Keçiören’de ‘Balkon sohbetleri günlüğü’nden notlar…
Balkon sohbetlerinden görülüyor ki kadınların gündemi; yüksek tutarlı faturalar, çalışma yaşamının sıkıntılar, maskesizlik, yardımlar, çocukların eğitimine yetememe…

KOVİD-19 nedeniyle hayatın büyük bir bölümü balkonlara taşındı. “Günaydın”, “Tünaydın”, “Geldin mi?” gibi selamlaşma sözleriyle başlayan sohbetler bu ay Kovid-19’dan daha çok yüksek tutarlı faturalara, çalışma yaşamının sıkıntılarına, maske-maskesizliğe, yardımlara, çocukların eğitimine yetememe, komşuluk ilişkilerinin yeniden sorgulanması ve bu sürecin yarattığı psikolojik sıkıntılara yöneldi. 

‘HANİ FATURA GELMEYECEKTİ?’

Herkes önce birbiriyle sonra da kendi faturasını geçen ayki fatura ile karşılaştırıyor. Ev işçisi bir kadın, “Bu ay elektrik 230 gelmiş, sizin ne kadar?” diye sorunca, “226”, “190”, “230”, “185” gibi sayılar balkondan balkona taşınıyor. Bu ay çamaşır makinesi, ütü, evde kaldığımız için doğal gaz, temizlikte su da çok kullanıldı. Faturaların iki katına çıkarak gelmesinin sebeplerini böyle sıraladı kadınlar. Diğer taraftan “Hani faturalar okunmayacaktı”, “Fatura gelmemeli”, “Boş verin hepsi yalan siz az kullanmaya bakın” cümleleri birbirine karışıyordu.

Evde kalmanın da bir faturası olduğunu söyledi emekli bir kadın. “Evde kalmak cezalandırıldı” diyordu bir eğitimci. Kimse bu durumdan memnun değildi, AKP üyesi bir kadın durumu şöyle özetleri: “Korona, yalan vaatler, yoksulluk, işsizlik arasına sıkıştık. Kocam iki aydır evde. Kronik rahatsızlığı var bu yüzden göndermiyorum işe. Tüm yardımlara başvurdum. AKP’liyim ama Büyükşehir’e de başvuracağım. Olursa oradan almaya çalışacağım yardım…”

‘HER ŞEYİ KENDİMİZ ÇÖZMEK DURUMUNDAYIZ!’

Sağlık emekçisi bir kadın servisinde çalışan mesai arkadaşı genç bir hemşirenin testinin pozitif çıktığını, uzun süredir beklediği izin hakkının da izolasyonda geçeceğini, izolasyon biter bitmez tekrar yoğun bir biçimde çalışacağını söylüyor. Bir yandan da sitemli: “Keşke sağlık çalışanları tedavilerinin sonrası hemen işe başlamasalar da en az 1-2 ay evde dinlenseler. İki hafta boyunca 48 saatlik nöbetleri aldım ki haftada bir iki gündüz de olsa iki küçük çocuğumun yanında kalabileyim diye. Her şeyi kendimiz çözmek durumundayız. Kendimizi kendimizden başka düşünecek kimse yok” diyerek sisteme öfkesini başka bir dille ifade ederek balkon kapısını kapatıyor.

SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN ÇOCUKLARI AĞIR BEDEL ÖDÜYOR

“Annesine karşı çok öfkeli davranıyor, onu itiyor, sanki cezalandırıyor” diyordu sağlık emekçisi bir çiftin çocuğuna bakan kadın. Çocuk yaklaşık bir aydır onda kalıyor, anne baba uzaktan görüşme yapıyor. Sokağa çıkma yasağının dört gün olması nedeniyle çocuğunu yanlarına almak istediklerinde çocuk anneye karşı çok öfkeli davranıyormuş.

Eğitimci bir kadın bunun anneye duyulan özlemin başka bir ifade biçimi olabileceğini, anneye karşı naz yapabileceğini söylerken, emekli bir kadın ise sağlıkçıların çocuklarının da en ağır bedeli ödediğini söylüyor.

Sokaktan geçen, maskesi elinde olan kadına başka bir balkondan seslenildi: “Maskeyi niye ağzına takmıyorsun da elinde tutuyorsun?” yanıt gecikmedi yolda yürüyen kadından: “Zaten maske bulamıyorum. Şifre de gelmedi. Sağ olsun komşum 3 tane maske vermişti. Şimdi sokakta kimse yok. Eğer birini görürsem değiştirebilirsem yolumu değiştiriyorum. Değiştiremezsem maskeyi takıyorum, mecburen kendi başımızın çaresine bakacağız.”

İlgili haberler
Kapitalizmin takkesi, kadınların mücadelesi

Kendiliğinden patlak veren eylemler salgın sonrası güçlenecek bir mücadele eğiliminin göstergesi. Dü...

Salgın hastalıklarla mücadelenin tarihsel deneyiml...

Ağır yoksulluk, savaş koşulları, kapitalist ülkelerin baskısının olduğu koşullarda dahi tarihe öneml...

ORTA ÇAĞDAN ÇIKAN DERS: Veba salgını ve cadı avlar...

Kara veba gibi çağın öne çıkan krizlerini oluşturan salgın hastalıkların cadılardan kaynaklandığı ön...