Sağlık Ocaklarından Aile Hekimliğine ne değişti?
Sağlık Ocağı sisteminden Aile Sağlığı Merkezlerine geçişin özellikle kadınların ve çocukların sağlığı için ne kadar büyük bir sorun yarattığı pandemide tüm açıklığıyla ortaya serildi.

Pandemi her alanda yaşanan eşitsizlikleri ve sınıf ayrımını derinleştirir, bu ayrımları daha görünür kılarken sağlık sistemleri ve sağlık hizmetleri daha çok tartışılır oldu. Şehir Hastaneleri ve Aile Sağlığı Merkezlerinin (ASM) hizmetleri de bu tartışmanın parçası.

Sağlık sisteminin nasıl kurgulandığı ile salgında başarılı olma arasında doğrudan bir ilişki var. Halkın sağlık sorunlarını, koruyucu hekimliği ve birinci basamak sağlık hizmetlerini önceleyen ülkeler salgınla baş etmede daha başarılı ve gereken önlemleri zamanında alabiliyorlar. Hastalığın yayılmasına karşı da can kaybını asgariye indirmede daha başarılılar. (Küba, İskandinav Ülkeleri, Hindistan’ın Kerala eyaleti gibi)

SAĞLIK OCAKLARI SİSTEMİ YIKILINCA NELERDEN MAHRUM KALDIK?

Türkiye’de birinci basamak sağlık hizmetleri önemli birikimine rağmen aile hekimliği sistemiyle parçalandı. Sosyalist Sovyetler Birliği ve halk demokrasileri ile yönetilen ülkelerden esinlenerek ve o ülkelerde yaratılan halk sağlığı anlayışlarının etkisiyle ülkemizde de sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesine yönelik çalışmalar 1960’lı yıllarda yapılmaya başlandı, sağlık ocağı sistemi getirildi. Sağlıkta, koruyucu ve tedavi edici yaklaşımı bir arada tutan, bölgesel tabanlı ve sevk sistemine dayalı bir yaklaşımla kurulan bu sistem, 2000’li yılların başından itibaren dünyadaki neoliberalizm dalgasına yaslanan AKP hükümetleri marifetiyle yıkıldı. Yerine Aile Hekimliği sistemi getirildi.

Sağlık ocakları yeterince geliştirilmemiş ve kimi sorunları olmasına rağmen toplumun sağlığının korunması için önemliydi. Aşılama, ana-çocuk sağlığı, çevre sağlığı gibi hizmetler ücretsiz ve bölgesel bir planlamayla yapılırdı. Ebeler hemen her gün ev ev dolaşarak anne-çocuk sağlığını, aşılama hizmetlerini evlere kadar ulaştırır, sağlıkla ilgili her türlü bilgiyi aktarırlardı. Doğum kontrol yöntemleri konusunda yaygın bir danışmanlık yapılır; kondom, hap, RİA vb. ücretsiz verilirdi. Gebelere ve çocuklara ücretsiz vitamin desteği sağlanırdı.

Aile hekimliği ile bu hizmetlerin eskisi gibi yürüyemeyeceği baştan biliniyordu ve öyle oldu. Özellikle ana-çocuk sağlığı hizmetlerinde büyük gerilemeler yaşandı. Bölge planlı ve bütüncül yaklaşım ortadan kaldırılıp, tedavi edici sağlık anlayışı hakim kılınınca koruyucu hizmetler geri plana itildi. Ebeler evlere gidemez oldu. Mahalleyle iletişim koptu. Aile hekimlikleri vatandaşın gözünde sadece ‘ilaç yazdırılan’ yerler oldu.

Hizmetlerin parçalanışı, esnek çalışma ve koruyucu hekimlik hizmetlerinin büyük ölçüde ikinci plana atılması, hizmet binalarının yetersizliği gibi sorunlar ciddi boyutlara vardı. Bütün bunlara rağmen sağlık çalışanlarının büyük gayretleriyle aşılama (çocuk-okul-gebe), üreme sağlığı hizmetleri, kronik hastalıkların takibi, kanser önleyici ve erken tanı programları belli bir düzeyde yürütülmekteydi.

PANDEMİ: SAĞLIĞA ERİŞİMDE EŞİTSİZLİK DERİNLEŞTİ

Salgından bütün bu hizmetler az ya da çok ama olumsuz etkilendiler. ASM’ye başvuranların büyük kısmı kadınlardan oluşuyor. Sağlık hizmetine en çok ihtiyaç duyanlar da kadınlar, çocukların bakımı, evdeki yaşlıların sağlığı ve ilaçlarının takibini yapanlar da kadınlar. Hatta kırsal bölgelerde, yoksul semtlerde çoğu kadının tek sosyal etkinliği ASM’ye gitmek olabiliyor.

Salgın koşulları, yasaklamalar ve pandemi kapma kaygısı çok zorunlu olmadıkça hastanelere ve ASM’lere başvurmayı azalttı. Çocuk aşılamaları sayısal olarak azalmasa da ailelerin ASM ye getirilmesi, uygun ortam ve zaman ayarlanması zorlaştı. Bunun sonucu olarak anne çocuk sağlığı izlemleri sadece telefonla verilmeye çalışıldı. Doğum kontrol yöntemleri konusunda yaygın bir danışmanlık, kondom, hap, RİA vb. temini durma noktasına geldi, azaltıldı. İstenmeyen gebelikler arttı. Gebe izlemleri ve yapılması gereken rutin aşılama programlarını uygulamak zorlaştı. Gebelerin uzman hekim kontrolleri, diğer tarama testlerinin zamanında ve düzenli yapılmalarında aksamalar ve zorluklar yaşandı. Gebelere verilen demir ve vitamin ilaçları neredeyse tamamen terk edilerek kendilerinin temin etmesi gibi durum oluştu. Çok hayati olmadıkça hastanelere gidilememesi önlenmesi veya acil tedbir alınması gereken hastalıkların artmasına zemin açtı. Pandemi döneminin gerçek istatistiki rakamları açıklanabilirse sonuçları sayısal olarak da görmemiz mümkün olacak.

Gözlemlere göre en çok kronik hastalık takipleri, kanser önleme ve erken tanı programlarında gerilemeler yaşandı. Hatta durma noktasına geldi. Bunlardan en önemlisi meme ve serviks kanserini erken tanıma amacıyla yürütülen programlar. Salgın öncesi sağlık emekçilerinin özel çabalarıyla da olsa belli sayıda kadına ulaşılarak erken tarama çalışmalarına katılmaları sağlanıyordu. Yine başvuran kadınlara verilen gebelikle ve çocuk gelişimi ile ilgili eğitimler, meme kanserini erken tanıma amaçlı eğitimler tamamen durdu. Okul aşılama programlarında büyük bir gecikme yaşandı, yaşanıyor. Okul çağı çocukların izlemleri durdu. Zatürree, grip aşısı, covid aşısı uygulamalarında ortaya çıkanlar ise kaygı verici. Kamusal diş sağlığı hizmetleri aciller dışında tamamen durmuşken, diş sağlığı özel hastane ve muayenehanelere bırakıldı

Birinci basamakla birlikte koruyucu sağlığın temel alınmadığı, halkın ihtiyacını değil sermaye tekellerinin ihtiyaçlarını düşünen salgın mücadele programının ya da programsızlığının geldiği noktayı hepimiz görüyoruz. Binlerce insanın ölümü, milyonlarla hasta, işini kaybeden ve giderek yoksullaşan emekçiler…

Bütün bu yaşadıklarımız elbette kader değil. İşçilerin ve emekçilerin, tüm halkın sağlığını önceleyen bir sağlık sistemi kurulabilir. İşsizliğin ve yoksulluğun olmadığı insanca yaşanacak bir ülke; eşitsizliklerin olmadığı bir sağlık sistemi; doğayla barışık bir yaşam kurabiliriz.

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
GÜNÜN DİKKATİ: 20 milyon çocuk aşı olamadı, salgın...

Dünya genelinde çocukların aşılanma oranındaki düşüşle birlikte artık yok olduğu düşünülen salgınlar...

İşçi kadınlar aşıyı tartışıyor: Talebimiz net, her...

Salgında en çok etkilenenlerin maddi durumu iyi olmayanlar ile işçi ve emekçiler olduğunu söyleyen k...

Herkese ücretsiz, yeterli miktarda aşı… Hemen!

İktidara duyulan güvensizlik, çelişkili açıklamalar, halka şeffaf bilgi verilmemesi aşıya güveni aza...