‘Sağlık çalışanı olduğum için yaşadığım mahalleyi terk etmek zorunda kaldım’
Sağlık çalışanı olduğu için oturduğu apartmanda şiddete maruz kalarak evinden taşınmak zorunda kalan bir hemşire, çalışma yükünün getirdiği ağırlığın da artık kendilerini tükettiğini anlatıyor...

Merhaba ben Ankara Mamak’ta yaşayan, hemşire olarak çalışan bir kadınım. Pandemi sürecinde hem çalışma hem de yaşam alanımda yaşadığım zorlukları sizlerle paylaşacağım. Biz sağlık çalışanları hasta odalarına özel tulum, maske, eldiven ve benzeri koruyucu önlemler alarak giriyoruz. Bu haliyle belli bir süre gerektiriyor. Fakat hazırlanma sürecimizi görmedikleri için onları bilerek beklettiğimizi düşünüyorlar. Teşekkür edenlerin yanı sıra bizi şikayet edenler, ilgilenmediğimizi düşünenler oluyor. İnsanların dışarıda 5 dakika takmakta zorlandıkları maskeleri biz vardiyalarımıza göre 8 ya da 16 saat takmak zorundayız. Üstüne tulumlar, eldivenler… Kısacası biraz anlayış bekliyoruz hem hastalarımızdan hem dışarıdaki sağlıklı vatandaşlarımızdan. Bir hastalıkla aslında sağlık çalışanlarının bir ülkenin bel kemiği olduğunu anladık sanıyorum. ‘Nasılsa paralarını alıyorlar’ diye bakmayın bize. İnsanız, korkuyoruz. Sizin eşiniz, anneniz, babanız, kardeşiniziz. Bizim hastalarımız kıymetli, hepsiyle birlikte üzülüyor, hepsiyle birlikte gülüyoruz. Farkımız yok.  

KOMŞULAR BANA 'EVE GELME' DEDİ, ŞİDDET GÖRDÜM

Pandeminin başında basında çıkan sağlık personeline ekstra paralar ve kalmak için yer temin edileceğinin söylenmesi bizim içimizi bir nebze olsa rahatlatmış olsa da ilerleyen süreçlerde bunların aslında göz boyamak olduğunu anlamış olduk. Verilen paraların haksız dağılımı, herkesin kalabileceği bir yer olmaması, fakat halkımızın bunu bilmemesi yaşadığımız hanelerde bizi zor duruma soktu. Oturduğum binada benim sağlıkçı olduğumu bilenler bana hastalıklı muamelesi yapıp sanki bir tek benden bulaşacakmış gibi davrandı. Eve gelmememi, devletin bana yer ve para temini yaptığını söylediler. Psikolojik şiddetin yanı sıra artık sözel ve fizikiye varan şiddetle karşılaştım. Şikayet etmeme rağmen bir değişiklik olmadı. En son yaşadığım yeri terk etmek, başka bir yer bulmak zorunda kaldım. Hem çalışmaya devam edip hem ev toplayıp, taşınıp, yerleşmeye çalıştım. Hem psikolojik hem maddi kaybım oldu. Şimdi yaşadığım yerde huzurluyum ama ilk zamanlar taşındığım yerde sağlıkçı olduğumu söylemeye korktum. Bunun yaşattığı üzüntüyü tarif etmem çok zor.

TÜKENMİŞLİK BAŞLADI

Pandemi başladığından beri çalıştığım hastanede neyle yüz yüze olduğumuzu, bırakın yarını, 5 dakika sonra ne olacağını bilmediğimiz bir sürece girdik. Her zamanki gibi tek uğraşımız ‘Hastalarımız iyi olsun’ idi. Fakat bu süreçte uygulanan mobbingler, yapılan haksızlıklar, çalışma sürelerimizin fazlalığı, halkın bir kısmının bizi mecburiyetle yargılaması, Sağlık Bakanının vadettiği tavandan ödenecek parayı milyonlar anlayanlar, bizim de insan olduğumuzu, korktuğumuzu ve herkes gibi yaşamak istediğimizi görmeyenler yüzünden tüm sağlık çalışanlarında tükenmişlik başladı. Yöneticilerimizin bize ‘Mecbursunuz, çalışacaksınız’ şeklinde konuşması, karşımızda muhatap birini bulamamakla birlikte ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız.


İlgili haberler
Sağlık emekçisi kadınlar: Fatma Hemşire’nin acısın...

Nöbete giderken evde yalnız bırakmak zorunda kaldığı iki çocuğunu çıkan yangında kaybeden Fatma Hemş...

Sağlık emekçisi kadınların pandemi ile mücadelesi

Türkiye’de ‘yeni normal’e geçişle birlikte görmezden gelinen sağlık emekçisi kadınlar neler yaşıyor,...

Sağlık emekçisi kadınlar: Şu an hastanelerde öteki...

‘Sağlık Bakanı’nın ötekileriyiz gerçekten. Biz hemşireler, teknisyenler, biyologlar, güvenlik sekret...