Her gecenin bir sabahı var
İşsiz kalmamız bizim suçumuz ve beceriksizliğimizden değil. Bu ülkeyi yönetenlerin suçu ve mücadele etmek gerek.

Merhaba,

Benim mesleğim gazetecilik. Tabii bu ülkede yaşayan her üniversite mezununun başına geldiği gibi ben de uzun süre işsiz bir gazeteci olarak kaldım. Şu an çalışıyorum. Yine tahmin edebileceğiniz gibi başka bir sektörde çalışmaktayım. Mezun olduktan sonra kendi alanımda başvurmadığım kurum kalmamıştı. Sonra kısa zamanlı bir iş buldum. Sonra yine işsiz. Bir ara gazetecilik yaptım. Kendimi de bu konuda şanslı hissediyorum. En azından “Benim mesleğim bu” diyebilme şansına eriştim. Her türlü sıkıntısına göğüs gerdim. Tüm zorluğuna rağmen kendimi ağzına bir parmak bal çalınmış gibi hissettim kısacası. Bir de mezun olduğunda mesleğinin ne olduğunu ve sevdiğin bir işte çalışmanın ne demek olduğunu bilmemek de var birçoğumuz gibi…

Uzun bir süre işsizlik dönemi geçirdim. Tam bir kabus gibiydi. Başka şehirlerde yaşayan işsiz arkadaşlarım da var. Birbirimize destek oluyorduk. “Elbet geçecek bu dönem biz de iş bulacağız” diyorduk. Ancak iş aramak bile bir eziyetti bizim için…

Hele ki işsiz bir kadınsan bu ülkede bazen o lanet olası mülakatlara bile gitmek istemiyorsun. Çünkü kadının ne mezunu olduğu ya da hangi sertifikalarının olduğu değildir. Sana sorulan soru "Evli misiniz? Bekar mısınız?" Evliyseniz zaten baştan vazgeçin bu çalışma sevdanızdan. Çünkü yeni sorular gelir karşınıza… “Çocuk var mı? Kocanız çalışma saatlerinize karışır mı” gibi çileden çıkartan sorular… Bekarsan iğrenç bir göz gezdirme, tepeden aşağı bir süzme ile karşı karşıya kalırsınız. Hatta daha da ileri gidenleri bile çıkar, karşınızdaki erkek size “Sevgiliniz olacak mı” diye bile sorar. Ve siz soru karşısında öyle bir şaşkınlığa düşersiniz ki cevabınız -sonrasında kendinize çok kızacağınız- “Kısmet” olur.

Bu ülkedeki işverenler kendilerini çalışanlarının sahibi zannediyorlar. Zaten normal çalışma saatlerine köle niyetine üç kuruşa çalışmayı kabul etmişiz. İnsanın sorası geliyor: Bu güç gösterisi niye?

Ben buradan işsizlik yüzünden bunalıma giren insanlara seslenmek istiyorum. Ben de işsizlik döneminde çok yalnız kaldım. Bu dönemi atlatmamda birkaç dostum ve ailemin desteği büyüktür. Ama her şeyden önce kendimi hiç suçlamadım. Çünkü suçlu olanın ben değil sistemin olduğunun farkındayım. Zamanımı iyi ve kaliteli geçirdim. Kitap okudum, resim çizdim, spor yaptım, film izledim. Sanat ve kültür alanında ne kadar yetkinleşirsem dünya görüşümün, fikirlerimin o denli sağlam olacağına inandım. Umudumu hiç yitirmedim ve mutlu olmayı hiçbir zaman tek bir şeye bağlamadım. Yoksa bu biz insanları dipsiz bir kuyuya çeker, hatalar yapmamıza neden olur. İşsiz kalmamız bizim suçumuz ve beceriksizliğimizden değil. Bu ülkeyi yönetenlerin suçu ve mücadele etmek gerek.

Yaklaşan 1 Mayıs için de bir şeyler söylemek istiyorum. Alın teri ile parasını kazanan tüm insanların, işçinin, emekçinin bayramını kutluyorum. Yaşam standartlarının makul olduğu, normal çalışma sürelerinin tüm dünyada geçerli olduğu, çocuk işçiliğinin son bulduğu ve kula kulluk etmediğimiz günlere selam olsun diyerek herkesin 1 Mayıs’ını kutluyorum.

Unutmayın her gecenin bir sabahı var ve o güneş üzerimize doğacak.

İlgili haberler
İş arayan bir kadının taciz kıskacında üç haftası

Üniversiteden haziran ayı itibarı ile mezun oldum. İş arama sürecinin zor ve uzun bir yol olduğunu b...

GÜNÜN RAKAMI: Kadın işsizliği yükseliyor

DİSK-AR, Türkiye İstatistik Kurumunun 10.4 olarak açıkladığı Aralık 2017 dönemi işsizlik rakamlarını...

Hikayem, ataması yapılmayan tüm öğretmenlerin hika...

Resim öğretmenliği okuyup, mezun olduktan sonra binbir emekle KPSS’ye hazırlanan, Şırnak’a atanan, e...