GÜNÜN SORUSU: Cinsiyetin bize kattıklarını biz de benimseyip hareket etmedik mi?
Cinsiyetin bize kattıklarını biz de benimseyip hareket etmedik mi? Sen erkeksin al mavi senin olsun demedik mi? Sen kızsın ayıp! Demedik mi?

Nereden bakmalı hayata, yaşadığın yerden mi evden mi? Okuduklarından, gördüklerinden mi? Bir çocuğu büyütmek nasıl bir durum? Doğar, büyür ve ölür...

Bebeklikten itibaren çocuğun toplumdaki yeri, aldığı rol kolay mı oluşuyor sanıyoruz. Çocuk kendimi seçiyor çoğu şeyi, yoksa çevremi şekillendiriyor onu?

Bunların çoğunu biliyoruz ama belki de düşünmüyoruz... Aslında düşününce bir şeyler buluyoruz ama belki de boş vermek istiyoruz.

Bir çocuk düşünün, doğuyor. Cinsiyet dedikleri ayrışım noktası erkek ya da kız olsun. Tat duyusunu annesi belirliyor. Bazı özellikler kalıtımla çocuğa geçiyor. Geri kalanları ilk çevresi aile, okul diye devam ediyor. O kadar... Bakın çevrenize bazı ailelerde çocuğun adını babası ya da baba soyundan birileri belirliyor. Türkiye’de doğuyor çünkü bu çocuk... Oğlan arabayla oynar. Kız çocuk bebekle... Renkleri bile doğmadan belirleniyor. Kız kadın olacaktır. Anneyi taklit eder. Rolü duruşu ve ahlak değerleri bellidir. Sadece bazı ailelerde daha baskın, bazılarında ise daha rahat ama rol belli... Baba genelde kızın büyümesini ve yetişme şeklini anneye yükler.

Oğlan sünnet ile erkek olur. Doğduğu andan itibaren kutsal ve korunması gerektiğine inanılır. Her şeyin en iyisi onundur. O her şeyi yapar ve annesinin gözbebeği, babasının soy devamı... Bazen anne eşinde bulamadığı ilgiyi ve özlemi oğlu ile tamamlar, yüceltir. Bazen baba kendi yapamadıklarını oğlundan bekler...

Şimdi böyle yetişmiş bir kız çocuğu ve erkek çocuğunun yaşamına bakalım...

Yasemin, ‘abla’ yani büyük kız, çekingen, içe kapanık ve annesinin sessiz uslu kızı, Ali ise küçük oğlan ne isterse yapan küçük ama büyümüşte küçülmüş bir yaramaz. Yasemin’in sorunları var. Ergenlikte 13 yaşında öğretmeni istiyor yardım almasını, annesi ‘bir şey olmaz hoca’ diyor ve öteliyor. Babaya söylemiyor. Ama aradan iki yıl geçiyor. Yasemin iyice kendi içinde yaşayan bir kız oluyor. Görmezden gelmek annenin işine geliyor. Baba desen sadece anneyi suçlayan ve lafları ile asıp kesen bir role sahip. Anne lise bitsin yeter ona, sonra da evlenir diyor. Ali ise istediğini yapan, evde hizmet gören, okulda istediği ilgiyi göremeyince sorunlu öğrenci modunda... Ali bir gün okulda bir çocuğa zarar veriyor. Küçük bir zarar değil, karşısındaki çocuğun bir gözünün görme yetisini nerdeyse kaybettirecek bir zarar.. Okul artık önlem alınsın diye terapiste yolluyor. Annenin tutumu net; oğluma kıyamam! Baba ‘alalım okuldan bir şey olmaz’ diye düşünüyor. Aşırı koruyucu bir anne o. Ama sadece oğluna öyle. Baba soyunu koruyor ama kızından haberi yok! O sırada aile incelemelerinde fark ediliyor Yasemin’in durumu.

Yasemin ile konuşan uzmanlar üç yıldır depresyonda olduğunu hatta intihara meyilli olduğunu görüyor. Eski zaman değil şuan ki İzmir’den içimizden bir olay bu... Gelişmiş, herkesin imrendiği modern büyükşehirden bir kesit bu...

Anne ‘onu boşverin oğlum önemli’ diyor. Baba ‘ben karışmam bu kadın yaptı bu çocukları’ diyor ve sıyrılıyor. Toplum rolleri insandan oluşuyor ya nedense insanlığı da unutturuyor. Yasemin kız çocuğu evlenir gider. Ama Ali evin erkeği ben onsuz ne yaparım diyor! Anne... Bu kadın anne. Toplum kadın diye onu hor görmüş. Aynısını kızına yapan bir kadın! Kendisi evle ilgilenmediği halde anneyi suçlayan bir baba! Rolü böyle verilmiş diye “ben ne yapıyorum, çocuklarım için ne yapabilirim” diye sormayan Baba! Vicdan yoksunu toplumsal roller git gide duyarsız hale getiriyor bizleri. Cinsiyetin bize kattıklarını biz de benimseyip hareket etmedik mi? Sen erkeksin al mavi senin olsun demedik mi? Sen kızsın ayıp! Demedik mi? Sadece Yasemin ile Ali’nin annesi ve babası mı suçlu?

Onları yetiştiren mi?

Ne yapalım sosyal medyada duyar kasıp yarın unutalım mı?

Toplumu oluşturan insan, insanı oluşturan toplum içinde toplumsal rol için ne yapmalı? Bunu kendimize sorduk mu?

Yasemin ve Ali iyiler şimdilik, önem alındı. Belki yarın yine iyi olmayacaklar. Bilmiyoruz.

Peki biz ne yapıyoruz?

NURAY KÜÇÜKYILDIZ:
Çocuk Gelişimci - Hacettepe Üniversitesi
Özel Eğitim Öğretici Uzmanlığı - MEB
Aile Danışmalığı - MEB & International
Duyu Bütünleme Uzmanlığı (Sensory Integration)- California University

İlgili haberler
Tarikatların eline bırakılan eğitimde cinsiyetçili...

Eğitim Sen’in hazırladığı Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu’na göre; 2017 yılında kız öğrencilerin yüzde...

GÜNÜN CİNSİYETÇİLİĞİ: Cinsiyet eşitliği ödüllerini...

Birleşik Arap Emirlikleri’nde iş hayatında kadın-erkek eşitliğini destekleyen kişilere verilen cinsi...

GÜNÜN CİNSİYETÇİLİĞİ: Türkmenistan’da kadın sürücü...

Türkmenistan'da kadınlar, polislerin kendilerini durdurup gerçekçi olmayan sebeplerle ehliyetlerine...