Hacettepeli öğrenciler: Bizi tanımayan tek adam rejimine karşı biz de çekilme kararını tanımıyoruz
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden öğrenciler İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı 'Elimizden alınan bu haklarımızı güçlü mücadelemiz ile tekrar alacağız' diyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olan Türkiye, gecenin bir yarısında Cumhurbaşkanlığı kararıyla sözleşmeden ayrıldı. Alınan karar üzerine Hacettepe Edebiyat Fakültesi’nden öğrenciler konuya ilişkin düşüncelerini aktardı. Felsefe 4. Sınıf öğrencisi Ayşe Nur Ekici, “Bizi tanımayan tek adam rejimine karşı biz bu feshi tanımadığımızı açıkça ilan ediyoruz. Ve bu hakların bize verilen haklar değil, mücadelemiz sonucu kazandığımız haklar olduğuna vurgu yapıyor, elimizden alınan bu haklarımızı güçlü mücadelemiz ile tekrar alacağımızı söylüyoruz. Buradayız ve renklerimiz ile hep birlikteyiz” dedi.

Sanat Tarihi Bölümü 1.sınıf öğrencisi Hilal Coşkun, “Aylardır ciddi bir çoğunluk tarafından askıya alınmaması, feshedilmemesi için çeşitli eylemler ve dayanışmalar düzenlenmesine rağmen sabah uyandığımızda ne yazık ki İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını öğrendik. Kararın en başta ‘sözde’ halka bırakıldığının söylenmesi, sonrasında ise bu tutuma yönelik hareket edilmemesi bir kez daha iktidarın ne kadar tutarsız olduğunu göstermektedir. Cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddetin en aza indirgenmesi adına yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmek kabul edilir bir şey değildir. Bu sözleşmenin ülkemizde kaldırılmasıyla beraber kadına yönelik olan şiddet, psikolojik şiddet, taciz, tecavüz ve buna benzer birçok çirkin şeyin daha da nüksedeceğini düşünüyorum” dedi.

On yıldır ülkede var olan, olmaya çalışan Sözleşme’nin yokluğunun ötekileştirmeye de yol açacağını ve yıllardır yıkılmaya çalışan cinsiyet eşitsizliğine karşı olumsuz bir etki göstereceğini vurgulayan Hilal, “Yalnızca günümüzde değil geçmişte de kadın erkek rollerinin keskin dayatması sonucu kadınlar çoğu yerde yok sayılmış ve dayatmaya ses çıkaran insanların söylemleri, istekleri bugün de olduğu gibi sekteye uğratılmaya çalışılmıştır. Bizler bu dayatmaya karşı seslerimizi çıkararak asla boyun eğmeyeceğiz ve her zaman eşitlik, özgürlük adına bilinçli bir duyarlılıkla hareket etmeye özen göstereceğiz” dedi.

‘HAKLARIMIZI MÜCADELEYLE KAZANDIK YİNE KAZANACAĞIZ’

Felsefe 4. Sınıf öğrencisi Ayşe Nur Ekici ise “Kazandığımız haklarımız, hak sahipleri olarak bizi hatta meclisi dahi muhatap almadan ansızın bir gece yarısı ellerimizden alınıyor. Tek adam rejimi böylelikle kendi şiddetini açığa çıkarmış ve eril şiddet ile hem kadınları hem de LGBTİQ+ bireyleri baş başa bırakmıştır. Zaten uzun süredir sözleşmeyi uygulamayan devlet şimdi ise feshettiğini resmen açıklamış bulunuyor. Bizi tanımayan tek adam rejimine karşı biz, bu feshi tanımadığımızı açıkça ilan ediyoruz. Ve bu hakların bize verilen haklar değil, mücadelemiz sonucu kazandığımız haklar olduğuna vurgu yapıyor, elimizden alınan bu haklarımızı güçlü mücadelemiz ile tekrar alacağımızı söylüyoruz. Buradayız ve renklerimiz ile hep birlikteyiz” dedi.

Felsefe Bölümü 1.sınıf öğrencisi ise “Bu sözleşme; ırk, renk, dil, yaş, din, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, engellilik durumu, göçmen veya mülteci statüsü fark etmeksizin şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadınları ve kız çocuklarını koruma altına almaktadır. Feshedilen bu sözleşmenin ardından halkın fikir ayrılıkları yaşayarak ayrıştığı görülüyor. Sözleşme feshini destekleyen halkın bir kısmı bu sözleşme ‘yüzünden’ aile birliğinin bozulduğunu iddia ederken, bir kısmı ise kadının İstanbul Sözleşmesi ile erkekten üstün olduğuna/olacağını düşünüyor. Diğer bir kesim ise bu durumu İslam ile bağlıyor. Bütün bu düşünceler kadının bir birey olarak ele alınması fikrine uzak. Halkımızın büyük bir çoğunluğu ise İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını kabul etmiyor. Bu çoğunluk; dernek, vakıf veya çeşitli örgütlenmeler vasıtasıyla Türkiye’nin dört bir yanında sokaklara inip kadınların, çocukların haklarını tekrar sağlama çabasında” dedi.

Sözleşmenin önemine ve kaldırılmasının adından doğacak sonuçlara dikkat çeken Felsefe Bölümü 1. Sınıf öğrencisi, “Toplumumuza, yaşantımızın her alanına toplumsal cinsiyet eşitsizliği olgusu yerleşmiş olması sebebiyle kadınların var olabilmesi için haklarının kanun ya da sözleşmelerle güvence altına alınması gerekmekte. Ev içi yaşantıdan çalışma hayatına kadar kadının yüksek yararı gözetilmek zorunda. Kadınların iş hayatlarında ayrımcılığa uğramamaları, cam tavana maruz kalmamaları, hayatın çeşitli alanlarında söz sahibi olabilmeleri sağlanmalı. Bu bahsedilenler kadınlara özgü ekstra bir hak olarak değil, insan hakkı olarak değerlendirilmeli. Kadınların, çocukların; şiddetin herhangi bir biçimine maruz kalmadan, kendini/ benliğini gerçekleştirebileceği bir ortamda barınabilmeleri en tabii hakları. Türkiye’nin bu sözleşmeden çekilmesi, ülkemizde hâlihazırda var olan kadın/çocuk cinayetlerinin ya da istismarlarının devam edeceğine ve zaten az olan yaptırımların azalacağına, işaret etmekte. Kadının ötekileştirilmesine, ikinci sınıf insan muamelesi görmesine izin verilmemeli. Halkın çoğunluğunun çabası bu yönde ve yönetim de aynı yolda bulunmalı” dedi.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Hacettepeli kadınlar özgür ve güvenli bir üniversi...

Kampüs yaşamında ulaşımdan tacize, yurtların hijyenine ve ışıklandırmasına kadar birçok sorunu anlat...

İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz çünkü...

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedildiği açıklanan İstanbul Sözleşmesi nedir? Kadın...

Kadınlar sokakta: ‘İstanbul Sözleşmesi Bizimdir’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararı ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ka...