Annelik dediğin vicdan azabı: Ne olacak bu çocukların hali!
Çocuklarına yetememe duygusundan, hiçbir eksiği giderememekten bunalan kadınlar: ‘Her yaptığım şeyde bir eksiklik hissediyorum. Şimdi ben kendimi mi yargılamalıyım? Yoksa sistemi mi sorgulamalıyım?’

Pandemi dönemi bütün kadınlar için sorunları fazlasıyla katmerleştirdi. Bütün bu sorunlar ruh halimizi de olumsuz etkiledi. Özellikle çalışan anneler açısından zaten zor olan iş yaşamı çocuklara yetişmeye çalışırken sorun yumağına dönüştü.

Özel bir firmada çalışan Filiz pandemi yokken de çocuklarına yetişemiyor, kendine bile vakit ayıramıyormuş. Pandemiyle birlikte üniversiteye giden oğlunun ruh halinin olumsuz etkilenmesiyle oğlu ile iletişim kurmakta zorlanmaya başlamış: “22 yaşında ama ulaşamıyorum ve bu konuda çok yalnız hissediyorum. Birde küçük kardeşi var, hastalanırsa ne yapacağımı düşünüyorum, işten izin almak büyük mesele, zar zor bulduğum bu işi kaybetme düşüncesi başlı başına mutsuzluk sebebi. ‘Derslere girdi mi, yemeğini yedi mi?’ Bunun vicdani sorgulamasını yapıyorum. Bu sorunun sadece bizim değil, bizi yönetenlerin vicdanının meselesi olması gerektiğini düşünüyorum. Bizi yaşarken öldürüyorlar.”

Ara sıra günlük işlerde çalışan Songül de maaşının ay başında borçlarla tükendiğini söylüyor ve ekliyor: “Bu sıkışıklığın içinde uzaktan eğitime girebilmesi için çocuğa telefon gerekti. Telefon fiyatları yürek yakıyor ama on taksitle de olsa almak zorunda kaldım. Hep evde telefonla vakit geçiriyor. Biliyorum doğru değil bu kadar telefon başında olması ama alternatif yok. Bu sefer kendimi kötü hissediyorum. Zaten bin türlü yoklukla büyüdüler, bir yerlerden kısıp onu bari alayım istedim.”

‘YAŞAMAK SADECE TOK BİR KARIN MI DEMEK?’

Çocuğunda dikkat eksikliği olan Halime, dikkati dağıldığı için bilgisayar başında uzun süre duramayan çocuğu için uzaktan eğitimin çok zor geçtiğini anlatıyor: “Eğitim hayatımız kötüydü, iyice sıfırlandı. Para yok, pul yok ki iyi bir etüt merkezine götüreyim. ‘Ne olacak çocuğumun hali?’ diye düşünmekten uykularım kaçıyor. Yaşamak sadece kafanı sokacağın bir ev olması ya da tok karın mı demek? Bizler için onlar bile tam değilken çocuğumun sağlıklı iyi bir eğitim almasını istemek de lüks oluyor.”

Sabah 6, akşam 7 çalışan Eylem hayatının ev ve iş arasında geçtiğini söylüyor: “Eşim ancak annemle babam çocuklara bakmak için bize geldiği saatte işe gidebiliyor. İşe geç gittiği için saat 21’den önce eve gelemiyor. İşten çıkmayı düşünsem ilk aklıma gelen ev kirası oluyor. Yıllardır çalışıyorum, bunca çalışmanın karşılığı nerede? Bütün hayatını çalışarak geçir, dönüp baktığında evde kendi kendine eğitim almaya çalışan iki çocuk görüyorum. Her yaptığım şeyde bir eksiklik hissediyorum, özellikle annelikte. Şimdi ben kendimi mi yargılamalıyım? Yoksa sistemi mi sorgulamalıyım?”

Görsel: Maria-Shukshina-from-Icons8

İlgili haberler
Eğitimde fırsat eşitliği mi dediniz!

Malatya’dan bir eğitim emekçisi: ‘Velimin, ailesinin barınma ihtiyacını karşılayamazken çocuklarının...

Pandeminin getirdiği: Eğitime erişememe, yoksulluk...

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği yükü artarak süren pandemi döneminde kadınların sıkıntı...

Eğitimin yükü bizim omuzlarımızda!

'Üzerimizdeki yükün altında zaten eziliyoruz yıllardır, bu kadar sorunun içinde çocuklarımızın eğiti...

Pandemide eğitim enkaz altında kaldı!

Pandemiyle kağıt üzerinde varlığını sürdüren kreş, bakım evi gibi sosyal hakların eksikliği uzaktan...

Çocuklar eğitimden mahrum | Ne tablet var ne bilgi...

İzmir'de yaşadıkları yoksulluğun çocuklarını eğitimden mahrum bıraktığını ifade eden veliler yetkili...

Esenyalı halk pazarında kadınlarla uzaktan eğitim...

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği üyeleri halk pazarında uzaktan eğitimin yarattığı sorunlarla ilgili...