Medyada Taciz: Sendikalı ol, güçlü ol!
TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu üyesi Gülfem Karataş yazdı: ‘Medyada kronikleşmiş bir taciz durumu var, evet. Bu durum ancak örgütlü olduğumuzda engellenebilir.’

“Ben ev kirası veriyor olsam, aileme bakmak zorunda kalsam, çocuk okutuyor olsam ne yapacaktım? Mecbur işimden olmamak için o adamla birlikte olmak zorunda kalacaktım. Kadınlar ekonomik korkularından bu adamlara yeniliyor. Ben ekonomik olarak biraz şanslı olduğum için katlanmak zorunda hissetmedim kendimi. O yüzden daha rahat mücadele ettim. Ben master mezunuyum, 3 yabancı dilim var. Gazete olmazsa bir şirkette de çalışabilirim. Sadece gazeteciliği seviyorum ve aşkla yaptığım için yapıyorum. 

Sektörde bitiririz dediler, çalışamazsın bir yerde dediler, tehdit korkutuyor insanı. Ama umurumda değil dedim ve bayağı direndim. Sonuna kadar direnmek önemli.”

2019 yılında tam da bu zamanlarda medyada bir taciz ifşalandı. Sözcü.com.tr internet sitesi genel yayın yönetmeni Mustafa Çetin, muhabiri Melis Bayraktar’a, “Senin kalemin iyi, seninle bir akşam yemek yiyelim, pozisyonunu konuşalım” dedi. Melis Bayraktar bu teklifi reddedince haberlerinin yayımlanması engellendi, mobbing uygulandı. Tüm bunların üzerine haberlerin yayımlanmamasına itiraz eden Melis Bayraktar işten kovuldu. Bayraktar yaşadıklarını twitter hesabı üzerinden paylaştı. Kendisiyle o dönem iletişime geçmiş, herhangi bir desteğe ihtiyacı olup olmadığına ilişkin konuşmuştuk. Bayraktar, hukuki mücadele başlattı ve işe iade davası açtı, Mustafa Çetin hakkında da taciz ve mobbingden suç duyurusunda bulundu. Üzerinden bir yıl geçti ve işe iade davasını kazandı. Suç duyurusunun nasıl sonuçlandığını sorduğumdaysa, “Savcı şahitler olduğu için (Bayraktar’ın 3 şahidi vardı) bana hak verdi ancak delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi” dedi. Mesajlaşmamızda hala öfkeli ve “Suçlu bulunsaydı bile cezası para cezasına dönüştürülecekti” diyor.

Kimi zaman ekonomik nedenlerden, işsiz kalmaktan korktuğu için kimi zaman kariyerine zarar gelmemesi için yaşadığı şiddeti anlatamayan çok sayıda kadın gazeteci var.

İŞSİZLİK KAYGISI VE MESLEKTE TUTUNMA ÇABASI SESSİZLİĞİN BİR NEDENİ

2018 yılında Columbia Journalism Review (CJR), 50’den fazla kişi ile görüşerek bir çalışma yaptı. Bu çalışmada fotomuhabiri kadınların editörleri ve meslektaşları tarafından maruz kaldıkları taciz araştırıldı. Bu araştırmada, taciz karşısında kadınların kariyerlerine zarar vermemek için sustuğu sonucuna yer verildi.

Türkiye’de ise geçtiğimiz haftalarda sosyal medya üzerinden kadınlar çalışma hayatlarında başlarına gelen, meslektaşları tarafından maruz bırakıldıkları tacizleri duyurdu. Bu durum basın sektöründe çalışan kadın gazeteciler arasında da tartışıldı. Bu tartışmalar bir kez daha sektördeki kadın istihdamına ve TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak yaptığımız çalışmalara tekrar bakmamız gerektiğini hatırlattı. Sanırım veriler kadın gazetecilerin neden susmak durumunda kaldığını açıklayacaktır.

Basın İlan Kurumu’nun 2020 verilerine göre medyada kadın gazetecilerin oranı yüzde 30 civarında. Benzer bir oran Türkiye İstatistik Kurumu tarafından da paylaşıldı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın üye profiline baktığımızda da toplam üyelerin yüzde 35 civarı kadın üyelerden oluşuyor.

2017 TÜİK verilerine göre gazetecilik ve enformasyon bölümü, işsizlik oranı diğer sektörlerle kıyaslandığında üçüncü sırada yer alıyor.

Sektörde işsizlik oranı bu kadar yüksek ve kadın istihdamı azken, kadınların başta taciz deneyimleri olmak üzere yaşadıkları ayrımcılık ve mobbingi paylaşması da bir o kadar zorlaşıyor.

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’nun 2018 yılında yaptığı araştırmada sektörde yoğunluklu olarak genç kadınlar yer alıyor. Araştırmaya katılan 200’den fazla kadından sadece 5’i 51 yaş üstü. Kadınların yüzde 56’sı, yani yarısından fazlası (120 kadın) 26-35 yaş aralığında, yüzde 28’i ise (60 kadın) 36-50 yaş aralığında bulunuyor. Kadınların yüzde 13,6’sı (29 kadın) 18-25 yaş aralığındaki gençlerden oluşuyor.

Bu veriler bize sektörde kadınların uzun yıllar barınamadığını gösteriyor.

Bu durumun birkaç nedeni var. Bunlardan birincisi cam tavan sorunu. Sektöre uzun yıllarını vermiş deneyimli kadın gazeteciler bu deneyimlerinin karşılığını alamayıp yükselemediklerinde boşa kürek çekiyormuş hissine kapılıyor, aynı konumdaki erkeklerin dirsek teması kurduğu yöneticiler sayesinde mevkii olarak yükselmesi verdikleri emeklerin bir karşılığı olmadığını düşündürüyor. Mesleğin zorlukları ve bu türden ayrımcılıklar kadınların meslekten uzaklaşmasına neden oluyor.

Diğer bir neden de, kadınlar evlenip çocuk sahibi olduktan sonra ev içi iş yükünün kadınlara yüklenmesi nedeniyle yaşanan zorluklar. 7/24 emek vermeye mecbur bırakılan meslekte evin yüklerini ve işin zorluklarını birlikte yürütemeyen kadın gazeteciler bir süre sonra sektörden uzaklaşmak durumunda kalıyor. Çocuk bakım yükünün işyerlerince gözetilmemesi ve bu alandaki hakların gereğinin yerine getirilmemesi de büyük sorun. Kadınlar patronları tarafından emzirme izni vb. nedenlerden dolayı kovulabiliyor ya da çocuk bakımı için kreş vb. imkanı olmadığından işten ayrılmak zorunda kalabiliyor.

Son olarak da kadın gazetecilerin sektörde çalışırken tükenmesi. Aşağıda sizinle paylaşacağım örnekler kadınların tükenmesinin ve meslekten uzaklaşmasının nedenidir.

KADINLAR ŞİDDET YÜZÜNDEN MESLEKTEN AYRILMAK ZORUNDA KALIYOR

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak 2018 ve 2019 yıllarında hazırladığımız raporlar kadın çalışanların yaşadığı şiddet ve ayrımcılığı açık bir biçimde ortaya çıkardı, kadın gazeteciler yaşadıklarını kendi ağızlarından anlattı.

“Mesleğimin ilk yıllarında kendimden yaşça çok büyük ve üst pozisyondaki birinin tacizine uğradım. Bu kişi ‘Bana borcu var’ diyerek muhasebeden maaşımı aldı. Daha sonra ‘Paranı hiç sormuyorsun, almaya niyetin yok mu?’, ‘Bize bir yemek ısmarlarsın artık’ şeklinde söylemlerde bulundu. Birkaç kişi gidilen yemek sonrasında benden biraz daha kalmamı isteyerek ‘Ben seni seviyorum; bankada param var’ dedi ve öpmeye çalıştı. Tepki gösterdim, reddettim. Adam daha sonra msn vs. üzerinden yazmaya devam etti. Bu durum yönetim kuruluna aktarılmasına rağmen dikkate alınmadı. Üstü kapatıldı. 2 ay içinde işten ayrıldım.”

Bir kadın gazeteci tanık olduğu, bir stajyer arkadaşının yaşadıklarını şöyle dile getirdi:

“Başka bir meslektaşım stajyer olarak yer aldığı şirkette kendinden yaşça büyük ve iş konumu olarak yüksekte olan bir erkek tarafından “Seninle konuşmak istiyorum,” denilerek farklı bir yere çağrılıyor ve orada taciz ediliyor sonrasında şirketten ayrıldı.”

Başka biri ise şunları söyledi:

“Genel müdür, kadın sekreteri ofis boşaldıktan sonra sıkıştırarak taciz ediyor. ‘Sesini çıkartırsan sen bilirsin’ şeklinde tehdit ediyor. Kadın işten ayrılıyor.”

Görüldüğü üzere tüm yaşanan taciz vakalarında kadınlar çalıştıkları yerden ‘tacizden kurtulmak için’ ayrılmak zorunda kalıyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre Türkiye’de 9000 işsiz gazeteci var. Sektördeki işsizlik oranı yüzde 30’larda. Bugün sendikaya üye olabilmek için bir basın kurumunda sigortalı çalışıyor olmanız gerekiyor. Son dönemde yaşanan kur artışı nedeniyle birçok gazete (son 2 yılda 137 gazete) kapanırken, gazetelerin yerini internet haberciliğine bırakması da çözüm olmadı. İnternet sitesi kuran ve habercilik yapmaya başlayan sitelerin birçoğu çalışanlarını büro işkolu üzerinden sigortalı gösteriyor. Çalışma İl Müdürlüklerine sektörün doğru bildirilmemesi gazetecilerin büro çalışanı olarak kaydedilmesine ve TGS’ye üye olamamasına neden olmaktadır. Sadece sendikaya üyelikte değil, basın kartı talebi de bu açıdan reddedilmektedir.

Gazetecilerin güvencesiz hale getirildiği bir dönemde kadın gazetecilerin cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa uğraması ve bu ayrımcılığa karşı ses çıkaramaması da “olağan” hale geliyor.

SENDİKALARA DÜŞEN: GÜVEN VERMEK, BAŞVURU MEKANİZMALARI OLUŞTURMAK

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’nun 2018 yılında hazırladığı cinsiyet ayrımcılığı ve şiddet raporundaki verilere göre; rapordaki ‘yaşadığım şiddeti duyuramadım’ ifadesinin yer aldığı soruyu yanıtlayan 154 kadının 103’ü yani yüzde 67’si ‘evet, duyuramadım’ yanıtını verdi.

Kadınlara aynı ankette “Yaşadığınız olayı sendika ile paylaştınız mı?” diye sorduk. Büyük çoğunluktan gelen yanıt ‘hayır’ oldu. Oysaki ilk paylaşılması gereken kadınların kendini güvende hissetmesini sağlayabilecek yer sendikaları olmalı. Hem işsizliğin hem de örgütlülüğün düşük olması sendikaların da bu konuda çözüm bulmalarını zorlaştırıyor. Ancak bu paylaşımlar TGS açısından yol gösterici oldu. Kadınların yaşadıkları şiddet, taciz ve ayrımcılık sorunlarında ilk başvurulacak yer olarak sendikalarını görebilmeleri sendikanın da tüm mekanizmaları ile bu konuda kadınlara güven vermesi, bunun için adım atması ile mümkündü. Ve gelinen noktada, yürüttüğümüz çalışmalar, işyeri bazlı bilgilendirmeler ve komisyonun çabaları sayesinde sendika avukatları ile kadın gazetecilere hukuki destek verebiliyoruz. Aynı zamanda TGS bünyesindeki psikolog ile psikolojik destek de alabiliyorlar.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda 2013 yılından bugüne cinsiyet eşitliği için atılan adımları Gülfem Karataş Ekmek ve Gül’e yazmıştı. 

Medyada kronikleşmiş bir taciz durumu var, evet. Bu durum ancak örgütlü olduğumuzda engellenebilir. Yıllarca meydanlarda haykırdığımız dayanışma sloganlarının tam da yeridir sendika. TGS bünyesindeki komisyonda bizler tam da bunu yaratmaya çabalıyoruz. Tek bir koldan mücadele yeterli değil. Hukuki dayanışma, kadın dayanışması hepsi aynı anda mücadele alanımız olmalı. Bunun için en çok kadınların Sendika’ya ihtiyacı var. Gelin dayanışmayı Sendika’da büyütelim.


İlgili haberler
Kadın gazeteci: Ofise metrobüsle gidip gelmek zoru...

Salgın sürecinde evden çalışamayan bir gazeteci anlatıyor: “Sosyal mesafeyi koru, zaten metrobüse bi...

Kadın gazeteciler tacize, şiddete, ayrımcılığa mar...

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın hazırladığı rapora göre kadın gazeteciler yöneticileri, patronları...

Kadın gazeteciler için TGS’de ne değişti, TGS’yle...

Sendika içerisinde cinsiyet eşitliği demek medya sektörü içerisinde kadın ve LGBTİ+ bireylerin daha...