Kriz döneminde kadınlar: Çalışma koşulları bozuluyor, refah düşüyor!
Kriz ve Kadın Çalışma Grubu krizin işçi kadınların iş ve ev yaşamını nasıl etkilediğine ilişkin raporunu yayımladı: Çalışma koşulları ağırlaşıyor, işten atma tehdidi artıyor, yoksulluk derinleşiyor.

Kadın Emeği ve İstihdamı Girişiminin 2018 Aralık ayında düzenlediği forumda oluşan "Kriz ve Kadın Çalışma Grubu", krizde işçi kadınların işyerlerinde ve ev içinde yaşadıkları deneyimden oluşan raporunu açıkladı.
Gıda, tekstil ve metal sektörlerinden yaklaşık 70 işçi kadınla yapılan görüşmelerin sonuçlarından derlenen raporda, çalışma koşullarının giderek bozulduğu, işçilerin üzerindeki baskıların arttığı, işten atma ve/veya daralmaların yaşandığı bilgisiyle birlikte, kriz dönemlerinde özellikle enflasyonun artması karşısında gelirin erimesi nedeniyle kadınların ev içi karşılıksız emekleri üzerindeki yükün arttığına dikkat çekiliyor.

Rapordan dikkat çeken bazı notlar şöyle:

* Her üç sektörde daralma ve/veya işten çıkarmalar olmakla birlikte, durum firmalar bazında değişebiliyor. Üretimin yavaşlaması durumunda vardiyaları azaltma, ücretli izin, ücretsiz izin, işten çıkarma gibi durumlar gerçekleşebiliyor.

* İşyerlerinde en dikkat çeken eğilimlerden biri işten ‘gönüllü çıkarma’ olarak görülüyor. Özellikle kıdemli ve kadrolu işçileri ‘bonus’ vererek işten çıkmaya teşvik etmek kriz döneminde yaygınlaşıyor. Kadınlara göre bu, işverenlerin krizi ‘fırsata’ çevirme yöntemi.

* ‘Üretim yavaşlatma’ adı altında içeride izinleri birikmiş işçilere ücretli izin kullandırma da yaygın bir eğilim. Ancak kadınlarda, ücretli izinlerin zamanla ücretsiz izne ve işten çıkarmaya evrileceği endişesi görülüyor. Çünkü işyerlerindeki maliyet kısıcı önlemleri ve üretimin yavaşlamasını, işten atılma işareti olarak görüyorlar. Dolayısıyla bazı işverenler, özellikle sözleşmeli çalışanları doğrudan işten atma, daha kıdemli ve kadrolu olanları gönüllü teşvikle işten çıkarma; işten çıkarmasa bile vardiyaları düşürme ve ücretli izne çıkarma eğilimlerinden bir ya da birkaçını bir arada gerçekleştiriyorlar.

* Bununla birlikte işverenlerin yoğun bir şekilde sözleşmeli işçi alma eğilimi ve bu işçiler sürekli değişiyor.

* İşyerlerinde temel ihtiyaçlar kısılıyor, gıdadan hijyen ürünlerine kadar miktar ve kalite düşüyor.

İŞTEN ATILMA TEHDİTLERİ, İŞSİZ KALMA ENDİŞESİ
* İşverenler kriz söylemini işten atma tehdidi olarak kullanıyorlar. “Kriz var” ve “küçülmeye gidiyoruz” söylemleriyle işçilerde sürekli bir işsiz kalma endişesi yaratıyorlar. İşverenler bu endişeyi kullanarak işçileri kötü koşullarda ve asgari ücretle çalışmaya daha kolay razı edebiliyor. İşsizlik verileri ortadayken, işverenlerin krizi bahane ederek özellikle kadrolu, kıdemli ve sendikalı işçileri işten atıp yerlerine asgari ücretle çalışacak sözleşmeli işçi alma eğilimleri net olarak görülüyor.

* Her üç sektörden işçi kadınların ortak endişesi; kriz nedeniyle işten çıkarılmak. İşçiler, özellikle 31 Mart yerel seçimlerinden sonra işten atılmaların artacağını düşünüyorlar.

* Rapora göre; her şeye rağmen işyerinde sendikalı ve örgütlü olmanın önemine kriz özelinde de dikkat çekmek gerekiyor. Örgütlü olmaktan gelen haklar krizin en azından işyerinde ‘daha az şiddetli’ hissedilmesine neden oluyor. Daha da önemlisi, kadınlar işgücü piyasasındaki cinsiyet ayrımcılığının farkında oldukları için, sendikalı olmamaları halinde ilk gözden çıkarılacaklar olduklarını biliyorlar.

TEMEL İHTİYAÇLARDA KISITLAMALAR ARTIYOR
* Raporda, işyeri refahının bozulmasının, çalışma koşullarının kötüleşmesinin, alınan ücretlerin enflasyon karşısında erimesinin doğrudan hane refahını nasıl etkilediği yer alıyor. Buna göre hâlihazırda büyük ölçüde kadınların sorumluluğunda olan ev içi işler ve bakım emeği üzerindeki baskı artıyor ve sorumluluklar ağırlaşıyor.

* Rapora göre; görüşülen kadınların hepsi krizden çok etkilendiklerini, kıt kanaat geçinmeye başladıklarını ve temel ihtiyaçlarında bile kısıtlamalar yaptıklarını ifade ediyorlar. Bir yıl önceki durumlarıyla şimdiyi karşılaştırdıklarında büyük bir gerileme görüyor ve yoksullaştıklarını düşünüyorlar.

* Kadınlar gündelik ihtiyaçları karşılama deneyimlerini anlatırken sıklıkla “günü kurtarma” ve “sadece karın doyurma odaklı yaşama” ifadelerini kullanıyorlar. Bununla birlikte temel ihtiyaçlar arasında da tercih yapma zorunluluğu ortaya çıkıyor; mutfak masrafları çok arttığı için diğer tüm ihtiyaçları karşılamak geri plana atılıyor. Kadınlar aldıkları ücretler asgari ücretin üzerinde görece iyi olmasına rağmen, son bir sene içinde krizi çok ciddi bir şekilde yaşadıklarını ve yoksullaştıklarını ifade ediyorlar.

* Çocuğu olan işçi kadınlar için okul masraflarını karşılamak giderek zorlaşıyor. Çocukların ihtiyaçlarını yeterince karşılayamamak kadınlar için duygusal yük yaratıyor. ‘Her şeyden kısmak’ ve ‘her şeye dikkat etmek’ kadınların kriz sürecinde gündelik temel bir ‘uğraşı’ haline geliyor; fazladan enerji sarfı ve bazen de fedakârlık gerektiriyor. Temel ihtiyaçları bile kısacak duruma gelmek, kadınlar için sosyal yaşamın bitmesi sonucunu getiriyor. İşsiz kalma endişesi ise geleceğe dair plan yapmayı engelliyor ve kadınların ifadesiyle kimse “önünü göremiyor.”

* Rapora göre, kriz, işsizlik, yoksullaşma ve işsizlik korkusu çoğu kere aile içine bir mutsuzluk ve umutsuzluk atmosferi yaratıyor. İşten atılma ihtimali aileler içinde bir endişe ve korkuya neden oluyor. Bu ise aile içi ilişkileri yıpratıyor.

KRİZDE ÜCRETSİZ KADIN EMEĞİ ÜZERİNE YENİDEN DÜŞÜNMEK
Raporda altı sıklıkla çizilen konulardan biri, ev içi karşılıksız kadın emeğindeki değişimlerle ilgili. Buna göre temel ihtiyaçları karşılamak için sürekli maliyet hesapları ve kısıtlamalar yapmak, örneğin bir gıda maddesi için bile birkaç market dolaşıp en ucuzunu bulmaya çalışmak; ev içi tüketime sürekli dikkat etmek gibi durumlar kadınların karşılıksız ev içi emeği üzerindeki baskıyı ve basıncı artırıyor.
Rapor, piyasadan alınan tüketim ve hizmetlerin azalmasının kaçınılmaz bir şekilde bu ihtiyaçların ev içinde her zamankinden daha fazla kadınlar tarafından karşılanmasını gerektirdiğine vurgu yapıyor. Aynı şekilde kriz döneminde çocuk bakımının da kreşlerden ziyade artık daha fazla evdeki başka kadınlar tarafından üstlenildiği görülüyor. Kadınlar krizde hayatta kalma stratejisi olarak her şeyde kısıtlama yapmanın yanı sıra, aileden daha fazla gıda desteği de istiyorlar. Buna göre bu durum, birçok açıdan kadınların aileye daha fazla dönmesi ve yönelmesi anlamına da geliyor.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.




İlgili haberler
İmalat sanayisindeki erkek işçi kadın işçiden yüzd...

Birleşik Metal İş Sendikası üyeleriyle yaptığı görüşmeleri raporlaştırdı. Rapora göre kadınlar erkek...

EMEP KADIN İŞÇİ BULUŞMALARI RAPORU: Krizin ağır yü...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde, EMEP’in kadın işçilerle buluşmasının ardından hazırladığı rapo...

GÜNÜN RAKAMI: 17 yılda 15 bin kadının yaşam hakkı...

2018 Türkiye’de Kadın Yaşam Hakkı İhlalleri raporuna göre 2002 yılında Türkiye’de öldürülen kadın sa...