Hak ettiğimizi almak için daha fazla eylem!
Ver.di, Sosyal ve Eğitim Hizmet iş kolunda devam eden TİS görüşmeleri nedeniyle 8 Mart’ta tam günlük uyarı grevine çağrı yaptı. Alınan grev kararını ve çalışma koşullarını kadınlarla konuştuk.

Ver.di sendikası, Sosyal ve Eğitim Hizmet iş kolunda devam eden TİS görüşmeleri nedeniyle 8 Mart’ta kadınlara grev çağrısı yaparken, alınan grev kararı ve çalışma koşulları üzerine anaokulu çalışanı kadınlarla görüştük.

‘EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İSTİYORUZ’

Fulya: Hepimiz şu anda gücümüzün limitinde çalışıyoruz. Ayrıca pandemi, hastalık nedeniyle rapor almak vasıflı eleman eksikliğini açıkça gösterdi. Hastalanan arkadaşlarımızın yerine yedek personel yok, o işi de biz yapıyoruz. Bu, insanların ya daha uzun süre çalıştıkları ya da hasta olsalar bile işe gelmeye devam ettikleri anlamına geliyor. İşin niteliği hakkında konuşmamıza gerek bile yok. Eğitim misyonumuzu yerine getiremiyoruz. Kadromuz yetersiz. Enflasyona bakarsanız ücretlerimizin artırılması gerekir. Maaşımız artık yaşamak için yeterli değil. Eşit işe eşit ücret istiyoruz!

‘DAHA FAZLA ELEMAN, DAHA FAZLA YARDIM VE DAHA FAZLA ÜCRET’

Maira: Durum şu anda çok stresli. Limitte çalışılıyor ve bu doğal olarak birlikte çalışılan arkadaşlar arasındaki atmosferi de etkiliyor. Bir arkadaşımızın eksikliği iş yükümüzü artıdığı için sorun oluyor. Aslında yaptığım şey için çok az ücret alıyorum. Özellikle koronanın neden olduğu mevcut ek yükler nedeniyle, herkesin aslında daha yüksek gruplandırılması gerekir. Daha fazla para, boş zamanlarınızda size daha fazla rahatlama fırsatı verecek ve bu da işyerindeki strese katlanmayı biraz daha kolaylaştıracaktır. Bu yüzden sendikamın taleplerinin önemli olduğunu düşünüyorum: Daha fazla eleman, daha fazla yardım ve daha fazla ücret. Taleplerimizi ancak kendimiz örgütler ve aktif olursak hayata geçirebiliriz. Şimdi sıra bizde.

‘BAZEN BAKICI BAZEN AŞÇI BAZEN ANNEYİZ…’
Ulrike: Haftalardır grubumuzda tekrar tekrar kovid pozitif çocuklar oldu. Aşıya rağmen ekipteki herkesin enfekte olması an meselesi. Sağlığımız hiç önemli değil. Evden çalışma bizim için imkansız, İnsanlarla her zaman tam temas halindeyiz. Yeterli kalifiye elemanımız yok. Baktığımız çocuk sayısı artıyor. Bir eğitimci olarak, her zaman her işi yapmak zorunda kaldık. Koronadan sonra durum daha da kötüleşti. Çocukları eğitiyor ve teşvik ediyoruz, ebeveynlere tavsiyelerde bulunuyoruz ama aynı zamanda onların sürdürülen politikadan duydukları hayal kırıklığının da çöplüğüyüz. Sağlığımız korunmuyor ve işverenle strese girmemek için her zaman herkesi memnun etmeye çalışıyoruz. Ama yarı yolda kalıyoruz, sosyal olarak da ve ücretlerimizle de kötü durumdayız. Hakkımız olanı, yaşamak ve iyi işler yapmak için ihtiyacımız olanı istiyoruz: Daha fazla ücret, daha fazla yardım, daha vasıflı işçi! Bazen bakıcı bazen aşçı bazen anneyiz…
‘PANDEMİ BİTMEZSE BİZ BİTECEĞİZ’

Songül Kandemir: 1993 yılından beri bir kamu anaokulunda eğitici olarak çalışmaktayım. Biz 11 kadın çalışan 0-6 yaş arası çocukların okul öncesi eğitiminde/ilköğretim (Frühkindliche Bildung/ Elementar Bildung) eşlik ediyoruz. Bu işimizin kısaca tanıtımı ama bizler yeri gelince çocuklar için bakıcı, teselli eden, aşçı,dert ortağı, doktor, oyun arkadaşı, anne gibi sarıp sarmalayan, gözyaşını silen, veliler için danışman oluyoruz. Pandemiden her alanda olduğu gibi bizler de nasibimizi alıyoruz. İş kültürümüz allak bullak oldu. Oyunların hikayelerin yerini neredeyse korona aldı. Artık maskelerden velilerin yüzlerini tanımaz duruma geldik. Veliler iki yıldır okulumuzun içine giremiyorlar. Çocukları kapıda alıyoruz, kapıda kısa bilgi alışverişi ile yetinmek durumundayız. Sıkı korona kurallarının organizasyonu nerede ise tüm günümüzü alıyor. İşverenin bizlere sunduğu önlemler yeterli olmadığından ve çocukların aileleri gerekli hassasiyeti göstermediğinden bulaşı hızla arttı. Artık pisikolojik dengemiz bozuldu, sağlık sorunlarımız çoğaldı. Hijyen malzemeleri, maske, dezenfektan ve test kitleri işveren tarafından veriliyor. Ayrıca çocuklar için de haftalık 3 test kiti veriliyor. Sadece bu tedbirler yeterli değil. Son iki ayda çalışanlarımızın onu vürüse yakalandı. Bunların üçü iyileşip işe döndü, diğerleri hâlâ hasta. Haftalardır üç veya dört kişi çalışmak zorunda kalıyoruz. Çocukların bazılarını evlerine geri göndermek durumunda kalıyoruz bu durum veliler ile aramızda huzursuzluğa yol açıyor. Bir tarafta onları da anlamak zorundayız çünkü onlar da çalışmak zorundalar, kendi işyerlerinde sorun yaşıyorlar. Böylesi durumda okulu kapattırmadıkları gibi yedek personel de almadı işverenimiz. Öyle bir duruma geldik ki pandemi bitmezse biz biteceğiz. Geleceğimiz olan çocukların başta sosyalleşmeleri, paylaşım ve dayanışmayı öğrenmeleri, toplumsal yaşamın temel bilgi ve becerilerinin öğretilmesi ve geliştirilmesi çocukların kişiliklerinin oluşması vb. gibi daha da çoğaltacağımız sorumluluk ve görevi yerine getiriyoruz. Kısaca gelecekteki toplumun oluşturulmasının ilk ve temel harcını oluşturan çok önemli bir iş yapmanın bilinci ve gururuyla çalışıyoruz. Ancak mevcut sistemin biz çalışan emekçilere ve iş kolumuza yeteri kadar önem vermediğini, bu alana yatırım yapmadığını görüyorum. Sistemin bu yetersizlikleri ve ilgisizlikleri çalışma istek ve motivasyonumuzu olumsuz etkilemekte. Başta çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi, iş yükümüzün azaltılması, yaptığımız işin önemine uygun bir ücretin verilmesi acil ve önemli talebimizdir. Sendikanın TİS görüşmelerinde ilk eylem gününü 8 Mart’a denk getirmesini bir emekçi kadın olarak olumlu buluyorum. Biz emekçi kadınlar bugünü daha kitlesel ve daha gür bir sesle taleplerimizi haykırma ve hak kazanımına dönüştürecek mücadele gününe çevirmeliyiz. Eğitime zaman kalmıyor.

‘GREV KARARI ALINIRSA AİLELER DE BUNA DESTEK VERMELİ’

Ayhan İlgün: Benim anaokullarında serüvenim 2009 yılında proje bazında. Yabancı kökenli anaokul çocuklarıyla dil eğitimi olarak başladı. Zaten zor olan çalışma koşulları, pandemi döneminde çalışanların sağlık ve psikoloji sınırlarını fazlasıyla zorladı, zorluyor. Bazı örneklerle vehameti somutlaştırmak gerekiyor. Personel kıtlığı doruk noktasına ulaştı. Pandemiden dolayı artan hijyen kuralları hem çalışanlar, hem de çocuklar için uygulamada çok zaman aldığı için günlük rutin aksıyor. Keza iki günde bir grupta tüm çocuklara ve personele yapılan korona testleri de işleri zorlaştırıyor. Velilerin hafta başında çocuklarını anaokuluna getirdiklerinde yanlarındaki test sonuçlarını kontrol etmek gibi ek görevler de var. Sonuç olarak asli görevimiz çocuklara pedagojik eğitim vermek ve gelişmelerini desteklemek iken, sadece en asgari düzeyde günlük rutini uygulamak oluyor. Toplu sözleşme süreci 2020’de başladı. Fakat pandemi sebebiyle ara verilmişti.

Talepler ağır çalışma koşullarının düzeltilmesi, ücretlerin artırılması ve daha fazla vasıflı personel yetiştirmenin koşullarını yaratmak olarak üç şıkta özetlendi. Değişen bir şey yok, bu dönem de aynı talepler için çaba harcanacak. Ver.di sendikasının resmî grev çağrısı şu an yok. Fakat görüşmelerde alınacak sonuca bağlı olarak açık tutuluyor. Grev kararı alındığında dönüşümlü olarak yuvalar kapanıyor ve acil bakım grupları oluşturuluyor. Çalışan ebeveynler ve çocuklarının mağdur olmaması sağlanıyor. Tabii ki grev eylemleri yapılıyor. Protesto yürüyüşleri ya da kreşlerde mitingler düzenleniyor. Ailelerin ikna edilmesi, daha fazla çalışanın eylemlere katılması için çaba harcamak görevimiz.

Stuttgart Sendika eyleminden kadınlar| Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Almanya’da sosyal hizmet işçisi kadınlar koşullard...

Almanya’da sosyal hizmetlerde çalışan daha çok bakım emeği yükünü üstlenen kadın emekçiler küçümsenm...

Almanya DİDF: Emekçi kadınlar olarak 8 Mart’ta tal...

Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu yayınladığı bildiriyle, Almanya'da kadınların yaşadığ...

Almanya’da Ver.di sendikası 8 Mart’a greve çağırıy...

Almanya’daki Ver.di sendikası, Sosyal ve Eğitim Hizmet iş kolunda devam eden TİS görüşmeleri nedeniy...