'Astalavista Osman!'
‘Mizahi olduğu kadar duygu yüklü bir dil de kullanan Aylin Balboa, aynı sayfada sizi hem güldürüp hem ağlatmayı başarabiliyor.’

“Öyle işte. Hala biraz soğuk geliyor ama battıkça alışıyorum. Kendimi boşa aldım, bayırdan aşağı koşuyorum. Düşüyorum gibi görünebilir ama bakma aslında uçuyorum. Söylediklerimin hepsini unut, sanki ben biliyorum da mı yaşıyorum Osman.”

İşte bu arka kapak yazısı, Aylin Balboa evrenine hızlı bir giriş yapmamı sağladı. Bir kitapçıda bakınırken elime aldığım “Bu Hikaye Senden Uzun Osman” kitabı dikkatimi çekince aynı raftaki “Ateş Sönene Kadar” ve “Belki Bir Gün Uçarız” kitaplarını da alarak çıktım kitapçıdan.

Aylin Balboa 1980 doğumlu, yeni nesil bir yazar. İzmit’te doğmuş, öğrencilik yıllarını Ankara’da geçirmiş, hâlâ İstanbul’da yaşıyor. Film kahramanı Rocky Balboa'yı çok sevdiği için yazarlık soy ismi olarak Balboa’yı seçen yazar, bu durumu "İzlediğim ilk film Rocky IV’tü. Boyum en fazla Rocky’nin kolu kadardı o zamanlar. Her seferinde, yediği onca dayağın üstüne kalkıp az evvel kafası gözü dağılmamış gibi yumruklar savuran bu adamın direnci beni her zaman çok etkilemiştir. Ben şampiyon değilim, hayata onun gibi seri yumruklar savuramıyorum henüz. Ama aldığım tüm darbelere rağmen ayakta kalmaya çalışıyorum" diyerek açıklıyor.

Kocaeli Körfez Pisti'nde 2008 yılında antrenman sırasında pist hatası nedeniyle geçirdiği kazanın ardından bitkisel hayata giren motosiklet sporcusu Aydın Erkan'ın kız kardeşi olan Aylin Balboa, 13 yıl bitkisel hayatta yaşam mücadelesi verdikten sonra Ağustos 2021'de ölen şampiyon yarışçı için Türkiye Motosiklet Federasyonu'na karşı açtığı davayı 9 yıllık mücadele sonrası 2017'de kazanmıştı.

Çeşitli dergilerde yayımladığı yazılarıyla edebiyat hayatına başlayan Balboa, internet portallarında ve bloglarda yazdı, özellikle Kafa dergisinde yayımladığı "Osman" serisi ile hem okuyucularının hem de edebiyat çevrelerinin dikkatini çekti. Mizahi olduğu kadar duygu yüklü bir dil de kullanan yazar, aynı sayfada sizi hem güldürüp hem ağlatmayı başarabiliyor.

Yazarın ilk kitabı, İletişim Yayınlarından 2014 yılında çıkan “Belki Bir Gün Uçarız” “Belki bir gün uyanır diye” ağabeyine ithaf edilmiş. Trajediler karşısında aklın gidiş geliş hallerini ve acılarla baş etmek için yapılanları işleyen bu eser, tür olarak nereye oturtulacağı çok da belirlenemeyen, roman olmamasına rağmen birbirini bütünleyen minik hikayelerden oluşan bir kitap.

“O ağacın altında uzanmaya devam ettim. Yıldızlar aslında nedir size söyleyeyim: Yıldızlar, acıdan delirmiş insanların gökyüzüne sıktıkları kurşunların açtığı deliklerdir. Bilim adamları sürekli yenilerini keşfettiklerini söylüyorlar. Bunda şaşılacak bir şey yok. Yukarısı bir gün dümdüz olacak.

Şehir içinde dünya turu, kalbin içinde kapı zili, aklın içinde sergüzeştler... Kutu gibi evler, ebesinin örekesine sokaklardan çıkanlar, yeteri kadar ölmüş insanlar. Dünya yalan, hatta adaletin bu mu ulan? Benim abim şampiyon!”

2021 yılında yayımlanan “Ateş Sönene Kadar” isimli kitap ise bir kişiye değil, bir fabrikaya ithaf edilmiş: SEKA Kağıt Fabrikasına. Bu kez birbirinden bağımsız 9 öykünün yer aldığı kitaptaki her bir öykünün çok etkileyici ve sarsıcı olduğunu söyleyebiliriz.

Kitaba ismini de veren ilk öykü; biri ensest, diğeri aşırı baskı mağduru iki genç kızın birbirine tutunarak kurtulma hikayesini işliyor. Boğazınızda bir yumru gibi kalan bu öyküde failler kadar tepkisiz izleyicilerin de ne derin yaralar açtığı gözler önüne seriliyor:

"‘O bilezikleri niye alıyordu babam ona biliyor musun?’ dedi. Kimseye söylemesin diye. Bazen babamın yaptıklarından daha fena geliyor bu bana. Halam, babaannem, komşular... Aslında herkes biliyordu ama hiçbiri bir şey yapmadı."

Kitabın adandığı SEKA Kağıt Fabrikasının işlediği öykü ise “Nafile”, ansızın beyninde bir tümör olduğu saptanan babanın kaybına giden yolda direnen bir genç kadının öyküsü. SEKA direnişine de selam çakan öykü, aynı yerde çalışan ve bir arada fabrikanın lojmanlarında kalan işçilerin bir aile gibi olduğu güzel zamanları yad ediyor.

2022 yılında yayımlanan yazarın son kitabı “Bu Hikaye Senden Uzun Osman” ise ayrılık acısı yaşayan bir kadının küllerinden yeniden doğma serüveni. Hepimize tanıdık olan duyguları duru, sade, akıcı, vurucu ve mizahi bir dille anlatan yazar, bir söyleşisinde, “Mizah süper bir şey, mizahın olmadığı bir yaşam düşünemiyorum. Ama bence artık bize kopkoyu bir öfke lazım” diyerek düzene karşı duruşunu da ifade ediyor.

Biz de Aylin Balboa’nın son kitabının son sözleri ile bitirelim yazımızı:

“Gülmeyi ihmal etme, sağlığına özen göster, soranlara selam söyle. Astalavista Osman!”

Fotoğraf: Aylin Balboa X hesabı

İlgili haberler
Bir kadının uyanışı: Deniz Feneri

'Deniz Feneri eseriyle kitap yolculuğumuz biraz çocukluğumuza, aile ilişkilerimize, yaşayıp görüp de...

Bir kitap önerisi: Amok Koşucusu

Onuruna, gururuna, aşkına sahip çıkan bir kadın, doktorun yardımı olmadan hayatta kalamayacağını bil...

BİR KİTAP: Tom Amca’nın Kulübesi

Tom ve tenlerinin rengi nedeniyle doğduğu andan itibaren satışa çıkarılan, oradan oraya sürüklenen k...