
Tarımda çalışan kadınların yüzde 90’ı kayıt dışı

Türkiye’de 2.5 milyon kadın çiftçinin yüzde 78’i ücretsiz aile işçisi olarak, yüzde 90’ı da kayıt dı...

Tarım işçisi kadınlar güvenceli çalışmak istiyor

Adana’da güneş altında domates toplarken konuştuğumuz üç genç kadın küçük yaşlarda çalışmaya başlamı...

Mevsimlik tarım işçisi kadın iş cinayetinde yaşamı...

Urfa’dan Yozgat’a mevsimlik işçi olarak giden 20 yaşındaki genç kadın odun toplarken kanalizasyona d...