İstismarı görüyor ‘muş’ gibi... Hesap soracak ‘mış’ gibi...
Kürsülerden şiddeti, cinsiyetçiliği ayyuka çıkaranlar susmadan, ne hadım ne idam çözüm olacak gibi görünmüyor

Her gün yeni bir kadın cinayetine ya da cinsel istismar haberine uyanıyoruz. Kaldığı yurtta, gittiği okulda, oynadığı parkta ya da evinin sokağında cinsel istismara uğrayan çocuklar, ne kadar da çoklar. Hükümet yetkilileri “Hayır, vakalarda değil davalarda artış var” diyor. Yani “Açılan davalar olmasa, sizin haberiniz bile olmayacaktı” demeye getiriyorlar. Aslında yazımızın konusu tam da bu tür davalar ve bu davalara başta kamu görevlileri olmak üzere bakanlıkların ve hükümetin tavrı.

TEK BİR DAVA BİRÇOK SORU
Bugün yaşanan cinsel istismar vakalarının görünürlüğü, hükümet tarafından açılan davaların çokluğu üzerinden değerlendirilince aklıma, stajyer avukat olarak mahkemesine girdiğim Feray Şahin davası geldi. Feray, Toros Üniversitesi mimarlık bölümünde okuyan bir öğrenciymiş. İstanbul’dan izne gelerek her ne sebeple Feray’ın evine girdiği belli olmayan bir polisin tabancasından çıkan kurşunla hayatı sona ermiş. Antep’teki ailesini arayan kolluk, kızınız trafik kazası geçirdi, Mersin’e gelin demiş ama öldüğünü söylememiş. Üstüne üstlük hastane hastane acillerde çocuklarını aratmışlar. Aile çocuğunun ölü bedenine ulaşmış, katil zanlısı polis tutuklanmış ve davanın benim de katıldığım ikinci celsesi önceki ay görüldü.

Bakanlık adına davaya katılma talebinde bulunan avukat; dosyadan, ailenin avukatlarının bildirmesiyle haberdar olmuş, böylelikle -ikinci duruşmada- katılma talebinde bulunmuştu. Yani katil zanlısının da tutuklu yargılandığı bir kadın cinayeti sonrası Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı söylendiği ve propaganda edildiği gibi cinayet davasına kendisi müdahil olmamış, ancak ailenin avukatlarının çağrısıyla müdahil olmuştu.

Bu noktada sayısız soru akla geliyor: Usulen mahkemenin bakanlığa yazması gereken bilgi yazısı yazılmış mıydı? Yazıldıysa Bakanlık ikinci duruşmaya kadar ne yapmıştı? Kadın cinayetleri, taciz, tecavüz, cinsel saldırı, cinsel istismar; gerçekleştikten sonra yapılan yargılamaya katılınca, gerçekten çözüme ulaşılıyor mu? Veyahut Bakanlık gerçekten meseleleri çözüme kavuşturma saikiyle hareket ediyor mu?..

Bir kadın katledilmiş, tutanaklar tutulmuş, soruşturma yapılmış, kovuşturma açılmış, ilk duruşma görülmüş ancak Bakanlık bihaber.

‘MIŞ’ GİBİ YAPMAK
Demek ki, Bakanlığın kadın cinayeti, cinsel şiddet ya da cinsel istismar davalarına müdahil olması için önce davanın açılması sonra da o davanın bir şekilde görünür olması gerekir. Yoksa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, “mış” gibi yapıyor. Tacizi, tecavüzü, cinayeti, cinsel şiddet ve istismarı görüyor “muş” gibi. Müdahil oluyor “muş” gibi. Katillerden hesabı soracak “mış” gibi...

Mesele önce sağır sultan duyana kadar sessiz sedasız kalıp, sonra davaya katılınca çözülmüyor elbette. Elektronik kelepçelerin, butonların çözemediği gibi. Üstelik rızası vardı, psikolojisi bozulmadı, dekolte giyinmişti veyahut yemek yapmamıştı indirimleri bir yanda; kimyasal hadım, yağlı urgan tartışmaları bir yanda.

Şiddete maruz kaldığı ayan beyan ortada olan kadınları eve yollayan emniyet, iyi hal indirimi uygulamak için didik didik sebep arayan mahkeme, hepsinden önceyse kürsülerden şiddeti, cinsiyetçiliği ayyuka çıkaranlar susmadan, ne hadım ne idam çözüm olacak gibi görünüyor.

İlgili haberler
Bu 8 Mart, başka 8 Martlara benzemiyor

Bu 8 Mart başka... Emekçi Kadınlar Günü değil de “Emekçi Kadınların Fedakarlık Günü”ne dönüştürülmek...

Çocuk istismarında büyüteçle nereye bakmalı?

Çocuğun üstün yararına sahip çıkmak, çocukların çocuk olarak kalması için mücadele etmek için, çocuk...

Çocukların çocukluğu, kadınların özgürlüğü ellerin...

Bu yazı kadınların kadına verdiği cesaret ile yazılmıştır. Her çocuk gelin benim kadar şanslı olmaya...