GÜNÜN ŞİİRİ: Yeter artık, çıkalım zıvanadan...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi öldürülen kadınların anısına dikilen dijital anıtı söktü. Bir anıtı sökmekle, öldürülen kadınların yaşanmamış hayatlarının acılarını hafızalarımızdan silemezler...

Tüm dünyada ve Türkiye'de kadınların yaşadıkları şiddete, tacize, tecavüze, öldürülmeye ve sömürüye karşı hep birlikte sokaklara çıkıp "Bir Kişi Bile Eksilmeyeceğiz" diyeceği gün olan 25 Kasım'ın öngününde İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri  şiddet nedeniyle hayatını kaybeden kadınlar anısına dikilen Beşiktaş'taki dijital anıtı söktü. Bu "sembolik" tutum, aslında kadına yönelik şiddete karşı tutumu da açık seçik ortaya serdi. 

Bir anıtı sökmekle, öldürülen kadınların anılarını ve yaşanmamış hayatlarının acılarını hafızalarımızdan silemeyecekler elbette. 

Dijital anıt belediye sınırlarından kaldırıldı, ama Türkiye’de kadına yönelik şiddetten ölen kadınların anısını yaşatmak için internet üzerinden kurulmuş olan bir anıt ve her gün güncellenen bir sayaç olan Anıt Sayaç bir tık uzağımızda, anıtı sökenlerin üstünde de bir kabus gibi duruyor.

Şair Birhan Keskin ve Aslı Serin, öldürülen kadınların anısına hazırlanan dijital anıt olan Anıt Sayaç'ı daha fazla kişiye ulaştırabilmek ve kadın cinayetlerine dikkat çekmek için bu şiiri kaleme alıyorlar. Şairler kısa açıklamalarında bu şiiri yazmamaya karar verme aşamalarını anlatıyorlar. Anıt sayaç ve öldürülen kadınların anısına yazılan şiiri ve Birhan Keskin ile Aslı Serin'in açıklamalarını paylaşıyoruz.

"Biz bu şiiri yazarken, Özgecan henüz katledilmemişti. www.anitsayac.com sitesine ve son yıllarda hızla artan erkek şiddetine dikkat çekmek amaçlı böyle bir işe girişmiştik. Son bölüm Özgecan’ın vahşice katledilmesinden sonra yazıldı. Ve anladık ki artık bu şiire devam etmek başka türlü bir acizliğe dönecekti. Çünkü yaklaşık 2 ay süren bu şiir çalışmasında hemen her gün başka bir kadın cinayetine tanık olduk. Çok üzgünüz ama yasta değiliz. Hiçbir devlet “büyüğünden” ve hiçbir saraydan adalet beklemiyoruz. 'Kadınlar savaşçıdır' diyen Didem Madak’ı selamlayarak, içimizdeki yerlileri dürtüyoruz. Biliyoruz ki kadın cinayetleri politiktir. Ama unutmasınlar ki meydanlar, sokaklar bizimdir.

Ölülerimizi “sık kullanılanlara” ekliyoruz.
Ölülerimize ölülerimiz ekliyoruz.
Şans eseri yazmıyorsa adımız bir sayaçta
Birhan, ben bunu hep “antisayaç” olarak okudum
Yani sayılamayan, sayılmasın hiç aman
Sahi biz kaç darbeden sonra ölülerimiz oluyoruz.

Erkek ve kadın, iki farklı hayvan.
Ve kuraldır öldürür hayvanlar âleminde güçlü olan.
Mesele bu değil, mesele başka.
Niye sevsin pembe tülleri kırmızı pancurları
Ve niye aynı evde yaşasın bir fille mesela
Aha kırılacak bir vazo birazdan.

Bir yatırımcı değiliz, tamam
Öncesinde büyük hesaplar, planlar, bütçeler filan
Ama sevmek diye bir şey var, geçelim dersen o da var
Bize çizilmiş kalın çizgiler, gerilmiş ipler var
Alnımızı kıllı elleriyle karalayanlar yetmedi komple silenler
Çaresizlik var Birhan bak:
Türkiye’nin güneyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin doğusundan üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin batısından üzücü haberler geliyor
Türkiye giderek üzücü bir habere dönüyor…

Sevmek dedin ya, aklıma Oscar Wilde’ın bir dizesi geldi bak!
“Çünkü herkes öldürür sevdiğini” diye
Ama öldüreceksek sevdiğimizi Oscar sevmek niye?
Ama bundan da önce Aslı, bundan da çok önce
Başka bir şey var, boynumuzda asılı olan.
Koy kadını bir tarafa, koy kadını bir tarafa
Koy kadını bir tarafa, var.
Âdem var ve onun kaburgası filan.
Sayaca gelirsek sayalım bir de bu yandan:
Türkiye’nin güneyinde bir adam yere çömeliyor.
Türkiye’nin kuzeyinde bir adam yere çömeliyor.
Türkiye’nin doğusunda bir adam yere çömeliyor.
Türkiye’nin batısında bir adam yere çömeliyor.
Türkiye giderek çömelen adamlara benziyor.

Onların dikliği bizim yataylığımız pornografik bir görüntü verebilir. Değil!
Çömelmek yani pişmanlık yasası, kendimde değildim içmiştim safsatası
Çömelmek: Törelerimiz böyleydi ben istemezdim filan
Çömelmek: Bana karılık yapsaydı
Çömelmek: Telefonla konuşmasaydı
Çömelmek: Boşanmasaydı
Onlar koca, onlar baba, onlar sevgili onlar devlet.
Eşitlik istediğimizi sananlar yanılıyor
Kim eşitlenmek ister hırsızlar ve katillerle Birhan!

Sana bir şey diyeyim mi Aslı?
Cinsine koduğum derdi benim dedem kendi cinsine.
Yani cinsiyete bölünmeden önce
Öyle kalsaymışız ototroflar gibi filan.
Koyuyor insana tabii. Bazılarını “İnsan” hanesinde sayarken
Belki de şöyle bir şey: Bir düştü insan bir zaman
hurafesiyle yaşıyoruz ondan arta kalan.

Kadınların kaburgadan yapıldığına
kadınları bile inandıran neydi Birhan?
Asıl mesele diyorsan buraya dönelim, şimdiye
Söyle artık başımıza bu işleri açan yine erkekler değil miydi?
Dönelim Van’da bir kadına, dönelim Mardin’de, dönelim İzmir’de
Dönelim Birhan bak geç oluyor hava kararıyor evimize dönelim
Bize bunları söyleten neydi, gülerken ağız kapatmayı, ağlarken saklanmayı
Her lafa karışmamayı, yazmamayı Birhan, çizmemeyi bize dayatan kimlerdi
Giydiğimiz etek boyuna, doğuracağımız çocuğa karar verenler kim
Kadınlar ilk sevişmesinde neden babasının yüzünü gördü
Küçücük kızlar dedesi yaşındaki adamlarla neden
Neden genelevler var neden hep bir kadın otobanda
Ütü reklamında bir kadın çıplak
Otomobil fuarında bir kadın öyle arabalar üstünde, neden
Doğum günlerimizde bize mutfak robotu hediye edenler kimlerdi
Şakağımıza silahı dayayanlar kimler, kimlerdi Birhan?

Televizyonu açtım güzel bir kış sabahı güneş öyle tepede
Sanki her şey aklanmış basbayağı tepede
Bir adam karısını eve kilitleyip sigara söndürmüş
Bir kadın Birhan bak doktorlar söylemiş, bebekle yalnız bırakmayın demiş
Haklısın neden sevsinler pembe tülleri, iki ayrı tür neden illa bir
Tamamlanmamış bir evrimin projeleriyiz belki de

Zıvanalı geçme tekniği nedir Aslı bilir misin?
Bak öğren bunu.
Çünkü bu şiir birbirine geçmiyor.
Acıyor, soğuyor, acıyor, soğuyor, acıyor, soğuyor.
Bitişmiyor. Birinin acısı öbürüne geçmiyor.
Bütün kadınlara bundan böyle başka türlü “ateşli” olmayı
“şiddetle” öneriyorum Aslı
Çıkıp iki oda bir salondan
Ateşli silahlar elimizde, Uma’nın kılıcı belimizde,
Savunma ve dövüş sanatlarında ustalıklı.
anitsayac’ta bu kadar kadın ismi yeter,
Yeter artık, yeter çıkalım zıvanadan.
Birhan Keskin & Aslı Serin
İlgili haberler
25 Kasım 2018| Şiddete, eşitsizliğe, sömürüye karş...

Ülkenin dört bir yanında şiddete, eşitsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe karşı sokaklara çıkan kadı...

GÜNÜN KAMPANYASI: 62seksendört - Hayatları şiddet...

Kadınlarla Dayanışma Vakfının (KADAV) bir tanıtım filmi yaparak 6284 Sayılı Kanun’la ilgili kampanya...

Öldürülen kadınlar anısına yaptırılan dijital anıt...

İstanbul Beşiktaş’ta erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybeden kadınlar anısına yaptırılan dijital a...