İşçi ve emekçi kadınlar açısından tehlike büyük. Çünkü bu yasanın arkasında, kadınları “ahlak” sopasıyla kontrol altına alma arzusu yatıyor.

İki elti, sekiz kişilik aileye bakarken kendini dayanışma içinde buluyor. Devletten destek alamayan ve ailenin tek çalışanı olan Ayşe üstüne çalıştığı fabrikadan “daralma” gerekçesiyle çıkarılmış...

Depremin ardından gönüllülerin yardımıyla Antep’ten Van’a gelen Zeynep çocuğuyla yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Zeynep, hayatına devam etmek için çalışmaya ve acil kreşe ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Kıdem tazminatını alan ve alamayan iki kadından notlar: Bu hakkın önemini herkese hatırlatmak gerek.

İstanbul Valiliği'nin kamu alanlarında alkollü içki satışı ve tüketilmesinin önlenmesine dair verdiği talimati İstanbul Anadolu Yakası'ndan kadınlarla konuştuk.

Avukat Şenay Tavuz, hâlâ bir çok kadının Barodan avukat isteme hakkı olduğunu bilmediğini yazıyor. Ve ekliyor: Artık kadınlar, şiddet ve boşanma davalarında ‘Ölmek istemiyorum’ diye haykırıyor.

Yedi üniversiteden sekiz topluluk olarak ortak planladığımız forumda buluştuk, deneyimlerimizi paylaştık ve yan yana mücadele etmenin adımlarını attık.

Bugün fabrikalarda, depolarda ve diğer çalışma yerlerinde bir sürü kız kardeşimiz eşitsizliğe maruz kalıyor. Bu tür olaylara biz susarsak herkes susar. Susmayalım.

Devlet sadece yandaşlarını koruyor ve önceliği onlara veriyor. Bizlerse yine küllerimizden doğmaya çalışıyoruz...

Ankara’dan Eczacı Ezgi Kaya yazdı: Çöp toplayarak geçimini sağlayan ve üç çocuğu olan bir kadın, 2 kilo doğan ve beslenemediğinden 1 buçuk kiloya düşen bebeği için mama alamadan eczaneden çıktı!

Milyonlarca kadına dayatılan seçenek bu ikisi arasında; Ölüm mü, sıtma mı? Seçim manifestolarında ve bildirgelerinde sunulan da bu; allanıp pullanmış ‘sıtma’lar.

Şimdi milyonlardan aldığımız ve güçle 1 Mayıs’ı örgütleme zamanı, taleplerimizle alanlardan dolup taşmak, insanca, şiddetsiz ve özgürce bir yaşamı birlikte kurma zamanı.

Her iki genç kadından biri işsiz. Çeşitli hayaller ve gelecek planlarıyla okunan diplomalar nereye gidiyor? Diplomalı işsizler anlatıyor…

İfade ve düşünce özgürlüğünüze kim ne yaptı? Düşünün siz kendi halinizde. Evinizde çayınızı filan içerken ifade etmek neyinize yetmiyor? Ekonomi okudunuz da atamanız mı yapılmadı. Böyle atarlar işte.

Neredeyse 365 gün çalışıp bir hafta tatil yapamadan, hastalansak yeterli sağlık hizmeti alamadan ölüp gidiyoruz. Aynı 1900’lü yıllar gibi emeğimizin karşılığını alamadan sömürülüyor ve eziliyoruz.

Estha ve ikiz kardeşi Rahel’in etrafında dönen anlatıda, anneleri Ammu aracılığı ile kadın olmanın zorlukları her bakımdan gösterilir.

TÜSİAD ve TÜRKONFED’in pandemi sürecinden çalışan kadınların daha çok etkilendiğine dair yayımlanan araştırmasını TÜSİAD’a bağlı Koç şirketlerinde çalışan metal işçisi kadınlarla konuştuk.

Küçükçekmece’den Suna kadınların yoksullukla boğuşurken ruhsal ve bedensel olarak nasıl çöktüğünü, dayanışmanın yaralara nasıl merhem olduğunu anlatıyor.

2022 yılı kadınların öfkeleriyle korkuyu yırtıp attığını gösterdi. 2023 yılının ilk Ekmek ve Gül’ünü de kadınların 2023’e bıraktığı öfke, cesaret ve tartışmalar ile dolduruyoruz.

Editörden