Kapitalizmin takkesi, kadınların mücadelesi
Kendiliğinden patlak veren eylemler salgın sonrası güçlenecek bir mücadele eğiliminin göstergesi. Dünyanın her yerinde takkesi düşen kapitalizme karşı kadınlar arasında sınıf mücadelesi mayalanıyor.

Çok değil, daha birkaç ay önce dünyanın her yerinde düzenin değişmesini talep eden halk ayaklanmalarından, kitlesel işçi grevlerinden bahsediyorduk. Tüm bu hareketler, sadece yozlaşmış hükümetlere karşı değil, kapitalizmin köhnemiş sömürü düzenine biriken öfkenin de bir sonucuydu. Kapitalizm, faturası yine emekçilere kesilecek yeni bir krize gebeydi. Bugünse, küresel ekonomide ‘koronadan  sonra/koronadan önce’ diye tarihe geçecek bir düzen kırılmasından, bir alt üst oluştan bahsediliyor. Gerçekten de bir kırılma yaşandığı doğru; ancak bu kırılmanın emekçi halklar ve kadınlar lehine kendiliğinden bir sonuç doğurmayacağı da açık. Bu yüzden kapitalistlerin ve hükümetlerinin salgınla mücadele taktikleri ve emekçilerin bunlara verdiği yanıtları salgın öncesindeki durumla birlikte değerlendirmek gerekiyor.


SALGININ ‘ÖN CEPHESİ’NDE KAPİTALİZMLE YÜZ YÜZE

Salgının küresel bir ölçeğe yayılmasıyla hemen her ülkede yaygın dolaşıma giren bir söyleme tanıklık  ettik: “salgınla mücadelenin ön cephesi.” Şüphesiz ki, bu “ön cephe”nin de önüne sürülenler sağlık emekçileri. Özelleştirilen sağlık sektörü, bu küresel halk sağlığı sorunuyla birlikte hızla kapitalizm duvarına çarptı. On yıllardır adım adım hayata geçirilen neoliberal dönüşümün sonucu olarak sağlık emekçileri koruyucu ekipmandan yoksun, kaderine terk edildi. Doktorlar, tamamına yakını kadınlardan oluşan hemşireler ve hastane çalışanlarının son yıllarda çeşitli grev ve eylemlerle dile getirdiği performans kriterleri, düşük ücretler ve ücretler arasındaki cinsiyet uçurumu gibi sorunlar birden ayyuka çıktı.  “Ön cephe”nin diğer kahramanları da kargo ve taşıma işçileri ile süpermarket çalışanları. Evde kalan insanların ihtiyaçlarının giderilmesi için fedakarca hizmete devam ettikleri pozunu veren küresel perakende tekelleri, salgın öncesinde istihdam ettikleri ucuz ve güvencesiz emeğe yaslanarak metaların dolaşıma girmesini ve sermayenin gerçekleşmesini garanti altına almaya çalıştı, çalışıyor. Hem de depolarda ve marketlerde dip dibe çalışan işçilerin canı pahasına! 


AMERİKA VE AVRUPA’DA HİZMET EMEKÇİSİ KADINLAR İŞSİZLEŞİYOR

Ön cephenin ardında yaşananlarsa kapitalizmin kendini kurtarmak gerektiğinde ne kadar vahşileşebileceğine dair başka kanıtlar sunuyor. AB ülkeleri, ABD ve Kanada gibi gelişmiş kapitalist ülkelerde emekçileri, en çok da kadınları salgın sonrası yoksul ve işsiz bir yaşam bekliyor. Bunun en büyük nedeni, bu ülkelerin istihdamında son yıllarda yaşanan dönüşüm. İmalat sektörlerinin küresel ölçekte emeğin ucuz olduğu bölgelere kaydırılmasının bir sonucu olarak, istihdamın hizmet sektöründe yoğunlaştığı bu ülkelerde kadınlar kırılgan istihdamın ayrılmaz bir unsuru. Örneğin, salgın öncesinde dar tanımlı işsizlik oranının ortalama yüzde 7 olduğu AB ülkelerinde bu orana kısmi zamanlı, parça başı, çağrı üzerine çalışanlar eklendiğinde (geniş tanımlı) işsizlik oranı yüzde 15’in üzerine çıkıyor. Bu geçici istihdam aralığını ise çoğunlukla kadınlar dolduruyor. Kısmi süreli işlerde çalışan her 3 kadından biri hane içi yükler yüzünden tam zamanlı iş bulamadığını söylüyor.  Salgın öncesinde de işsizlik oranında artışın alarm verdiği ABD’de bu süreçte işsizlik maaşına başvuranların sayısı 16.6 milyonu aştı. İş gücünde sayılmayan ama iş bulabilse çalışmak isteyen potansiyel iş gücünün yarısından fazlası (yüzde 53) kadın. Kadınların iş gücüne katılım oranının görece yüksek olduğu Kanada’da ise mart ayında 1 milyon kişi işsiz kaldı, işsizlik oranı yüzde 2,2’den 7,8’e fırladı. İşten atılan 10 kişiden 6’sı (633 bin) kadın. 60 bin otel ve restoran emekçisinin örgütü olduğu Unite Here Local sendikası, salgın süresince üyelerinin yüzde 90’ının işsiz kaldığını, bunların çoğunluğunun göçmen ve tek ebeveyn kadınlardan oluştuğunu açıklayarak bu verileri doğruluyor. Salgın başlar başlamaz 100 bin işçi alarak “fedakarlık” yapacağını duyuran küresel perakende tekeli Amazon, iş yükü arttığı için iş bırakan sendikalı işçileri işten çıkarıyor. Kısacası, Batı kapitalizmi salgını, özellikle hizmetler sektöründe, yüksek ücretlinin düşük ücretliyle, sendikalı işçinin örgütsüz işçiyle ikame edilmesi için bir fırsata dönüştürüyor. Bugün işsizleşen kadınlar, yarının ucuz emek sömürüsü için iştah kabartıyor. Buna karşılık, çoğu sendika, ‘üretim durdurulsun’ talebiyle emekçilerin sağlıklarını korumakla ve kısmi ücretlerini garantiye almakla sınırlı bir mücadele programı benimserken emekçiler çok daha fazlasını yapmaya hazır. Zira mart ayından bu yana, sadece ABD’de basına yansıyan, kendiliğinden grevlerin sayısı 140’ı aşmış durumda. İngiltere’de kamu emekçilerinin örgütlendiği UNISON sendikası ise sadece son 2 ayda rekor sayıda (15 bin) yeni üye kazandığını açıkladı.

TARIMDA KIRK SATIR KIRK KATIR DAYATMASI

Ön cephenin gizli kahramanı tarım işçileriyse, fedakarlık massi takınan küresel gıda tekellerinin insafsızlığına terk edilmiş durumda. Göçmen karşıtlığıyla nam salan Trump, kapitalizmin bekası söz konusu olduğunda birden “göçmen sevici” oluveriyor. 2.5 milyonun üzerinde tarım işçisi bulunan ABD’de bu sayının yüzde 10’u H-2A tipi misafir işçi vizesiyle gelen göçmenlerden oluşuyor. Gıda tedarikini bir “milli güvenlik meselesi” olarak ele aldığını ilan eden Trump yönetimi, 16 milyar dolar peşkeş çektiği büyük toprak sahiplerine, vizelerin hızlandırılacağı ve çoğunluğu Latin Amerikalı olan göçmen işçilerin asgari ücretlerinin düşürüleceği vaadinde bulunuyor. Elbette vaat edilen bu ucuz emek rezervinde kadınlar ayrı bir yer tutuyor. Amerika ve Avrupa’dan gelen siparişlerin azalması veya durmasından en çok etkilenen coğrafya küresel perakende zincirlerine üretim yapan Latin Amerika ve Afrika ülkeleri. Dünya muz ve kahve tedarikinin büyük bir kısmını karşılayan Orta Amerikalı üreticiler... Avrupa pazarına ihracatın salgın sürecinde yüzde 90 oranında düştüğü, hükümetin salgın bahanesiyle toplu sözleşmeleri askıya aldığı ve gıda yardım paketinin dışında tuttuğu Ugandalı çiçek işçileri... Avrupa ve Çin’e 142 milyon dolarlık ihracat üreten Zimbabweli tütün işçileri... İsviçre çikolataları için kakao üreten Fildişi Sahili ve Gana’daki 2.1 milyon çocuk işçi... Emek gücünün büyük bir kısmını oluşturan ücretsiz aile işçisi kadınlar ve çocuklar açlıkla sınanıyor. 


TEKSTİL İŞÇİSİ KADINLAR AÇLIKLA BURUN BURUNA

Emperyalist kapitalizme bağımlılığın ölümcül sonuçlarını yaşayan bir diğer kesimse tekstil işçisi kadınlar. Nike, H&M, Zara, Next, C&A gibi tekstil tekellerinin mağazalarını kapatıp siparişlerini iptal etmesi tüm dünyada 40 milyonun üzerindeki tekstil işçisini açlık tehlikesiyle baş başa bıraktı. Yıllık 50 milyar dolarlık ihracat hacmiyle, Çin’den sonra dünyanın en büyük tekstil üreticisi olan Bangladeş’te tamamına yakını kadın olan 4 milyon tekstil işçisinin 150 bini şimdiden işsizler ordusuna katıldı, yüzde 78’ininse ya ücretleri kesildi ya da ücretsiz izne ayrıldı. Myanmar’da 40 fabrikada 25 bin işçi atılırken, yaklaşık 800 bin tekstil işçisinin olduğu Kamboçya’da 100’ün üzerinde tekstil fabrikası kapandı, çoğunluğu kadın 100 bin işçi işten çıkarıldı. Merkezi Kore’de bulunan, Endonezya, Vietnam, Kamboçya gibi Asya ülkeleri ile Kosta Rika, Guatemala, Nikaragua ve Haiti gibi Latin Amerika ülkelerinde fabrikaları olan, ABD’deki perakendecilere üretim yapan tekstil tekeli S&H Global, yüzde 30 kapasiteyle çalıştırmaya başladığı işçilerine eğer Covid-19’a yakalanırlarsa sorumluluğun kendilerine ait olduğunu belirten bir belge imzalatıyor. Honduras’ta Hanes, Gildan, Fruit of the Loom gibi Amerikan giyim markalarına üretim yapan fabrikalar ülkedeki salgının merkez üssü olarak anılıyor. Mart ayında tekstil fabrikalarının yeniden açılmasıyla işçilerin günlük 5 dolara çalışmaya başladığı Haiti’de pirincin kilosu 14 dolardan 22 dolara fırlamış durumda. Buna karşılık, Asya ve Latin Amerika’da siparişler durduğunda ücretlerini dahi alamadan işsiz kalan tekstil işçisi binlerce kadın fabrika önlerinde ve sokaklarda açlık ve salgın arasında bırakılmalarını protesto ediyor. Kendiliğinden patlak veren, örgütsüz bu eylemler kesintili sürse de salgın sonrası güçlenecek bir mücadele eğiliminin göstergesi. Batıda ve doğuda, kuzeyde ve güneyde, dünyanın her yerinde takkesi düşen kapitalizme karşı kadınlar arasında bir sınıf mücadelesi mayalanıyor.

KAPANAN İŞ YERLERİNDE KADINLAR ERKEKLERİN 3 KATI 
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre tüm dünyada istihdamdaki kadınların yüzde 58,6’sı hizmet sektöründe çalışıyor. Mali Araştırmalar Enstitüsü’ne göre ise koronavirüs salgını sırasında kapanan perakende satış, otel ve restoran gibi işyerlerinde kadınlar erkeklerden 3 kat daha çok çalışıyor.
İlgili haberler
İtalya’da ev içi şiddete karşı cep telefonu uygula...

İtalya’da şiddete maruz kalan ve telefon açarak yardım isteme fırsatı bulamayan kadınlara yönelik bi...

‘İşten atılma korkusu olmadan çalışmak istiyorum’

‘1 Mayıs dolayısıyla ben de taleplerimi dile getirmek istiyorum; İş yerimizdeki kreşin ücretsiz olma...

‘Koronaya inat yan yana gelmenin yollarını yaratıy...

Bu 1 Mayıs’ta alanlarda olamasak da taleplerimizle, sloganlarımızla biz kadınlar her yerdeyiz. Koron...

ORTA ÇAĞDAN ÇIKAN DERS: Veba salgını ve cadı avlar...

Kara veba gibi çağın öne çıkan krizlerini oluşturan salgın hastalıkların cadılardan kaynaklandığı ön...

Salgın hastalıklarla mücadelenin tarihsel deneyiml...

Ağır yoksulluk, savaş koşulları, kapitalist ülkelerin baskısının olduğu koşullarda dahi tarihe öneml...

Karantina biter, dertler bitmez bizde!

Korona sonrası dükkanını kapatan ve tekrar dükkanını açmayı bekleyen Nesrin’in sonrası için pek çok...