Yediğimiz lokmayı saymadığımız, part time işlerde tacize uğramadığımız bir öğrencilik!
Kadın öğrenciler hem ekonomik krizden hem de ailevi sorunlardan dolayı part time çalışıyor. Bazıları ailesine yük olmak istemiyor. Bazıları da ailesine karşı güçlü durmaya çalışıyor.

İnsanların günlük yaşantısının ana gündemi ekonomik kriz, kadınlara ve LGBTİ’lere şiddetin artması, baskıcı rejimin seküler hayata sürekli müdahalesi gibi insanı bunaltan ve geleceğe dair umudu yok eden konular olmuş durumda. Bu yazıda ekonomik krizin ve muhafazakarlaşmanın kadın öğrencilere yaşattığı sorunlardan bahsetmek istiyorum.

Ekonomik kriz ve enflasyonun artmasıyla beraber hayat pahalılığından etkilenen kadın öğrenciler okurken part-time çalışmaya yönelmiş durumda. Bunlardan birkaçı da ben ve arkadaşlarım. Geçtiğimiz aylarda, yediğim lokmayı saymadan yaşamak istediğim için aynı anda iki işte birden çalışıyordum. Biri lokal bir barda müzisyenlik, diğeri de bir kafede garsonluktu. Garsonluk yaptığım kafe ısınmıyordu ve mont, atkı ve eldivenle saati 12 lira için çalışmam gerekiyordu. Öyle ki çalıştığım yerden bir hamburger satın almak istesem üç saat çalışmam gerekiyordu. Genellikle ODTÜ’lülerin geçici olarak çalıştığı bu yerde yeni yılın gelmesiyle yapılan zam ise 1 liraydı (yazıyla da bir). Kafe sahibi öğrencilerin emeğini sömürerek bu şekilde kâr ediyordu. Müzisyenlik yaptığım yerde ise orada eskiden müzisyenlik yapan ve sayılan biri tarafından sözlü tacize uğramıştım. İnsanların yaptığım müziğe değil, kadın olduğum için geldiklerini çok eril bir dille ifade etmişti. Bunun dışında, arkadaşımın baristalık yaptığı kafenin, o işten çıktıktan sonra yerine yine ilgi çekmesi için kadın bir çalışan aradığını duymuştum. İş kolu ne olursa olsun kadınların günlük hayatlarında sürekli olarak metalaştırıldığını tekrardan fark etmiş oldum.

Kadın öğrencilerin okurken part-time çalışma motivasyonları ise gözlemlediğim kadarıyla hem ekonomik krizden hem de ailevi bazı sorunlardan kaynaklanmakta. Bazılarının ailesinin durumu iyi değil ve ailesine yük olmak istemiyor. Bu durumda da iş-okul-uyku üçgeninde üniversite okumanın getirilerinden olan sosyal hayata, hobi edinmeye, kendini geliştirmeye, topluluklarda bulunarak bir şeyler ortaya koymaya ve tecrübe edinmeye vakit ayıramıyor. Bazılarının da ailesinin durumu iyi olmasına rağmen muhafazakarlık yüzünden ailesiyle ideolojik çatışma içinde. Bu noktada ise ekonomik bağımsızlığını eline alarak kendini ailesine karşı ifade ederken daha güçlü durmayı hedeflemekte. Fakat şöyle bir durum da var ki bu kadınlar bir yerden burs alamadıkları sürece part-time çalışmanın ücreti, ekonomik bağımsızlığı elde etme konusunda çok yetersiz kalıyor.

Gördüğüm ve deneyimlediğim üzere okurken çalışmak çok bir getirisi olmayan ama öğrencilerin zamanından ve enerjisinden feragat ederek yapmak zorunda olduğu bir şey. Yediğimiz lokmayı saymadan yaşayabilmek için hayatımızdan vermemize gerek kalmamalı. Yaşadığımız tüm bu sorunların çözümü ise mücadelemizde yatıyor. Bu sorunlarda yalnız olmadığımızı fark ederek her türlü eşitsizliğe, şiddete, baskıya karşı olan mücadelemizi büyütelim!

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Okumak için çalışıp, çalıştığı için okuyamamak

Yaşadığı şehirde geçimini sağlayabilmek için genç kadınlar okurken çalışmak zorunda kalıyor. Taciz,...

Okurken de mezunken de ucuz işçi: Genç kadınlar ge...

Genç kadın işsizliği artarken; üniversite öğrencileri ise faturalar, ulaşım ücretleri, barınma gider...

Bir üniversitelinin tekstil atölyesinde iki günü:...

‘Tekstil atölyelerinde günlükçü olarak genellikle öğrenciler ve işsizler çalışıyor. İnsanlar kendi m...