Yargı paketinde ‘nafaka’ düzenlemesi!
‘Yoksulluk nafakasıyla ilgili tartışmaları sona erdirmeye yönelik düzenleme, ikinci pakette yer alacak’ diyen Erdoğan’a kadınlardan tepki: Haklarımızdan bir adım bile geri atmayacağız.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ikinci yargı paketinin içeriğiyle ilgili yaptığı bir açıklamada paketin içinde “yoksulluk nafakası”nın da yer alacağını söyleyerek “Yoksulluk nafakasıyla ilgili tartışmaları sona erdirmeye yönelik düzenleme, ikinci pakette yer alacak başlıklardan biri” dedi. Bu açıklama üzerine bir kez daha gündeme gelen nafaka konusunda hukukçular, kadın örgütleri ve muhalefet partileri ise hükümeti uyarıyor: “Kadınların haklarından bir adım bile geriye atılmasına izin vermeyeceğiz.”

Öte yandan nafaka konusunda asıl mağduriyeti yaşayanların karar verilen nafakayı alamayan kadınlar olduğuna dikkat çeken hukukçular, erkeklerin iddia edilen mağduriyetlerine ilişkin ise bir veri bulunmadığına ve bu konuda bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığına vurgu yaptı.

NAFAKANIN KALDIRILMASI KADINLARI ÇARESİZLİĞE İTER 
İdil YALÇINER ŞİMŞEK - Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı
Aslında Türkiye’de ‘nafaka sorunu’ yok, ‘nafaka tahsil edilememe’ sorunu var. Biz avukatlar olarak kadınların nafakasını tahsil edemiyoruz. Nafaka konusunda erkeklerin bahsedilen mağduriyetlerine ilişkin elimizde bir veri yok. Adalet Bakanlığından veriler istedik ancak bir dönüş olmadı. Ayrıca Türkiye’de ortalama ne kadar nafaka bağlanıyor, bunun ne kadarı tahsil ediliyor, ne kadarı edilemiyor, Adalet Bakanlığının elinde böyle bir veri de yok. Zaten bağlanan nafakalar 250-300 lira arasında. İş boşanmaya gelip aile mahkemesine başvurulunca, herkes 2 bin 500 lira maaş aldığını ya da çalışmadığını iddia ediyor. Hakimlerin de eli kolu bağlanıyor. Dolayısıyla ortalama 250-300 lira nafaka bağlanıyor.
Bizim en çok dikkat çekmeye çalıştığımız noktalardan biri şu; nafakanın kaldırılması kadınları çaresizliğe itecek. Kadınlar, şiddet gördükleri, kötü muamele gördükleri evlerde kalmaya devam edecek ve o evliliği sürdürmek zorunda kalacaklar. Türkiye’de hükümetin kadın politikası özetle, “Kadınlar evde otursun, 3-4 çocuk doğursun” şeklinde ama boşanınca “Kadın çalışabilir” deniyor. Peki, 10 yıl evde tuttuğunuz o kadın sonra çalışma hayatına nasıl girecek? 35-40 yaşında, iş deneyimi olmayan, boşanmış bir kadının iş bulabilme ihtimali bu ülkede sadece yüzde 8!
Dolayısıyla nafakanın yargı paketinde ya da başka türlü Meclis gündemine gelmesi gerektiğini düşünmüyoruz. Biz nafaka konusunda bir düzenlemenin gerekli olmadığını düşünüyoruz. Kanunlarda yer alan maddeler gayet yeterli. Şuna da dikkat çekmek istiyorum; anlatıldığı gibi “süresiz nafaka” diye bir şey zaten yok. Nafakanın sonlandırılacağı durumlar kanunda açıkça belirtiliyor. Bu durumlarda mahkemeye başvurulunca hemen kaldırılıyor, kaldırılmayanı ile hiç karşı karşıya gelmedik.
Biz kadınlar olarak bu haklar için yıllarca uğraştık, zorlu mücadelelerle kazandık. Sonuna kadar direneceğiz ve kazanılmış hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bir tanesinden bile vazgeçersek ardı gelecektir.


YÜKSELTİLMESİ VE TAHSİLATI İÇİN DÜZENLEME GEREK
Züleyha GÜLÜM - HDP Milletvekili / KEFEK Üyesi
Önce kamuoyunda bir dalga yaratıldı, iktidar yandaş medyası aracılığıyla sürekli aleyhte propaganda yaptı. Gerçek olmayan beyanlarla sanki nafaka hakkı sonsuz, sınırsız bir hakmış, kadınlar nafaka alınca lüks içinde yaşıyormuş, erkekler perişan oluyormuş gibi bir hikaye çizdiler. Arkasından da yasal değişiklik gündeme geldi. Oysa nafaka hakkı, tam tersine, kadınların ev içi emeğinin görünmez kılınmasının, yıllarca ücretsiz olarak çalıştırılmasının bir sonucu olarak boşanma aşamasında yoksulluğa düşmesi ile ilgili bir durum. Yasa “Kadına nafaka verilir” demiyor, “Yoksulluğa düşen tarafa nafaka verilir” diyor. Çoğu kez kadınlara nafaka bağlanıyor oluşu aslında evlilik sonrası kadınların nasıl yoksulluğa düştüğünü, mal varlığını erkelerin aldığını, erkeklerin düzenli, gelir getiren bir işte çalışırken kadınların ev içi emeğinin nasıl ücretsiz olarak sömürüldüğünün de göstergesi. Evet nafakayı çoğunlukla kadınlar alıyor, çünkü kadınlar yoksulluğa düşüyor, çünkü kadınlar boşandıktan sonra yeniden iş bulma olanağı elde edemiyor. Bulsalar bile çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyorlar ve hayatlarını idame ettirecek koşullara sahip olamıyorlar.
Kadınlar mahkeme sonunda üç kuruş nafaka alabilse bile -ki bu yıllar sürebiliyor- o nafakayı tahsil etmek mümkün olmuyor. Çünkü kadının o nafakanın peşine düşmesi için bir avukat tutması, icra takibi işlemleri vb. için para ödemesi gibi uğraştırıcı bir süreç gerekir, ki erkekler her seferinde ya kendilerini düşük ücret üzerinden sigortalı gösteriyor ya da hiç sigortalı göstermiyorlar, mal varlıklarını başkalarının üzerlerine yapıyorlar. Birçok kadın bu koşullar karşısında nafakadan vazgeçmek zorunda kalıyor.
Durum böyle iken kadınların nafaka hakkının ortadan kaldırılması değil, tam tersine nafakanın yükseltilmesi ve nafakanın tahsilatı için yeni bir düzenleme gerekiyor. Örneğin şöyle bir düzenleme düşünülebilir; nafaka ödenmediği durumda ödemeyi devlet yapsın ve sonrasında erkekten tahsil etsin.

ÖNCE KADINLARIN YÜKLERİNİ KALDIRIN, EŞİTLİĞİ SAĞLAYIN
Kadınların yıllarca ev içine hapsedildiği, çocuk, hasta, yaşlı bakımının, ev içi emek yükümlülüğünün kadınların üzerine bırakıldığı koşullarda nafakayı kaldırmayı konuşmanın koşulu yok. Öncelikle kadınların üzerinden bu yükleri alın, kadın ve erkek arasındaki eşitliği sağlayın, ondan sonra nafakanın kaldırılmasını konuşmaya başlayabiliriz. Ama bugün, nafakanın kaldırılmasını istemek, kadınların ev içinde her türlü şeye razı olmasını sağlamaya çalışmak demektir. Bu yüzden de biz kadınlar olarak nafaka hakkımızın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. Çünkü bu, birçok hakkımızla bağlantılı bir mesele. Kadın düşmanı politikalara karşı sokaklarda olmaya, mücadeleye devam edeceğiz. Yargı paketi ile birlikte önümüze geldiğinde tutumumuz bu yönde olacak.
Öte yandan hükümetin “yargı reformu” diye getirdiği paketin içinin boş çıktığını, hatta bazı maddelerin vatandaşın aleyhine olduğunu da söylemek lazım.


GERÇEKTEN MAĞDURİYET GİDERMEK İSTİYORLARSA KADINLARIN SORUNLARI ORTADA!
Candan YÜCEER - CHP Milletvekili / KEFEK Üyesi
Birdenbire peyda olan “boşanmış mağdur babalar”ın “Bir gün evli kalıyoruz, bir ömür boyu hayatımız ipotek altında kalıyor” gibi söylemlerle propagandası yapılan mağduriyetler gerçeği yansıtmıyor. Gerçeğe baktığımızda nafakayla ilgili asıl mağdur olanlar kadınlar. Zaten bağlanan nafaka miktarları çok yüksek miktarlar değil, ortalama 150-300 lira arasında. Ama kadına 100 lira, 200 lira nafaka vermemek için baskı yapan, şiddet uygulayan erkekler var. Nafaka hakkından feragat etmek zorunda bile kalıyor kadınlar.
AKP iktidarı 17 yıl boyunca, çok tutarlı bir şekilde, kadını ikinci sınıf gören geleneksel rollerin, toplumsal yargıların altını çizmek, sürekli onları körüklemek suretiyle, kadınları “anne, eş, ev kadını” rollerine hapsederek toplumsal yaşamdan koparmaya çalışarak, kadınların haklarını geriye götürmek noktasında adımlar attı. Tüm bunları 4+4+4 ile, kadın istihdamı alanında atılan adımlardan, esnek çalışma adı alındaki girişimlerinden ve daha buna benzer birçok uygulamasından görüyoruz. Hükümet kadınlara “Sen ailedeki rollerini bil, onun dışında sesini çıkarma, evde ne olursa olsun dizini kır otur; hayır dersen, boşanmak istersen, bu görevlerin dışına çıkmak istersen de aç kal, açlığa, şiddete, öldürülmeye hazır ol... Bunların başına gelmesi olağan” diyor. Nafaka konusu da aslında böyle bir tartışmanın parçası. Yani asıl mesele nafaka değil, kadınların mevcut kazanılmış haklarına göz dikilmesi.
Ama kadınlar bu haklarından geri adım atmayacak; nafaka hakkının ortadan kalkmaması için da ellerinden geleni yapıyor, yapacak. Eğer gerçekten mağduriyet gidermek istiyorlarsa kadınların gerçek sorunları ortada, bunları çözebilirler. Biz parti olarak da kadınların haklarının bir adım geriye düşmemesi için elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz. Yargı paketinde ya da başka bir şekilde önümüze geldiğinde de asla kabul etmeyeceğiz.



HAKLARIMIZ İÇİN BULUNDUĞUMUZ HER ALANDA MÜCADELE EDİYORUZ
Aysun GENÇ SANIR - Ankara Kadın Platformu
AKP iktidarı zaten 17 yıllık iktidarı boyunca her zaman kadınları karşısına almış durumda. Bizi erkek şiddetiyle karşı karşıya bırakan, ev içine hapsetmeye çalışan, özellikle kamusal alanda her türlü politikayı da bu eksende sürdüren bir yaklaşım içinde. Nafaka konusundaki ısrarı da bundan bağımsız düşünemeyiz. Nasıl İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Kanun konusunda ısrarla geri adım attırmaya çalışıyorsa nafaka da tüm bunların içerisinde bir parça.
Nafaka özelindeki tartışmalara baktığımızda da öncelikle şunu görmemiz gerekir; “yoksulluğa düşen” ve nafaka almak durumunda kalan bu ülkede hep kadınlar oluyor. Nafaka hakkına saldırı yapılıyor olması da kadınların zaten içinde bulunduğu şiddet sarmalını daha da pekiştirmek anlamına geliyor. Kadınların ev içinde kalması ve burada şiddetle terbiye edilmesi sürecinin bir parçası nafakanın kaldırılmak istenmesi de.
Biz tüm bu saldırılar karşısında Ankara Kadın Platformu olarak, Ankaralı kadınlar olarak “Haklarımız da hayatlarımız da bizimdir” diyerek mücadele etmeye devam edeceğiz. Boşanma hakkı, nafaka hakkına yönelik saldırılardan vazgeçilmeli. Bizim daha temel, yaşamsal sorunlarımız var; kadın cinayetlerinin acilen önlenmesi için adım atılmalı. Kadınların sokak ortasında öldürüldüğü bir ülkede hükümetin görevi bunu önlemek olmalı, kadınların haklarına saldırmak değil.
Biz kadınlar olarak yaşamsal bir hak olan nafaka, İstanbul Sözleşmesine, 6284 sayılı Kanun gibi tüm haklarımıza sahip çıkıyoruz, çıkacağız. 25 Kasım’a kadar bulunduğumuz her alanda daha fazla kadınla bir araya geleceğiz. Tüm kadınları da bu mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz. Çünkü gücümüzü dayanışmamızdan alıyoruz.

İlgili haberler
Nafaka hakkına sınırlama: Neden, Nasıl?

Hükümet ‘Ömür Boyu Nafaka Zulmüne Son’ kampanyacılarıyla ortaklaşa yeni bir düzenleme hazırlığında....

Nafaka ile ilgili bilmeniz gereken 5 gerçek!

‘Kadınlar nafaka ile yan gelip yatıyor’, ‘nafakayı ödeyemeyen koca böbreğini sattı’, ‘kadınlar nafak...

Kadınlar nafaka tartışmalarını değerlendirdi: Kadı...

Nafaka ile ilgili gündeme gelen düzenlemeyi değerlendiren kadınlar, nafakayı ‘şiddet ve baskı aracı’...