Peki, ne zaman kendimiz olacağız?
Samatya Ekmek ve Gül Grubundan iki sağlık emekçisi kadın, kadın olmaya yüklenenleri ve bu yükleri nasıl üstümüzden atacağımıza dair fikirlerini yazdı:

Biraz önce hep kötü şeylerden bahsetmek istemediğim ve kadın olmanın güzel yanlarının da olduğunu hatırlamak ve hatırlatmak adına pozitif şeyler yazmayı düşünüyordum ama twitter’a bir göz gezdireyim derken karısını öldüresiye döven bir adamın videosuna denk geldim.

İşte kadın olmanın güzel yanlarını düşünmek bile bu ülkede ne yazık ki bu kadar kısa sürüyor. Tam kadın olmakla gurur duyacağım, bir anda korku basıyor.

Ya bir gün öylesine evime giderken kaçırılırsam, birlikte olduğum adam ruh hastası çıkarsa, mini etek veya şort giydiğim için tacize uğrarsam...

Üstelik korkularımın en basit şekilde bunlar olması bile oldukça korkutucu. Sosyal hayatımızda ve iş hayatımızda uğradığımız haksızlıkları artık neredeyse görmezden gelir olduk.

Ben biraz kadının güzelliğinden, duygularından, şefkatinin ve merhametinin sıcaklığından bahsetmek istiyordum ama ne yazık ki ülkemiz henüz o seviyeye gelmemiş. Sokaklar elini kolunu sallayarak gezen katillerle ve sosyopatlarla dolu. Bu zihniyet nerede, nasıl yetişiyor? Bu insanların akıllarına bu canilikler nerede kazınıyor bilmiyorum ama çok da uzakta aramamak gerek.

Televizyonda her gün yeni bir dizi çıkıyor. Kadın eziliyor, kadın parası için adamın kendini aldatmasına göz yumuyor... Hadi bunlar kurgu, bir de yine televizyona çıkıp bas bas kadın erkek eşitliği yoktur, tecavüze uğramışsa kim bilir ne yapmıştır diyen, kürtaj yaptırmasın, kahkaha atmasın vs. diye kendince karar veren şahıslar var.

Kadının kimseden akıl almaya da talimat almaya da ihtiyacı yok. Haklarımızı verin bize, biz gerisini kendi çabalarımızla hallederiz.

Kalıplara sokmayın bizi, özgür bırakın!

Yaşamak için şanstan daha fazlasına, adalete ve kanunlara ihtiyacımız var. Zaman geçtikçe ileriye gitmemiz gerekirken maalesef sanki medeniyetten uzaklaşıyor gibiyiz. Olanı da elimizden almaya çalışıyorlar.

Kadın olduğumuz için yüklenen sorumlulukların altında güçlükle kendimiz olmaya nefes almaya çalışıyoruz. İşe git, para kazan, eve gel, yemek yap, çocukla ilgilen, kocanı memnun et, evin düzenini sağla, laf getirme, söz ettirme, başın hep yere baksın, itiraz etme, isyan etme, uyumlu ol... Ama ne zaman kendin olacaksın? Hiçbir zaman... Çoğumuzun sorunları aynı veya benzer, o yüzden karşı karşıya değil yan yana durmalıyız; mücadele etmeli, birlik olmalı ve sesimizi daha çok çıkarmalıyız. Maalesef koskoca insanlık tarihinden bizim payımıza düşen bu karanlık çağ oldu ama bunu değiştirmek yine bizim elimizde...


KADIN NE İSTER?
Kadın huzur ister, kadın emek ister. Kendi emeklerinin karşılığını ister. Mutlu olmak ister. En önemlisi anlaşılmak ister. Bir kadını anlayabiliyorsanız eğer zaten gitmeniz gereken yolun önemli bir kısmını gitmiş sayılırsınız.
Aslında çok şeyler istemez kadınlar. Huzurlu bir yuvası mutlu ve işbirliği içinde çalıştığı bir işyeri olsun ister. Zaten hayatımızın temelini oluşturan yapıtaşlarının en önemlileri de bunlar değil mi?
Kadın evinde huzurluysa onu anlayan, dinleyen, sorunlarına yardımcı olan aile bireyleri varsa o kadın o zaman var olur. Yaptığı her şeyin daha iyisini yapmaya çalışır. Kendini geliştirir. Onu mutlu ederseniz o sizi daha fazla mutlu eder.
Bugün haberlere baktığımızda sürekli olarak kadınlara şiddet, kadın cinayeti, tecavüz haberleri görmekteyiz. Bu kadınlar ne istedi peki? Ölmeyi, şiddeti hak edecek kadar (ki ne olursa olsun bunu hak etmezler.) Bu kadınlar çocukları için susmak zorunda kalan kadınlar... Ellerinde tutup yanlarında olmayan aileleri, ‘sus, sabret, sesini çıkartma, kocandır, baba evine dönülmez’ diyen yakınları yüzünden öldüler. Kendilerine güvenleri olmadığı için, bir kocası olmak zorunda zannettiği için. Ve en önemlisi; bu adamlar hiçbir cezai yaptırım olmayacağını düşündükleri için bu kadınları öldürdüler, çocukları annesiz bıraktılar.
Eğitimli olmalı kadınlar, kendilerine güvenmeliler. Ne olursa olsun şiddete karşı, kendilerine yapılan haksızlığa karşı kendilerini savunabilmeliler.
Ayrıca biz kadınlar olarak artık ülkemizin adalet sistemine güvenebilmek istiyoruz. Yolda giderken bile başımıza gelebileceklerin korkusuyla yaşamak istemiyoruz. Kadın olduğumuz için isyan etmek yerine, kadın olduğumuz için, bir canlıyı dünyaya getirebilme ona hayat verebilme yetisine sahip olduğumuz için şanslı hissedebilmek istiyoruz. Biz kadınlar olarak kendi haklarımızı bilmeli, bunları savunabilmeli, hakkımızın peşine düşmeliyiz. Biz bugün kendimiz için bu konuda harekete geçmezsek yarın çocuklarımıza kötü, adalet kavramında yoksun kalmış bir dünya bırakacağız, üzgünüm…

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
GÜNÜN KİTABI: Annelik mi, kadınlık mı?

Badinter, 'Kadınlık mı, annelik mi' sorusunun kadınlar için nasıl tehditler içerdiğini anlatıyor: Bu...

GÜNÜN SORUSU: Kadınlar ne ister?

Bu soruya bu kez kadınlar yanıt veriyor. Kadın olmak, kendimiz olmak istiyoruz.

Bir kadın için okuyabilmek ve yazabilmek...

Sosyoloji mezunu zihinsel engelliler okulunda ücretli öğretmenlik yapan Sezen 2 aydır Kocaeli'de kad...