Adliye koridorlarında kaybolan kadın ve çocukların sesi...
Gün boyu sadece bir duruşma salonunda görülen davaların yarıya yakını çocuğun cinsel istismarı ve kadına yönelik cinsel saldırı suçlarından görülüyor.

Son yıllarda artarak yaşanan taciz, şiddet ve çocuk istismarı haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Yılda en az iki kez yapılan seçimler, savaş harcamalarına yapılan övgüler, Rusya'nın geri iade ettiği sebzeler... Her şey sıklıkla ve değişen gündemde her daim yer buluyor, ancak çocukların ve kadınların yaşadıklarına yeterince yer verilmiyor ne yazık ki... Toplumun yarısını oluşturan kadınlar gözlerimizin önünde ‘sırası geldikçe’ öldürülüyor. Çığlıklarını duyabiliyor musunuz? Kimi zaman yakılarak, kimi zaman parça parça edilerek, ama her zaman susturularak. Hayatına kastedilen kadın ve çocuklar cinsel şiddetin her türlüsüyle önce bedenleri hırpalanıyor, sonra gelen adaletsizliklerle zihinleri... Ha adalet örnekleri yok mu? Var, ancak parmakla sayılacak kadar.

Bu güne kadar gündem olan kadın cinayetlerinin ya da istismar vakalarının ardından gelen tepki, duruşmadan duruşmaya adliye salonlarında sıradanlaşmaya terk ediliyor. Dinlediğim, duyduğum ve gördüğüm hak gasplarının yasal olarak karşılığı olsa da bu yasaları uygulamayan yargı kararları ve onun ensesinde boza pişiren devlet erki, failleri tek tek aklıyor.

DURUŞMALARIN YARIYA YAKINI CİNSEL İSTİSMAR SUÇU
Suça sürüklenen ya da mağdur olan kadın ve çocukların yeniden başlayamadığı hayatı, her defasında darbe alıyor. Gün boyu sadece bir duruşma salonunda görülen davaların yarıya yakını çocuğun cinsel istismarı ve kadına yönelik cinsel saldırı suçlarından görülüyor. İlk karşılaştığımda kötü bir tesadüf mü diye düşünmeye başlasam da bu kaygı, sonraki duruşmalarda bütün ağır cezaların listelerini kontrol etmemle son buldu. Ne yazık ki boy boy yerini alan vakalar, koridorda bulduğum bütün avukatlara ve yaklaşıp sorabildiğim ailelere dek uzandı. Derin bir sessizlikle öne eğilen yüzlerle karşılaştım çoğu kez... Evraklar arasına sıkışan ve bir süre sonra gözden kaybolan iktidar ve erkin hakim olmaya çalıştığı bedenler adliye temellerinde kara kara taşlarla yükseliyor.

Önceden duyduğu ama başına gelmeyeceğini düşündüğü cinsel saldırıları yaşayan kişilerin hikayeleri çorap söküğü gibi ağızlardan dökülüyor. Alınmayan önlemlerle de sistematik hale gelen baskı ve saldırı içinden çıkılmaz boyutlara ulaşıyor.

Örneğin, bir kız meslek lisesi’nde defalarca ÇİM'e bildirim yapmak zorunda kalan ve sonrasında kayda değer bir sonuç alamayan rehber öğretmeni, dayanamayıp çareyi okulu değiştirmekte bulsa da gittiği her okulda yenileriyle karşılaştığını ifade ediyor.

TEK İSTEĞİ ADALET OLAN ANNELER...
Çocuğunun istismar davasına, babanın belki utancından belki üzüntüsünden gelmediğini ve yanındaki iki kadınla tek başına izlemek durumunda kaldığını belirten bir anne ise, menopozda olmasına rağmen bir haftadır kanamasının durmadığını söylüyor ve ekliyor “Kızımla bir kez öğrendiğim an konuştum, yaşadığı saldırıyı. Etkilenmesin diye hiç sözünü etmiyorum. Davadan iki gün önce kızım, 'anne iki gün sonra dava var' dedi. ‘Biliyorum kızım merak etme’ dedim. Başka ne yapacağımı bilmiyorum. Tek derdim sanıkların tutuklanması, kızımın rahat etmesi. Babası olayı öğrenince bir hafta hastanede yattı. Onunla da ben ilgilendim. Bak işte sonrasında buraya bile gelmedi.”

FAİLİYLE AYNI SOKAKTA YAŞAYAN ÇOCUKLAR VAR!
Bu ülkede tutuklanmayan sanıklar yüzünden yaşadığı cinsel saldırıdan sonra faillerle aynı mahallede yaşamak zorunda kalan çocuklar bile var. Bunları bilen ama davanın seyrini olumsuz etkilememek için susmak zorunda kalan anneler var. Bakanlığa bildirimden sonra eve gelip ziyaret eden ve sonra da somut hiçbir adım atmadan “Bir şeye ihtiyacınız var mı” deyip giden, bir Aile Sosyal Politikalar ve Çalışma Bakanlığı var. Soruyorum, sizin en çok ilgilenmeniz gereken alanlardan biri buyken vaktinizi bu kadar alan başka işler neler? Onarılması ve topluma kazandırılması gereken binlerce vakanın hangisiyle ilgileniyor ve neye göre seçiyorsunuz? Okul sıralarında ve çocuk yaşlarında onulmaz yükler arasında kalan kaç hayat gerekir ki harekete geçebilin? Zor mu herkesin bildiği faillerin yargılanmasını ve belki de onların bile topluma kazandırılması için çalışmalarda bulunmak?

İsmine ne derseniz deyin hak mı, vicdan mı, yasa mı, nerede? Kafanızı uzatıp bir bakın teker teker, onlarca, binlerce kadın mücadele ediyor. Tartışıyor, çözüm önerisi sunuyor ve en önemlisi insan onuruna yakışır bir biçimde yaşamak istiyor. Çok mu?

İlgili haberler
8 maddede çocuk istismarıyla ilgili doğru bildiğin...

Çocuk istismarı haberleri her geçen gün artıyor, ailelerin tedirginliği de öyle. Peki çocuk istismar...

Çocuk istismarını önlemek için neler yapılmalı?

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezinden Ceren Kalay Eken ile çocuk istismarı karşısında yargının dur...

Çocuk istismarına karşı bütün memleketi güvenli bi...

Ege Mahallesi’nde çocuk istismarı konulu panel düzenlendi. Panel katılımcılarından Psikolog Aylin Ak...