Modern Kadının yalnız olmadığını biliyoruz
Kadınların iş ve özel hayat mücadelesini mizahla anlatan Modern Kadın, izleyicinin kendi yaşamından parçalar bulduğu, kadın bakış açısıyla yazılmış çarpıcı bir dizi.

Son zamanlarda hemen hemen her kadının dikkatini çeken, izleyenlerin çevresine önerdiği, sosyal medyada paylaştığı, üzerine konuştuğu bir yapım oldu Modern Kadın. Özellikle kadınların dikkatini ve beğenisini çeken dizi şu sıralar dijital platformda ilk sezon bölümleri ile yayınlanıyor. Diziye yönelik ilgi oldukça fazla ki dizinin çekimi yıllar önce tamamlandığı halde neden izleyici ile bu kadar geç buluştuğu konusunda sektöre yönelik eleştiriler de sunuyor. Bu eleştirilerden diğeri de kadın hikayelerini merkeze alan yapımların oldukça sınırlı olması yönünde.

İrem Sak'ın projeye alıp oynadığı, senaryo ekibinde de yer aldığı ilk sezonu 10 bölüm süren dizi, uzun yıllar reklam sektöründe çalışan ve İstanbul’da yalnız yaşayan Pınar'ın iş, aile ve özel hayatında yaşadıklarını mizahi bir dille ele alıyor. Geleneksel bir aileden gelen eğitimli ve başarılı bir kadın olan Pınar’ın erkeklerin egemen olduğu çalışma yaşamında maruz kaldığı ayrımcılık ile toplum tarafından beklenen cinsiyete dayalı roller arasında kalan sıkışmışlığı kâh güldürüp kâh düşündürüyor. 
Dizi, toplumun kadınlardan beklediği cinsiyete yönelik davranış kalıplarını kadınların günlük yaşamında başına gelen durumlarla basit ama etkili bir dille ele alıyor.

Kadınların iş yerinde maruz kaldığı cinsiyetçi söylemleri, bir pasta kesiminin bile kadının işi olarak görülüp kadınlardan beklenmesi gibi unsurlarla cinsiyet eşitsizliğinin yansımaları örneklendiriyor. Çalışma yaşamında kadın emeğinin görünür olmaması ve ücret eşitsizliği de dizide işlenen diğer konular arasında yer alıyor ki dizinin en beğenilen kısımlarını iş yerinde kadın olmaktan kaynaklanan unsurların sıralandığı bölümler oluşturuyor. Hamile olduğu için ücretine zam alamayan ve daha az kıdemli erkek çalışanlara göre daha az ücret alan iki kadının tuvalette birbirlerine sarıldıkları ve teselli bulmaya çalıştıkları sahne ile görüyoruz. Bu sahne bize aynı zamanda kadınların iş yerinde örgütlü dayanışma ihtiyacını da hatırlatıyor. Tam da bu anda sosyal medyadan bir ses yükseliyor: Ah o iş yeri tuvaletlerinin dili olsa da konuşsa... 
Modern Kadının kadınların beğenisini kazanması aslında bu yüzden: Her kadının kendi yaşamından, yaşadıklarından bir parça bulması. Ev ve çalışma yaşamının iç içe geçtiği çalışma saati belli olmayan esnek çalışma koşulları, kadın emeğinin erkeklere göre daha az değer ürettiği algısı ve gelenekler ile kadın ücreti ve erkek ücreti ayrımı, hamilelik durumunda kadın çalışanların işlerini bırakıp gitmesi için onları istifaya zorlayan baskılar…

Öte yandan kuşkusuz kadınların çalışma koşulları karşısında verdikleri bireysel tepkilerin nedeni erkeklerce anlaşılamayan, anlam verilemeyen bir durum değil. Sadece bunun “hormonal dönemlerle” bağdaşlaştırılması aslında bilinçli olarak yapılan bir “normalleştirme” ve rolü kabul ettirme çabasından kaynaklanıyor. Dizide yüzeysel olarak kalan alan bu oluyor. Aslında sistem Pınar'ın yaşadığı bireysel öfke ile çalışma arkadaşının yüzüne neden pasta yapıştırdığının gayet farkında bunu sadece çıkarlarını korumak ve sürdürmek için cinsiyete indirgemeyi tercih ediyor. 

Bir yandan toplumun kadınlara dayattığı evlenip çocuk sahibi olma baskısı ile diğer yandan çalışma yaşamında kadınların hamilelik durumunda maruz kaldığı mobbing ile içinde bulunduğumuz sistem çelişkilerini de ortaya seriyor. Pınar’ın özellikle iş hayatında yaşadığı haksızlıklar karşısında bireysel bir patlama noktasına gelmesi ve sonrasında gelişen olaylar, onu yalnız gibi gösterse de aslında birçok kadının karşı karşıya kaldığı durumları yansıtıyor. Modern Kadın’ı benimsememiz de bir bakıma bu yaşanmış gerçekliklerden kaynaklanıyor. 

Öte yandan son bölüm ile sonunda aradığı aşkı buldu dediğimiz Pınar'ın erkek arkadaşı Can'ın daha iyi bir yaşam umuduyla Pınar'ı terk edip farklı bir ülkeye gitmesiyle kalıp mücadele etmek isteyen ancak yalnız olarak resmedilen Modern Kadının yalnız olmadığını biliyoruz. 

İrem Sak'ın beklediğim senaryo olmayınca kendim yazdığım dediği Modern Kadın projesin ses getirmesinin diğer nedeni kadın ana karakterin merkeze alınması ve kadın bakış açısıyla ele alınan hikâye olmasından kaynaklanıyor aslında bu durum “modern” yaşamın girdabında kadın olmanın konuşulması ve ele alınması gereken konular olduğunu hatırlatıyor bu noktada, dizi bir derdinin olduğunu mizahla harmanlayarak bizlere sunuyor.

Fotoğraf: Modern Kadın fragmanından ekran görüntüsü