İki Almanya'nın birleşmesinin 30. yılında Doğulu kadınlar…
3 Ekim’de Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi kutlanacak. Ancak iki Almanya’nın birleşmesi Doğulu kadınlar için bir şölen olmadı. Doğulu kadınlar neler yaşadı, kısaca bir göz atalım mı?

3 Ekim 2020'de Koronavirüs koşullarına uygun törenlerle iki Almanya'nın birleşmesinin 30. yılı kutlanacak. Değerlendirmeler yapılacak, atılan adımlardan, katedilen yollardan söz edilecek.  

Biz de Doğulu kadınların durumuna kısaca bir göz atalım mı?

İki Almanya'nın birleşmesinin 30. yılında Doğulu kadınlar hakları kısıtlanarak Batılı kadınlarla eşitlendiler. Eşit olmayarak kalan biyografileri ve hala Doğu'da oldukça düşük olan ücretleri oldu.

Federal Almanya Cumhuriyeti ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin birleştiği 3 Ekim 1990, Alman tarihinde bir dönüm noktası sayılır. Ancak bu olay, üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen Doğulu kadınlara pek bir şey getirmedi.

Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından, Doğu Amanya Cumhuriyeti kadınları, iş yaşamı ve çocuklarını bir arada sürdürmek istedikleri için kötü anne, vicdansız anne olarak hakarete uğradılar. Bugün bu yaşam biçimi modern toplum imajının bir parçası. Doğu'daki kadınlar için doğal karşılanan şeylerin çoğu yeniden birleşmeden sonra kayboldu. Kadın ve erkeklerin karşılaştığı temel sorunlar ise aynı kaldı.

1990'dan sonra Doğu Almanya'daki yaşam değerlendirildiğinde ve/veya eleştirel olarak sorgulandığında, neyin ölçü alınacağı bilinemedi. Bununla birlikte, bir konuda hem Doğu'da hem de Batı'da geniş bir görüş birliği vardı: Çoğu şey iyi olmasa bile, en azından Doğu Almanya'daki kadınlar erkeklerle Batıdakilerden daha eşitti. Vasıflı olmaları sağlandı, kabul gördü ve çalışmaları doğal sayılıp takdir edildi. Hatta bazıları “DAC'de en iyi şeyin” kadınların durumu olduğu sonucuna vardı. 1980'lerde, Doğu Almanya'daki kadınların yüzde 92'sinden fazlası istihdam edilmişti. Anneler, gelişmiş bir çocuk bakımı altyapısına bağlı olarak işlerine geri dönebildiler ve hamile olsalar bile eğitimlerini veya işlerini bırakmaları gerekmedi. Bunun yerine, çocuklarını erken yaşta devlet bakım kurumlarından birine yerleştirmeleri için teşvik edildiler.

EŞİTLİK İÇİN ADIM ADIM…

Kadınların çoğu zorlukları şikayette bulunmadan yaşadı. Erkekler kadar üretken oldukları, aksilikler ve zorlukların üstesinden kendi güçleriyle geldiklerini deneyimlediler ve ayrıca kadınlıklarını korurken günlük yaşamın gerektirdiği küçük, büyük felaketlerle başa çıkma konusunda esnek davrandılar.

Gerçekten de, DAC politikasının temel taşlarından biri, kadınları çalışma hayatına entegre etmekti. "Üretim sürecine eşit katılım" eşitliğin temeli olarak kabul edildi. DAC, mevcut tek emek rezervi olan kadın emeğine ihtiyaç duyuyordu. Kadınların eşe ve aileye bağımlılıklarından kurtarılması gerektiği doğruydu. Çocuklara bakmak için evde kalan kadınlar geri kalmış ve acınası olarak tasvir edildi. Elbette, erkekler kadar üretken olma deneyimi, kadınların kendi imajı için olumlu sonuç getirdi. Birçoğu kendini erkeklerle eşit hissetti. 1980'lerin sonunda DAC'de pek çok kadının aile ve çocuklara rağmen çalışması devletin zorlamasıyla değil kendi iradeleriyle kabul ettikleri doğal bir şeydi.

BİRLEŞME ENDİŞELERİ ARTIRDI

Doğu Almanya'daki kadınların çoğu, 1990'dan sonra, önceki deneyimleriyle pek ilgisi olmayan şeylerle karşı karşıya kaldı. Doğu Almanya'daki kadınlar, DAC döneminde pek çok alanda kadının toplumdaki değişen rolünden ve konumundan yararlanırken, sonra çocuklarına rağmen çalışmaları nedeniyle suçlamalarla karşı karşıya kaldılar. Bir yandan kötü, vicdansız anne, diğer yandan erkekleşmiş kadın olarak aşağılandılar. Batı'daki kadın meslektaşlarının önem verdiği kadın veya erkek meslek ünvanları yerine, Doğu Almanya'daki çoğu kadın işsiz kalmaktan endişe duyuyordu. Endişeleri gerçek oldu. Kadınların neredeyse yüzde 70'i işlerini kaybetti. Güvencesiz, düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kaldılar. Bir çoğu iş bulabilmek için Batı Almanya'ya göç etti.

KÖTÜ DURUM TEMELİNDE EŞİTLENME

İki Almanya'nın birleşmesinin 30. yılında Doğu'daki kadınların hakları Batı'dakilerin düzeyine indirilerek eşitlenmeye çalışıldı. Tüm Almanya'da kadınlara reva görülen işler, cinsiyetçi aşağılamalar, kadınların kendileriyle ilgili kararları almalarını engelleyen ekonomik durum, anaokulu ve kreş yeri bulamama, kürtaj yasasındaki sınırlandırmalar onları hemcinsleriyle eşitleştirdi. Eşit olmayarak kalan onların biyografileri yanında Doğu ile Batı arasında hala devam etmekte olan ücret farklılığıydı.

İlgili haberler
Almanya'da 'çocuk evlilikleri'nin yasaklanmasının...

Almanya’daki kadın örgütleri ülkede yapılacak çocuk evliliklerinin kesinlikle yasaklanmasını istiyor...

Almanya’da kürtaj karşıtlarının yürüyüşüne protest...

Almanya’da kürtaj karşıtlarının yürüyüşüne karşı kadınlar bir araya gelerek eylem yaptı.

Almanya’nın İstanbul Sözleşmesi notu zayıf

İstanbul Sözleşmesi’nin Almanya’da uygulanmasına dair GREVIO Raporu yayımlandı. Hükümet Sözleşmeyi d...