Gururla imza attıkları karar hukuk tarihinde kara bir leke
İzmir Barosu avukatlarından Şenay Tavuz, Pınar Gültekin davasında mahkemenin gerekçeli kararına dair yazdı.

Günlerdir Pınar Gültekin’i hunharca katleden, canlı canlı halatla bağlayarak varil içinde önce odun daha sonra benzin döküp yakan, varilin üstüne beton atarak tam 243 kg olan varili sözde tek başına arabasına yükleyerek nehre atan, sonra da hiçbir şey olmamış gibi soğukkanlı bir şekilde diğer delilleri yok eden, ertesi gün de karısını ve çocuğunu alıp tatile giden bir katile verilen daha doğrusu verilmemiş olan cezayı konuşuyoruz.

Gerekçeli kararı dün okudum, 148 sayfa yazmış sayın mahkeme… Savcının iddianamesini okurken cinayetin nasıl canavarca bir hisle ve tasarlayarak işlendiğini, katile haksız tahrik ve diğer indirimlerin yapılmaması gerektiğini, katile yardım eden kardeşinin de cinayete iştirak ettiğini, zira yanan varilde bozulmuş kokoreçlerin yandığına inanmasının kabul edilemeyeceği çünkü katilin işlettiği Cüce Bar’da servis edilen kokoreçlerin bardan oldukça uzak bir bağ evinde yakılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu açıklandıktan sonra; katilin kardeşinin de varil başında nöbet tuttuğu, canlı canlı yakılan Pınar’ın öldürülmesine iştirak suçundan ceza alması gerektiği  çok iyi anlatılmış. Katilin karısı, annesi ve babasının ise katilin gözaltına alınmasından sonra bağ evine gidip kalan diğer delilleri temizlediklerini tek tek anlatmış savcılık. Hepsinin ifadelerinde çelişkiler var, yalan söyledikleri o kadar belli ki. Onlara ceza verilmedi hepsi beraat ettiler.

Güzel gülüşüyle hafızamıza kazınan, hayat dolu üniversite öğrencisi Pınar’ın anne ve babasının ifadesi alınırken mahkeme başkanı ne kadar çok müdahale etmiş, onların yaşadığı acıyı yok saymış anlatamam size. Duruşmaları takip edenler bunu çok net görmüşler zaten. Tüm deliller ortada iken sanığa ağırlaştırılmış müebbet cezası verip, haksız tahrik indirimiyle ceza 23 yıla nasıl inmiş diyorsunuz şaşkınlıkla elbet. Ben de çok şaşkın ve üzgünüm. Bu yüzden zor da olsa kararın gerekçe kısmını da anlatayım size.

Katil savunmasında tamamen bir senaryo kurgulayarak, Pınar’la sadece birkaç kez birlikte olduklarını, sonrasında Pınar’ın kendisinin peşini bırakmadığını, ilişki bile denilmeyecek arkadaşlıklarını bitirirse eşine ve ailesine söyleyeceğini, onu herkese rezil edeceğini söyleyerek kendisinden sürekli para istediğini söylemiş. Banka dekontlarını ve ATM’de para yatırırken ki görüntülerini sunmuş. Fakat parayı Pınar’ın TC no’sunu yazarak kendisi yatırmış gibi yaptığını da eklemiş. Mahkeme de bu para transferlerini şantaj suçunun delili kabul edivermiş. Kayıtlara göre yatıran katil olmadığı halde…

Üstelik katil ve Pınar arasındaki telefon görüşmesine dair HTS kayıtlarını para yatırma işlemleriyle karşılıklı olarak inceleyerek, bu görüşmelerin içeriği belli olmamasına rağmen şantaj suçuyla ilgili olduğuna karar verivermişler. Cinayet suçundaki delilleri yok edenleri beraat ettiren mahkeme, ölünün hatırasına karşı işlenen suçları dahi görmezden gelmiş, böylece hukuk tarihinde kara bir leke olacak bir karara üç erkek üye olarak gururla imza atmışlardır.

Katil şantaj suçlamasıyla yetinmeyerek cezaevinden mahkemeye mektup göndererek Pınar’ın kendisini bayıltıp hemcinsleriyle çıplak görüntülerini çektiği ve bu görüntülerle tehdit ettiği gibi absürt bir iddia daha ortaya atmış. Yapılan tüm aramalara rağmen böyle bir video görüntüsü bulunmamıştır.  Bunu yaparken Pınar’ın başka erkeklerle de ilişkisi olduğunu ve onlardan para talep ettiğini de ileri sürmüş.

Çapraz sorgu yapıldığı duruşmada ise “Bağ evine konuşmaya götürmüştüm, çantasından aniden bıçak çıkardı. Kendimi korumaya çalıştım. Bıçak kolumu yaraladı. Bu nedenle ağır gazap ve eylem duydum. Panikledim. Bu yüzden öldürdüm” öldürmeyecektim diye başka bir ifade veriyor.

Pınar’ın ailesinin avukatının da açıkladığı gibi karara bakıyoruz. Ortada bir bıçak yok. Adli tıp raporuna göre bıçak yaralanması yok. Adli tıp hekimi duruşma salonunda bizzat mahkemece dinlenmiş: "Bu bir sıyrıktır, bıçak yaralaması değildir" demiş.

KATİLE SORULMAYAN SORULAR

ABD'ye müzekkere yazılmış, geriye etkili 2 yıl boyunca “Pınar Gültekin'in telefonundaki mesajlar, görüntüler, videolar böyle bir şantaj iddiasına ilişkin WhatsApp mesajı var mı, kayıtlı video var mı?” bunların araştırılması istenmiş. Bugün terör dosyalarında bile ABD'ye müzekkere yazılmıyorken katilin hayali iddialarının ispatı için, ABD'den Android şifresi gelmiş, Pınar'ın bütün telefonu siber suçlarda incelenmiş. Onun özel hayatı, sorgulanır şekilde incelenmiş ve bahsi geçen video yok, görüntü yok, WhatsApp mesajı yok. Şantaja ilişkin hiçbir mesaj yok. Karşı yan da bunu sunamıyor. Aşamalarda 3 defa değişen, somut delillerle desteklenmeyen hayali bir "haksız tahrik" iddiasını mahkeme inanılır bulmuştur. Suçlanan kişi nasılsa kendisini savunamayacak öldürülmüş genç bir kadın olduğu için her türlü atış mahkemece katil lehine kullanılmış özetle.

Mahkeme katile, şantaj suçundan dolayı neden şikayetçi olmadığını sormamış mesela. Ya da evli bir erkek olarak üniversite öğrencisi genç bir kadınla arkadaşlık yapmakta neden bir sakınca görmediği de sorgulanmamış. Pınar’ın tanığı olarak dinlenen kişilerin, katil Cemal Metin Avcı’nın Pınar’ın peşini bırakmadığına dair beyanlarının hukuki hiçbir değeri olmamış. Ama ilişkileri başlarken katilin evli olduğunu bildiğine dair tanık beyanı gerekçede detaylı olarak alınmış. Evli bir erkekle bilerek isteyerek birlikte olan bir kadının namusu, onuru, tartışılmış mahkeme heyetinin kafasında belli ki. Katile Pınar’ın cep telefonunu 4 parçaya ayırıp ayrı ayrı yerlere neden attığı da sorulmamış. Katil savunmasındaki senaryoyu rahat rahat kurgulasın diye tüm planlarını yapmış profesyonel bir şekilde.

SUÇ İŞLEYEN ÖDÜLLENDİRİLİYOR
TCK. M.29 Haksız Tahrik Şartları açıklanmıştır. Ceza indirimi verilebilmesi için, Haksız Tahrike Neden Olan Fiil “Haksız Bir Fiil” Olmalı ve Fail, Öfke veya Şiddetli Elemin Etkisi Altında Kalmalı ve İşlenen Suç, Öfke ve Elemin Oluşturduğu Ruhi Durumun Sonucu Olmalı” diye düzenlenmiştir. Olayda bu şartların hiç birisi gerçekleşmediği gibi, tamamen uydurma bir senaryo ile Pınar suçlanmış, diğer kadın cinayeti davalarında da gördüğümüz benzer iddialar ileri sürülerek öldürülen kişinin hatırasına karşı dahi suç işleyenler ne yazık ki ödüllendirilmiştir.
MÜCADELEMİZ BİTMEYECEK

‘Yakılan bozuk kokoreç değil genç bir kadının yaşamı ve hayalleriydi’

Karara karşı Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı ve Pınar’ın ailesinin avukatı itiraz etmiştir. Bizler de tüm Türkiye’de karara karşı tepkimizi alanlarda açıkladığımız gibi sosyal medyada da her gün teşhir ediyoruz. Pınar’ın “güzel gülüşünü” solduran katil ve işbirlikçisi olanlar en ağır cezayı alana kadar mücadelemiz bitmeyecek.

Adaletin eril yüzü bu kararla bir kez daha toplum tarafından açıkça görülmüştür. Gerçek adalet için sadece yasaların değil ataerkil zihniyetlerin değişmesinin önemi bir kaz daha ortaya çıkmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına dair kararın iptali için Danıştay’da yapılan 23 Haziran 2022 tarihli duruşmada, Pınar’ın kararı damgasını vurmuş, yüzlerce kadın Pınar ve tüm kadınlar için adalet istediklerini tekrar haykırmışlardır. Gerçek adalet için dayanışmamız sürüyor, mücadele devam ediyor.

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Pınar Gültekin davasında gerekçeli karar: Tehdit e...

Pınar Gültekin cinayeti davasında katile haksız tahrik indirimiyle verilen 23 yıl hapis cezasının ge...

Haksız tahrik indirimleri faillere yol gösteriyor:...

Tuğba Dursun’u öldüren Burhan Dursun, “İhaneti affedemezdim” sözleriyle kendini savundu, avukatı hak...

İktidarın 'kadına şiddetle mücadelesi': Kadın kati...

'İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık ama rahat olun' diye koca bir ülkeye yalan söyleyenler, “iç mevzuat...