Eee kurtulduk mu?
Bu anlatılan bir KHK hikayesi... Bir gece yarısı KHK’sıyla işinden edilen, öğrencilerinden koparılan, yaşamı bir anda değiştirilen bir öğretmenin hikayesi.

“Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken; ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, az gittim uz gittim dere tepe düz gittim. Çayır çimen geçerek, lâle sümbül biçerek; soğuk sular içerek, ayla ayla bir güz gittim. Natalmatal martaval, işte size duyulmadık bir masal...”
Tekerlemelerle başlanır masal anlatmaya bu topraklarda. Ben size bir masal anlatmayacağım. Bildik bir hikâye aslında Duygu Şahlar Hoca’nın hikâyesi. Sayıları yüz binin üzerine çıkan “KHK muhataplarından” biri o da. Bir gece yarısı KHK’sıyla işine son verilip sınıfından, öğrencilerinden koparılanlardan. Haksızlığa uğramanın sarsıntısı ve öfkesini atlatıp Adana’daki ailesinin yanına yerleşmek zorunda kaldıktan sonra (eh bir parça konfor eksikliği oluyor tabii) omuz omuza dostlarıyla bir öykü atölyesi kuruyorlar önce; masallar, öyküler okumaya başlıyorlar. Derken çocuklara masallar anlatmaya başlıyor Duygu Hoca. Büyüklere de anlatmaya geliyor sıra; “Bi’şey anlatıcam” diyor önce, “Eee kurtulduk mu” masalını anlatmaya başlıyor sonra. Hamsterlarla farenin özgürlüğe kaçışının masalı...
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nde Adana’da anlatıyor ilk önce ve sonra sendikası Eğitim Sen’in şubeleri aracılığıyla planladıkları 30 şehirde gerçekleşen gösterimler yapılıyor. “Bir kervan mantığıyla yola çıkacağız” diyor başlarken ve 30 şehrin ardından yeni planlarla devam ediyor anlatmaya. Gittikleri her yerde video günlükler çekiyorlar bir de, söyleşiler yapıyorlar. Bir belgesel çıkacak işin sonunda.
Duygu Hoca ve arkadaşları “Az gittiler, çok gittiler; dere tepe yok ettiler. Bir de dönüp baktılar ki, görünmüyor kalkılan yer!” Yeni insanlar tanıyarak, dayanışarak anlatıyor masalını Duygu Hoca; düşünmekten, üretmekten, sorgulamaktan, umut etmekten hiç vazgeçmeyerek.


DAYANIŞMA EZİLENLERİN NEZAKETİDİR
Kerameti kendinden menkul bir darbe tamtamıyla korku ve zulüm cumhuriyetine dönüşen memleketin ahvali beklenenin aksine evlerine hapsedemiyordu işte bazılarını. Kimi masal anlatıyor, kimi müzik yapıyor, kimi kütüphane kafeler açıyor ama bir yerinden tutunuyorlardı mücadeleye. İhraç sonrası tüm hayatları alt üst olanları, güvencesiz, sigortasız çalışmak zorunda kalanları, intihar vakalarını duyuyorduk ama işte umudu körükleyenler de vardı ve bırakın korkmayı korku salıyorlardı zalimin yüreğine. Korkutuyorlardı; çünkü çok haklıydılar, çok güçlüydüler ve açlıkla terbiye edilecek değillerdi. Tüm itibarsızlaştırma çabalarına, ithamlara, baskı ve sindirme politikalarına karşı görünür olmaya devam edeceklerdi.
Yine bir KHK muhatabı olan Cem (Terzi) Hoca’dan duymuştum ilk kez 1. Alan Kurdi Mülteci Çalıştayında; “Dayanışma ezilenlerin nezaketidir” diyordu. Tüm ezilenlerin ve ötekilerin nezaketinin yüzü suyu hürmetine dönüyordu elbet dünya. Ve azim de, güç de, yapılacak işler de hiç bitmiyordu. Sadece maddi bir dayanışma değildi elbet yapılan, yanında olmaktı aynı zamanda, omuz vermek, asla yalnız bırakmamaktı. Zalimin zulmüne boyun eğmemek, kral çıplak diyebilmekti.
Bu masalın sonunda da gökten üç elma düşecek elbet ve onu da eşit bir şekilde bölüşecek tüm ezilenler. KHK’ler ile sindirmeye çalıştıkları tüm emekçiler geri dönecek işlerine. Bu devran da değişecek şüphemiz yok bundan. Şairin de dediği gibi;
“Saraylar saltanatlar çöker,
Kan susar bir gün,
Zulüm biter.
Menekşelerde açılır üstümüzde,
Leylaklarda güler.
Bugünlerden geriye,
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar için direnenler.”


İlgili haberler
İhraç edilen kadınlar ‘eve dönüyor’, geleneksel ro...

SAMER’in ‘İhraçlar Ve İhraçla Yaşama Deneyimleri: Diyarbakır Örneği’ raporu ihraç edilen kişilerin y...

KHK mağduru kadınların değişen yaşamları: Hakikati...

Çekimlerine haziran ayında başlanan Hakikatin Gücü belgeseli, KHK ile kamu görevinden çıkarılan kadı...

GÜNÜN TİYATROSU: Nereye gitti bütün çiçekler?

7 kadın, 7 farklı hikâye... Savaş bölgesinden kadınların yaşatılarını sahneleyen ‘Nereye gitti bütün...