‘Kadın Çemberi’nden geçtik!
Kendimizi hangi pozisyonda hissediyorsak orada durmamızı ve içimizden geçenleri söylememizi istediğinde; “Mutsuzum”, “Daha iyisini yapabilirim”, “Yetemiyorum” gibi cümleler döküldü ağızlarımızdan.

Tuzluçayır Kadın Dayanışma Derneği’mizde drama hocamız ile birlikte her ay bir defa ‘Kadın Çemberi’ etkinliği gerçekleştirmeye karar vermiştik. İlkini 25 Kasım öncesi “Kadın olmak ve şiddet” başlığı ile yaptık. Bir yanı ile etkileyici ve sarsıcı, diğer yanı ile iyileştirici ve birleştirici bir etkinlikti.

Önce drama hocamızın yönlendirici cümleleri ile doğduğumuz eve gözümüzü açtık, her yaşımızı hatırlayarak bugüne geldik. Etkinliğin bu oturumunda gözlerimiz doldu, gülümsedik, her yaştaki halimizin kulağına bir şeyler fısıldadık. Kendimizi şu an hangi halimizde, hayat içinde hangi pozisyonda hissediyorsak anne, eş, işçi vs. orada durmamızı ve içimizden geçenleri söylememizi istediğinde; “Mutsuzum”, “Daha iyisini yapabilirim”, “Her şey güzel olacak”, “Yetemiyorum” gibi cümleler döküldü ağızlarımızdan.

Devamında hayata başladığımız yerden bir çizgi çektik; kadın ya da erkek diye ayrılmadığımız sıfır noktamız olsun bu çizgi dedik, karşılaştığımız her kötü olay, haksızlık, ayrımcılık için çizgiden geriye doğru birer adım attık. Durduğumuzda o başlangıç çizgisinden öyle uzaktık ki... Sonra da dayanışma, mücadele, kendini güçlendirme gibi her iyi şey için yeniden çizgiye doğru birer adım attık. Hepimizin yol kattettiğini, ama çizgiye ulaşmak için daha yolumuz olduğunu gördük.

KENDİMİZLE YÜZLEŞTİK

Çoğumuzun en çok etkilendiği bölüm ise ‘Sessiz Çığlıklar’ oldu. Sessiz çığlıklar adını bu bölüme bizler verdik, çünkü dişlerimizi sıktık, yumruklarımızı sıktık, gözlerimiz doldu ama çığlıklarımızı atamadık. Aslında bu bölümde yüksek bir müzik eşliğinde, o güne kadar öfkemizi kusamadığımız, kendimizi ya da bir başkasını affedemediğimiz hangi olay varsa onu düşünüp, tam o andaymış gibi bağıracaktık. Ama öyle derin bir sessizlik oldu ki, birbirimizin yutkunma seslerini bile duyduk.

O anlar bizi bir gerçekle yüzleştirmiş oldu: Mücadele ediyorduk, hayat çizgimizde yol almıştık, dayanışmanın önemini biliyor ve büyütmek için çaba sarf ediyorduk ama henüz korkusuzca bağırmak, aklımızdan geçenleri söylemek kolay değildi. Zaman geçtikçe, müzik yükseldikçe kısık sesle, yavaşça başladık bağırmaya.

BİRBİRİMİZİN SESİ OLDUK

Atölyeyi ‘Mektup’ bölümü ile bitirdik. Bizleri perdesizleştirerek birbirimize yaklaştıran, kendimizle yüzleştiren bir bölüm oldu. Önce hepimiz kendimize ne söylemek istiyorsak bunu bir mektup olarak yazdık, kağıtlarımızı ortaya koyduk ve rastgele başka bir kağıt seçtik. Artık elimizde hangi arkadaşımızın olduğunu bilmediğimiz, farklı kağıtlar vardı. Sırayla elimizdeki kağıtları sesli okuduk. Cümlelerde anlatılanları içimizde hissettik, sanki bizim sıkıntımızmış gibi... Kendi derdini dillendiremeyip yazan bizler, birbirimizin yazdıklarını okuyarak birbirimizin sesi olduk.

‘Kadın Çemberi’ bittikten sonra yaptığımız değerlendirme sohbetinde, bu tarz ekinliklerin kadınların iç dünyaları, birbirileri ve toplumla iletişimleri için ne kadar olumlu etkisi olacağını konuştuk. Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği’nden kadınlar olarak, tüm kadınlara tavsiyemizdir: Siz de çocukluğunuzla yeniden tanışın, kendinize mektup yazın, birbirinizin sesi olun, dayanışmamızı büyütün! Çünkü gücümüz buradan geliyor.

İlgili haberler
GÜNÜN GÜZELİ: Kadınlardan ‘kadın çemberi’

Emek Kampında bir araya gelen birlikte üreten, çalışan, okuyan kadınlar katıldıkları atölye çalışmal...

Biz şiddeti konuşurken iki kadın daha öldürüldü!

Biz Antep’te şiddete karşı neler yapabileceğimizi, nasıl bir araya geleceğimizi konuşurken 2 kadın d...

Bazen sabrettim ama hiç yenilmedim

Evet çok zulüm gördüm ama pişmanlıklar hayatı geri vermiyor. Her şeye rağmen kimseye boyun eğmedim,...


Sıradaki haber
Uzlaşma yok!