Pandemi nedeniyle okulların açılmama ihtimali çocuğu olan kadınları endişelendiriyor. Ankara Batıkent’te görüştüğümüz kadınlar, bu endişelerin nedenlerini anlatıyor.
Aslı Börek fabrikasından bir işçi kadın yazdı: ‘İşten atılma yasaktır’ lafı koca bir yalan. Onlarca kadın işçi arkadaşımız işten atıldı, ücretsiz izne gönderildi. Ayda bin 170 liraya mahkum edildik.
Plastik fabrikasında çalışan işçi Aygül, yaşadığı zorlukları anlatıyor: 4 çocuğuna zaman ayıramama, ihtiyaçlarını karşılayamama bir dertken sürekli koşturması onu uykusuz günlere mahkum ediyor.
Kadın işçilerin yıllık izinleri 3 güne düşürülüyor. Ustabaşları hızlı üretim için şiddet uyguluyor. Haftada 80 saati bulan çalışma süresi sonunda kadınlar aylık sadece 37 dolar ücret alıyor!
Üniversitede akademisyenler, dershanede hocalar, stajda hastalar diş hekimi adayı kadınlara hep benzer söylemlerle ayrımcılık yapıyor. Diş hekimi adayı Kübra anlatıyor…
Konteyner kentte yaşayan Hatun ne beslenme ne de hijyen ihtiyaçlarının karşılanmadığını, ailesinin 10 litre su, bir paket makarna ile yaşamak zorunda bırakıldığını anlatıyor.
Sosyal medya, mücadelenin bir enstrümanı ise de asıl mücadelemiz adaletin terazisinin doğru tartması için tüm yargı sisteminin baştan aşağı değiştirilmesidir.
‘Hiçbir kadın umutlarından, hayallerinden olmamalı. Ben birçok hayalimi çöpe attım. Devletin verdiği bir güvence olmayınca ‘ya koca ya aile’ seçeneklerim oldu sadece.’
Fabrikalardan yükselen ‘bir şey yapmalıyız’ sesleri artmaya devam ederken 3 ayrı fabrikadan konuştuğumuz kadın işçilerin anlattıkları gösteriyor ki, işçiler var olanı değiştirmek için adım atıyor.
Bazen televizyonda bir hikaye, bazen mahallede gördüğümüz bir olay... Şiddet kadınların hayatının her yerinde. Aynur bu kadınlardan yalnızca biri...
Patronların işçilerin haklarını gasp etmek için denemediği yöntem yok! Tazminat ödememek için haksız gerekçelerden, kısa çalışma ödeneği ile tam zamanlı çalıştırmaya kadar her yöntemi kullanıyorlar.
Ayşe Sarısayın’ın Bir Roman Kadar Uzun kitabını geride kalanların ağırlığını, hatırladığı heyecanları duyumsayarak okuyoruz.
Asgari ücret ‘müjdeleneli’ aylar geçti, ama bir sorun kadınlar için nasıl geçti? ‘Şükredin’ diyenlere karşı Kayserili kadınlar geçinememeyi anlatıyor.
İzmir’de büyük bir hastanede temizlik işçisi olan kadın, çevresindeki işçilerin okul açılmasına günler kala artan kaygılarını anlatıyor...
Ankara Sincan’da şimdiden kırtasiye masrafları için para biriktiren, geçinebilmek için sigortasız yüksek binalarda can güvenliği olmadan temizlik yapan kadınlar geçimin ne denli zor olduğunu anlatıyor
Diyarbakır’da barış için el ele tutuşan kadınlar tarihe bir not düşüyor. Buradan yükselen ses kadınların en zor koşullarda bile barışı kazanmak için mücadele etmekten geri durmayacağını öğretiyor.
Antep’te kimya fabrikasında çalışan işçi bir kadın anlatıyor: ‘Çalışmaya başladığım ilk ay fabrika İsrail’e ihracat yaptığı için tepki gösteren 50 işçi işten çıkarıldı.’
Sultangazi’den işçi Mevhibe Akdeniz, işyerlerinde yaşanan tacizi anlattı: ‘Bu atölyede tek iyi bir şey varsa o da kadınların birbirini sahiplenmesi, burada kadın kadının yurdu…’
Devletler sınırlarını korumak için göçmenleri öldürmeyi göze alırken, hayatta kalmak için göç etmek zorunda kalan kadınların yollarda başlarına gelecek olanlar ‘sınır tanımıyor.’
Leyla, Nilgün, Sevgi çocuklarını bütün endişelerine rağmen sübyan mektebine göndermek zorunda kalan binlerce kadından sadece 3'ü.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN






















