Erdoğan’ın ‘yüzyıl’ vizyonu, 20 yıllık beka ezberi
Erdoğan’ın ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonunun; yüz yıllık nefret ve ötekileştirme siyasetini anayasal düzeye çıkarma politikasından başka bir şey olmadığı bir kez daha ortaya çıktı.

AKP kurmaylarının “Ülkenin gelecek tasarımının ilanı olacak” diye sunduğu “Türkiye Yüzyılı” buluşmasında Erdoğan, geçmişe dönük hamaseti bol, geleceğe dönük sözü “Bizi seçmezseniz, ülke çöker” olan bir konuşma yaptı.

Günlerdir AKP cenahının Erdoğan’ın “AKP Genel Başkanı olarak değil Cumhurbaşkanı olarak konuşacağını” dile getirdiği, ekran yorumlarında da hep “birleştiricilik” vurgusunu öne çıkaracağının altının çizildiği konuşmasında Erdoğan, “birleşme”nin çıtasının “cumhur ittifakının felsefesinde birleşme” olduğunu ilan etti.

ÜTOPYA ANLATTI, DİSTOPYAYLA KORKUTTU

Konuşması boyunca 20 yılın dökümünü yaptı, bu döküm bol rakam, bol reklam içeriyordu. Sıranın “gelecek vizyonu”na geldiği noktada ise toplumun güncel olarak biriktirdiği ve sinir ucu haline hiçbir sorunun, çözülmesini beklediği hiçbir meselenin lafı geçmedi. 20 yıllık ezber, vizyon olarak sunuldu: “Darbe anayasasından kurtulacağız… Başörtüsü teklifi haftaya Meclis'te… Terör koridorunu parçaladık… Kanal İstanbul'u yapacağız… Karadeniz'de yeni keşif var…”

Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyıllık tarihine muhafazakâr, gelenekçi, mukaddesatçı vurgularla sahip çıktı Erdoğan. Geçmişle 20 yıllık AKP iktidarı arasında kurduğu bağ, “milletin hayrı için atılan her adımı engelleyen bozguncular”a, “yurt içinde ve yurt dışında, emperyalistlerin, vesayetçilerin ve darbecilerin aparatları”na karşı verilen “büyük mücadele” anlatısı oldu.

20 yıllık AKP iktidarı boyunca “ayağa takılan bozguncular ve aparatlara rağmen” bir ütopyalar ülkesi yarattıklarını anlattıktan sonra, gelecek yüzyıla ilişkin “tasarımlarında” ise esasen bir distopyaya işaret ediyordu. “Kritik eşiklere”, “zor yüklere”, “dünyanın zorlu durumuna”, “geriye dönme riskine” dikkat çekerek anlattığı bu distopyadan tek çıkış yolu olarak kendisini, partisini, cumhur ittifakını gösterdi.

“Öyle kritik bir eşikteyiz ki, bundan sonra atacağımız adımlarla, ya bu ligin ön sıralarındaki yerimizi alacağız, ya da tekrar geriye düşme riskiyle karşı karşıya kalacağız… Üstesinden gelinmesi hakikaten çok zor bir yükün altına giriyoruz… Eğer ülke ve millet olarak, eser üstüne eser koyarak yolumuza devam etmezsek, bir süre sonra yerimizde yeller esmesi kaçınılmazdır” sözleri “ülkenin gelecek tasarımı” diye sunduklarının AKP’nin beka projesi olduğunu açık etti. Bu beka projesine karşı çıkan herkesi “geçmişin bozguncuları, emperyalistlerin, vesayetçilerin, darbecilerin aparatlarının devamı” olarak ilan etti.

AHDİN ÖMRÜ METNİN OKUNDUĞU YERE KADAR

Erdoğan’ın prompter metninde “kapsayıcılık, kucaklayıcılık, birleştiricilik” unsurlarına özel olarak yer verildiği çok açıktı, ama metindeki sözlerin, ahidlerin ömrünün okunduğu yere kadar olduğunu bizzat Erdoğan kendisi kanıtladı. Metnin dışına her çıktığı anda, kendi gerçeğine döndü Erdoğan. Kendisini tutamadı, salonun rakamlarla, “yaptık, ettik” cümleleriyle dolu konuşmayla düşen enerjisini yükseltmeyi de hedefleyen, kendi özüne uygun çıkışlar yaptı. Yumuşak bir ses tonuyla okuduğu “Yıllarca ülkemizi kutuplaştıran, insanımızın birliğinin, beraberliğinin, kardeşliğinin ürünü olan muhabbet iklimine zarar veren tüm tartışmaları, tüm ayrışmaları bir kenara bırakmanın ahdi için bir araya geldik”, “Kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyaseti… Nefret siyaseti yerine sevgi siyaseti…” sözleri, kendini tutamadığı yerde bağır bağır söylediği “Anlamaz bu muhalefet, anlamaaazzz, kafası basmaz” sözleriyle bölündü. “Ülkemizdeki her bir ferdin, şahsımı ve siyasetimi takdir etmeyerek, tercihini farklı yönde kullanma hakkı elbette vardır” dedi ama… “Şahsını ve siyasetini takdir etmeyecek, tercihini başka yönde kullanacak”, yani kendi vizyonunun karşısına çıkacak herkesi de “geçmişin bozguncularının devamcıları” olarak imledi.

Görünen o ki, “birleştirici, kucaklayıcı” olacağı ifade edilen Türkiye Yüzyılı vizyonu, ancak Erdoğan’ın tek adam yönetiminin bekasında birleşenlerin kapsanacağı, tek adam yönetimine muhalif olan her kesimin “Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olan bozguncular ve aparatlar” olarak daha büyük baskı göreceği bilindik tek adam yönetimi felsefesinden başka bir şey değil.

KADINLAR TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUNA YÜZ YILLIK EZBERLERLE DAHİL EDİLDİ

Erdoğan’ın “sevginin, şefkatin, merhametin, hayatın sembolü değerli hanımefendiler” sözleriyle seslendiği kadınlara özel olarak “vaat ettiği” tek şey, halihazırda bir sorun olmadığını vurguladığı başörtüsü konusundaki anayasa değişikliği oldu. Konuşması boyunca eğitimde, sağlıkta, çalışma ve sosyal güvenlikte, sosyal hizmetlerde, kamu yönetiminde büyük bir başarı hikayesi anlattıktan sonra “başı açık veya başı örtülü tüm kızlarımızın, hanım kardeşlerimizin eğitim ve çalışma haklarını güvence altına alacak bir değişiklik yapılacağını” söylemesi, başarı hikayesini kendi kendine çürütüyordu aslında.

“Aile kurumunu sapkın akımların tehdidinden koruyacağını” söylediği anayasa değişikliği teklifini önümüzdeki hafta meclise sunacaklarını söyledi. Yani Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” vizyonunun; yüz yıllık nefret ve ötekileştirme siyasetini anayasal düzeye çıkarma politikasından başka bir şey olmadığı bir kez daha ortaya çıktı. “Hak ve özgürlükler şemsiyesi” altına LGBTİ’leri asla almayacaklarını, hatta yaşam haklarını iyiden iyiye yok edeceklerini, kadınların haklarına yönelik gaspların “ailenin korunması” ekseninde devam edeceğini, kadınların toplumsal mutabakatla çözülecek kılık kıyafet sorunlarını üstünde tepinecekleri bir siyaset malzemesi olarak kullanmaktan vazgeçmeyeceklerini ilan ettiği “Türkiye Yüzyılı Vizyonu”, 20 yıllık ezberlerin tekrarı oldu.

Her ne kadar cumhuriyetin 100. Yılını “siyaseti üslubuyla, tarzıyla, işleyişiyle, sonuçlarıyla değiştirecek yeni bir dönemin miladı” olarak tarif etse de, “konuşalım, tartışalım, tekliflerimizi ortaya koyalım, bir asırdır enerjimizi yiyip tüketen her türlü taassuptan arınalım, ülkemizdeki özgürlüklerin çerçevesini, pozitif özgürlük anlayışıyla tekrar çizelim, tam fırsat eşitliği ve hakkaniyet temelinde bir sosyal adalet anlayışını birlikte tesis edelim” dese de Yüzyılın vizyonundan kadınların ve LGBTİ’lerin payına yine taassup, hak kısıtlamaları, eşitsizlik, adaletsizlik düşmüş oldu.

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Erdoğan’ın ‘Cemevleri Başkanlığı’ açıklamasına cev...

Cumhurbaşkanı’nın, Kültür Bakanlığı bünyesinde ‘Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ kurulacağ...

Erdoğan, anayasada değişiklik 'niyetini' açıkladı:...

Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne ilişkin kanun teklifine "anayasa değişikliği yapma" hamlesiyle karşılık...

Erdoğan’ın ‘şifa tarifi’, bizim kuru ekmeğimiz…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halka 4020 liralık ‘şifa tabağı’ önerdi önermesine de değil 4020 lirayı, ka...