Tülin Tankut anılarıyla Leyla Erbil'i anlattı
Tülin Tankut, doğum gününde -12 Ocak- anılarındaki Leyla Erbil'i Kadın Eserleri Kütüphanesi'ne yazdı.

(...)

Örneğin Leyla Hanım özeleştiri yapmaktan kaçınmazdı; özellikle bu toprağın, bu çağın insanı olmanın kusurlarını taşıdığının farkındaydı. Özgür düşünceyi önemsediğinden “biat toplumu”,“kul benlik, özerk (otonom) benlik” konularıyla ilgilenmeyi bırakmazdı. Bu topraklardaki kültür birikiminin tümüne sahip çıkan bir yazarımızdı. A.Şebnem Birkan, “Dipsiz Kuyu” başlıklı yazısında (Cumhuriyet Kitap, sayı 85) Leyla Erbil’i okumanın gerekliliğini ne güzel anlatıyor: “ ....Karakterlerin alışılagelen hayat tarzından çıkıp sapmalarına alışık olmayanlar için Leyla Erbil anlaşılması zor gelebilir. Ancak hayatta karşılaştığımız ve kabullenmekte güçlük çektiğimiz olayları içimize atıp, bilinçaltımıza ittiğimizi düşünürsek Leyla Erbil’in içimize nasıl bir ayna tuttuğunu görürüz. Bizlerin onun karakterlerinden çok da değişik olmadığımızı fark ederiz. Bizi bize anlattığını anladığımızda da onun kitaplarının o kadar da zor ve aykırı olmadığının ayırdına varırız.”

(...)

Kütüphane’nin, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi kapsamında, 19 Haziran 2010 tarihinde Vehbi Koç Müzesi’nin önüne demir atmış ve kültür mekânı olarak kullanılan şehit hatları vapurunda düzenlediği “Vapur” etkinliğini kast ediyordu. Artık o kadar tanınıyor, o kadar aranıyordu ki, kimseyi geri çevirememekten yorgun düşmüştü, bir yandan da sağlığı giderek bozuluyordu.Yine de sorumluluk bilinciyle kendini zorluyor, bitirmesi gereken yazılarına yoğunlaşıyordu. Denizi özlemişti, deniz mevsiminin gelmesini iple çekiyordu. Orada da cesaret! Bir açılır, hastalığını bile bile üstelik.Yazları birlikte bir haftalığına güneyde tatil yaptığımız çok olmuştur. Hadi onun, kimsenin bilmediği bir sırrını ifşa edeyim(!) şimdi: Otobüs seyahatlerinde koridor tarafındaki koltukta otururdu...İşte bir tane daha: Eczaneden tatilde kullanmak için krem, losyon, makyaj silme sütü, kağıt mendil ve bir sürü şey almış. Poşeti boşaltınca bir de baktım aralarında çocuk poposu silmek için ıslak mendil! Dedim ya, bazı durumlarda şımarıklık yapmama izin verirdi. “Bu ne!” dedim yapmacık bir kınama sesiyle. O masum çocuk gülüşüne dayanamaz, her seferinde Tevfik Fikret’i anarak “inci şetaretli kız” diye takılırdım. Bazen de olmadık yerde gülmesini tutamaz, utanırdı da... ben ise dünden hazır, okul yıllarındaki resmi törenlerdeki alışkanlığımdan kalma gülme krizimle refakat etmeye teşne... Hastalığı ağırlaşıp “Azrail ile boğuşuyorum” dediği, yoğun bakımda kaldığı süreçte bile humorundan bir şey kaybetmemişti. İyileştiğinde gülerek bir yoğun bakım manzaraları anlatırdı ki... Girip çıkan hastalardan başlayıpkendi durumundan devam ederek edebiyat yapmadan ama üzerimde edebiyat tadı bırakan..

(...)

Bugün Leyla Erbil’in doğum günü,12 Ocak. Ancak onun gibi büyük bir yazar insanlığın acılarını derinden duyardı. Onu Nobel adayı gösteren PEN’in değerlendirmesinde de, “Türk dili ve edebiyatına egemenliği, aynı zamanda insana, hayata ve dünyaya karşı sorumlu aydın tavrı” vurgulanmıştı. Sınıflı toplumsa onun acılarını dindiremezdi. Dünyanın değişebilirliğine olan inancını yitirmeden yazar kimliğini savundu. Çağıyla iletişimini kopartmadı, toplumsal sorunlara yapıtlarında olduğu kadar görüş bildirerek, eyleme geçerek müdahalede bulundu. Düşündüğü, yazdığı gibi yaşadı, davrandı.

Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı'nın internet sitesinde yayımlanan yazıyı okumak için TIKLAYIN.

Fotoğraf: Leyla Erbil ve Tülin Tankut. Fotoğrafı çeken: Yazar Reyhan Yıldırım; Kaynak: Kadın  Eserleri  Kütüphanesi  ve  Bilgi  Merkezi  Vakfı  Özel  Arşiv  Koleksiyonu,  Tülin  Tankut  Özel Arşivi

İlgili haberler
GÜNÜN YAZARI: Leyla Erbil

Edebiyatın en üretken kadın yazarlarındandır Leyla Erbil. Arkasında birçok birikim bırakan bu cesur...

Tülin Tankut’un not defterinden korona günleri

Sevgili Tülin Tankut, korona günlerinde kadınlarla ilgili her gün yeniden tartışılan ama yeni olmaya...

Edebiyat dünyasından kadınlar: Şimdi artık kadınla...

Edebiyat dünyası ile başlayan ve bugün pek çok alana yayılan taciz ifşaları, erkek egemenliği karşıs...