Hayaller çok renkli ama gerçekler çok metalik!
Dijital dünyanın şarjı bittiğinde kendi dünyamız bizi doyurmuyor maalesef. Gerçeği perdeleyen sanal dünya ve yine o perdeyi yırtıp atan hayatın ta kendisi oluyor...

Teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki, biz bir gelişmeyi duyup görüp öğrenene kadar çoktan eskimiş oluyor. Aslında ne kadar tezat değil mi; bilginin bu kadar hızla yayıldığı bir zamanda yine aynı hızla unutulması!

Neyse efendim bu başka bir yazının konusu, ben sizlerle bambaşka bir konuyu konuşmak istiyorum. Konumuz biraz teknolojiyle ilgili; evet, hayatımızda büyük bir yer kaplayan sosyal medyadan bahsedeceğim size!

Dünya nüfusunun yüzde 56’sı internet kullanıcısı, yine dünya nüfusunun yüzde 45’i sosyal medya kullanıcısı ve yine dünya nüfusunun yüzde 67’si mobil kullanıcısı, yani dünyanın yarısı sosyal medya üzerinden birbiriyle ilişki halinde ve bir şekilde haberleşiyor.

Bu durum madalyonun iki yüzünü gösteriyor; bir yüz aydınlık, çünkü çok şey görme duyma ve bilme şansına sahibiz. Çok hızlı bir şekilde bilgiyi seçme, karşılaştırma seçeneklerimiz var. Yüzlerce rengin varlığı da cabası.

Bir yüz karanlık, çünkü gerçeklikten uzaklaşıyoruz, kararsızlığımız artıyor, hızlı tüketiyoruz, bu hıza ben de katılıyorum, sen de, ofiste yanından evrak götüren memur da, fabrikadaki ustabaşı da, işçi de...

DİJİTAL DÜNYANIN ŞARJI BİTTİĞİNDE KENDİ DÜNYAMIZ BİZİ DOYURMUYOR
Mesela çok kullanılan sosyal medya uygulaması olan Instagram’a herkes fotoğraf atıyor, günlük yaşamlar paylaşılıyor. Yediğimiz, içtiğimiz gezdiğimiz, gördüğümüz giydiğimiz... Bunları yolda gördüğümüzde belki de selam vermeyeceğimiz insanlarla paylaşıyoruz, kalbimizi çıkarıp ortaya serercesine paylaşıyoruz. Evlenme tekliflerini canlı yayında yapıyoruz! Çocuklarının agucuk gugucuklarını canlı yayımlıyoruz. Güneşin doğuşu, batışı her şey ama her şey her an storyler ile anında cebimize hizmet!

Her şey o kadar renkli, o kadar özenli ki kendi gerçek yaşamımızın renksizliği kör ediyor insanı.

Güne başladığımız “an”ile günü tamamladığımız son deme kadar dinlenme aralarında, yemek molalarında, yolda giderken, otururken veya ayakta iken her “an”sosyal medyada gezintimizi sürdürüyor, bir dalıp bir çıkıyoruz. Bazen kendi gerçeğimizden kaçarken bazen olanı olduğundan fazlasıyla yakalamak için çabalıyoruz, ne var ki en sonunda yine kendi metalik yalnızlığımıza dönüyoruz.

Paylaşılan ‘storylerde’ yaşanan renkli anların birçoğunun perde arkası o kadar da renkli çıkmıyor aslında. O “an”lar da herkesler mutluluk havuzunda yüzüyor görünüyor, ama gerçeğin çoğu zaman öyle olmadığını topluma baktığımızda görebilmek mümkün. Her gün ortalama üç kadının kadın cinayetinde katledildiği ve yine her gün ortalama üç işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiği gerçeği, taciz ve istismar haberlerinin artık “sıradanlaştığı” bir hayatın karanlığı madalyonun öbür yüzünde bulunuyor. Dijital dünyanın şarjı bittiğinde kendi dünyamız bizi doyurmuyor maalesef. Gerçeği perdeleyen sanal dünya ve yine o perdeyi yırtıp atan hayatın ta kendisi oluyor...
İşçi B’nin de dediği gibi: Güzel günler gelmez bize, biz güzel günlere yürümedikçe.

İlgili haberler
‘2019’u kadınlar sırtlayacak’ öngörüsü doğru çıktı...

2019’da kendini gösteren toplumsal itirazı kadınlar sırtlandı! Ama Erdoğan’ın beklentisi yerine gelm...

Güzeltepeli kadınlar mahallede kreş istiyor

Eyüp Güzeltepe’de yaşayan kadınlar, mahallede hiç kreş olmamasından şikayetçi. Kadınlar çocuklarını...

‘Benim Mutlu Ailem’ yalanı

Manana herkes gittikten sonra ev halkına evden ayrılmak istediğini söyler. Aile için adeta kıyamet k...