Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, kadın tutsaklara yönelik hak ihlallerini açıkladı
ÖHD Genel Merkez Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü için kadın tutsakların yaşadığı hak ihlallerine dair rapor yayımladı.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında, siyasi kadın mahpuslara yönelik hak ihlalleri raporunu yayımladı. Kadına yönelik şiddetin, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem olduğu belirtilen rapora, cezaevi sisteminde, erkeklerin kadınlardan her zaman daha fazla olması, kadınların cinsiyetlerine özgü ihtiyaçlarının genel olarak göz ardı edilmesi ve ihmal edilmesine yol açtığı kaydedildi.

Raporda, Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi, Bayburt M Tipi Kapalı Hapishanesi Kadın Koğuşu, Bünyan Kadın Kapalı Hapishanesi, Diyarbakır Kadın Kapalı Hapishanesi, Edirne Kadın Kapalı Hapishanesi, Elazığ Kadın Kapalı Hapishanesi, Erzincan T Tipi Kapalı Hapishanesi Kadın Koğuşu, Gebze Kadın Kapalı Hapishanesi, Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi Kadın Koğuşu, Menemen R Tipi Kapalı Hapishanesi Kadın Koğuşu, Patnos L Tipi Kapalı Hapishanesi Kadın Koğuşu, Silivri 9 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi Kadın Koğuşu, Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi, Şakran(İzmir) Kadın Kapalı Hapishanesi, Şanlıurfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi Kadın Koğuşu, Tarsus Kadın Kapalı Hapishanesi, Van T Tipi Kapalı Hapishanesi Kadın Koğuşu, olmak üzere 9 kadın hapishanesine, 8 erkek hapishanesinde bulunan kadın koğuşuna ziyaret gerçekleştirildi.

YASAK DENEREK MEKTUPLAR ALINMIYOR

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde yapılan görüşmede, “Her ay koğuş aramalarının gerçekleştirildiği, kitap kotasının 7 ile sınırlandırıldığı, giysinin 30 parça ile sınırlandırıldığı, dergi, gazete gibi süreli yayınlarda muhalif yayınların ve Kürtçe yayınların talebe rağmen verilmediği, birden fazla mahpusun tek zarfta mektup gönderemediği, idare tarafından gerekçe gösterilmeden yasak denilerek mektuplar gönderilmediği, aynı koğuşta toplu fotoğraf çekinmenin 3 kişiyle sınırlandırıldığı, açık görüşün 35 dakika, kapalı görüşün 30 dakika yapıldığı, havalandırmanın 07:30-18:00 saatleri arasında olduğu, mahpuslardan F. T.’ Nin Kalp hastası, Felek Gün’ün hepatit hastası, Ş. A.’nın kalp hastası, T. A.’nın hepatit hastası, J. E.’nin belden aşağısının felçli olduğu, hapishanede yeterli tedavi şartlarına ulaşamadığı” bilgisi verildi.

HASTANE SEVKLERİ YAPILMIYOR

Bayburt M Tipi Kapalı Kadın Cezaevi’nde yapılan görüşmede, “Mahpusların ailelerinden çok uzakta oldukları, bu durumun ailelerin maddi durumları, hastalık ve yaşlılık sebeplerinden kaynaklı görüşe gelememelerine sebep olduğu, Yeni Yaşam, Evrensel gibi gazetelerin mahpuslara verilmediği ve muhalif TV kanallarının yayınlarının olmadığı, Kürtçe kitap ve mektupların 5 yıldır verilmediği, Kürtçe mektuplara da el konulduğunu ve gerekçesinin de tercüme edilemediği denildiği, ayrıca kişi başı 10 kitap kotası uygulandığı, mahpusların hastane sevklerinin geciktirildiği, hastane sevkleri olduğunda da doktor muayenesinde kelepçe çıkarılmadığından ötürü mahpusların kelepçeli tedaviyi kabul etmediği ve tedavi edilmeden hapishaneye geri gönderildikleri, bazı hastalar için sevk gerektiği, şehirde bulunan hastanede imkanlar kısıtlı olduğundan tedavinin yapılabileceği tam teşekküllü başka bir hastaneye sevklerin yapılmadığı” kaydedildi.

BULAŞIKLAR TUVALETTE YIKANIYOR

Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi'nde, “Kitap kotasının 15 kitap olarak sınırlandırıldığı, Cumhuriyet ve Birgün gazetesi hariç gazete ve dergilerin verilmediği, gelen ve giden mektuplara el konulduğu, mektup içeriğindeki kelimeler gerekçe gösterilerek gönderilmediği ve sansür uygulandığı, diş ve doktor muayenelerinde kelepçenin dayatıldığı 15 günde bir genel aramaların yapıldığı, bazen haftada bir genel arama yaptıkları, saç içlerinin arandığı, eşyalarının dağıtıldığı ve tacize varan üst aramaların yapıldığı, yemeklerin yenilemeyecek durumda olduğu, kişi sayısına göre getirilmediği, ekmek gramajlarının her seferinde değişti ve içinin pişmemiş olduğu, süt ürünleri ve meyvelerin yetersiz olduğu kadın cezaevinde 6 hücrenin olduğu, bu hücrelerin boyutlarının aynı olmadığı, havalandırma penceresinin tamamen sık bir şekilde tellerle örülü olduğu ve bunun da nefes almayı zorladığı, hücrede bulaşık yıkama tezgahının olmadığı ve bu sebeple bulaşıkların tuvalette yıkandığı bunun da hijyen açısından problem yarattığı” ihlallerine yer verildi.

ÇIPLAK ARAMA DAYATMASI

Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi'nde “Hapishane İdaresinin iki yıl önce verilen bir disiplin soruşturmasını gerekçe göstermesi sebebiyle koğuşlar arası sosyal faaliyetlerin engellendiği, kursların açılmadığı, spor ve sohbet imkanlarının hiçbir şekilde mahpuslara kullandırılmadığını, koğuşların üst katları (yatak kısmı) ve tuvalet-banyoların görür şekilde gün boyu açık olacak şekilde kameralar yerleştirildiği ziyarete gelen ailelere arama sırasında keyfiyete varacak şekilde zorluklar çıkarıldığını, bu sebeple aynı anda görüşe giremedikleri, kimisinin görüş bitimine az bir süre kala girebildiği, görüşçülerin kıyafetlerine renk kısıtlamasının getirildiğini, 4 aylık bebeğin bir daha yeşil renk tişört ile getirilmesi halinde görüşüne izin verilmeyeceği uyarısı aldıkları, tutuklandıktan sonra hapishane kabul birimine getirilen çok sayıda mahpusa çıplak arama dayatıldığı, çıplak arama dayatmasını kabul etmeyenlerin darp edilerek disiplin cezası aldıkları” ifadelerine yer verildi.

KÜRTÇE MEKTUPLAR VERİLMİYOR

Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi'nde, “Mektup okuma biriminde Kürtçe dilinde yazılan mektupların kontrolünü yapan personelin olmadığı gerekçesiyle Kürtçe mektupların veya Kürtçe ibare içeren mektupların kabul edilmediği, bu sebeple anadillerinde haberleşemedikleri, mektuplara sakıncalı mektuplar şeklinde keyfi bir şekilde sansür uygulandığı, süreli yayınlara ulaşımda sorun yaşadıkları, Yeni Yaşam, Evrensel vb muhalif yayın yapan gazetelerin verilmediğini, dergi aboneliğinin olmadığı gerekçesiyle dergilerin verilmediği, Halk TV kanalını istemelerine rağmen yapılan anket sonuçlarından bu kanalın talep edilmediğinden bahisle verilmediğini, gelen kitaplardan yasaklı olmamasına rağmen el konulan çok sayıda kitap olduğu, 10 adet şeklinde kitap kotası uygulandığı, telefon görüşmelerinde şebeke sorunları yaşandığı, İdare ve Gözlem Kurulu kararı ile 4 kadın mahpusun infazının keyfi gerekçelerle ertelendiği, revirde mahpusların şikayetlerini anlattıklarında sağlık personellerinin alaycı muamelesine maruz kalındığı, herhangi bir tetkik yapılmadığı, hastane sevklerinde kelepçeli muayene dayatıldığı” sözlerine yer verildi.

Raporun sonuç ve öneri kısmında ise şu ifadelere yer verildi:

1-Kadın mahpuslar açısından erkeklerden izole bir yaşam önerilmemekle birlikte kadınlar için kadın ya da erkek personelin eril baskısını üzerinde hissetmeyeceği, güvenli, kadını şiddetten “koruyacak” bir ortam yaratılması için cinsiyete duyarlı yaklaşımlar temel alınarak fiziki ve idari yapıya ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu şekilde kadın mahpusların özgünlükleri esas alınmalı, kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet önlenmelidir.
2-Kadınların erkekler için dizayn edilmiş hapishanelerde tutulması uygulamasına son verilmelidir. Son verilmediği koşullarda söz konusu hapishanelerde kadınların ihtiyaçlarını karşılayabilecek sayıda ve toplumsal cinsiyet duyarlılığıyla ilgili çalışmalara katılmış kadın personel görevlendirmesi yapılmalı, spor sahası gibi etkinlik ve ortak kullanım alanlarından kadın mahpusların eşit şekilde yararlanması sağlanmalıdır.
3-Kadın mahpuslara özgü düzenlenmiş bir birim kurulmalı, bu birimlerde ve hapishanelerde çalışacak personellere kadın mahpusların özel ihtiyaçlarıyla ilgilenebilmek üzere toplumsal cinsiyet eğitimi verilmelidir.
4-Çıplak arama, koşulları mevzuatta açık ve net bir şekilde belirtilmemiş ve uygulanabilirliğini hapishane idarelerinin keyfiyetine bağlı olup vücut dokunulmazlığını ihlal eden, insan onurunu zedeleyen, özellikle kadın ve çocuklar açısından cinsel şiddete de dönüşebilen bir uygulama olarak tamamen kaldırılmalıdır. Mahpusların hapishaneye girişlerinde üzerinde yapılacak aramanın usulüne ilişkin idarenin keyfiyetine yer bırakmayacak şekilde yasal düzenleme yapılmalı, mahpusların rutin aranmasında ultrason, tarama cihazları gibi alternatif yöntemler kullanılmalıdır.
5-Hapishanelerdeki sağlık hizmetleri, üreme ve cinsel sağlık, ruh sağlığı, şiddet görmüş kadınlar için danışmanlık gibi konuları içerecek şekilde cinsiyete özgü bir hale getirilmelidir. Kadın hastalıklarına yönelik düzenli bilgilendirme ve tarama çalışmaları yapılmalı, hapishane revirlerinde jinekolog ve gerekli ekipmanlar bulundurulmalıdır. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı çerçevesinde koğuşlar fiziksel yapıları itibariyle kadınların ihtiyaçlarını karışlayacak düzeyde ısınma, havalandırma, güneş ışığına uygun şekilde düzenlenmeli, kıyafet çeşit ve sayısı da bu kapsamda yeniden ele alınmalıdır. Kadınların özgün ihtiyaçlarına uygun beslenme düzeni oluşturulmalıdır.
6-Herhangi bir geliri olmayan kadın mahpusların temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar destek sunulmalıdır. Hijyen konusunda kadınların daha hassas olduğu değerlendirilmeli, başta ped, tampon olmak üzere hijyen ve temizlik malzemeleri ihtiyaca uygun çeşitlilik ve nitelikte, ücretsiz olarak erişimleri sağlanmalıdır.”

Kaynak: Jinnews

İlgili haberler
ÖHD’li kadın avukatlar Savcı Yeter Gümüş’ü HSK’ye...

ÖHD İzmir Kadın Komisyonu “Ben de kadınım bana niye tecavüz etmiyorlar” diyen Ankara Cumhuriyet Savc...

Kadın tutuklular için ücretsiz ped hakkı kampanyas...

Tutuklu kadınların sorunları ve ihtiyaçlarını duyurmak, somut çözümler üretmek için dayanışma kampan...

Antalya Kadın Platformu kadın tutsaklara ‘özgürlük...

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında etkinlikler düzenleyen Antalya Kadın Platf...