Latin Amerika’da ABD destekli ‘kadın kırımı’
20. yüzyıldan günümüze devam eden ekonomik, politik ve askeri ABD müdahaleleri, uyuşturucu kartelleri ve ‘gelenek’ bahanesi kadınları öldürüyor!

Orta ve Güney Amerika ülkeleri sık sık kadın cinayetleriyle ve buna karşılık kadın mücadeleleriyle dünya gündemine düşen bir bölge. Öldürülüp atılan kadın bedenleri, faillerin belli olduğu durumlarda dahi yaygın olan cezasızlık pratiği, kürtaj yasakları… Tüm bunlara karşı bir ülkede başlayan bir hareket hemen diğer ülkelerdeki eylemleri tetikliyor ve çok geçmeden bölgesel bir düzeye erişebiliyor. Arjantin’de yaşanan bir kadın cinayetiyle başlayıp Latin Amerika ve Karayipler ölçeğine genişleyen “Ni Una Menos” (Bir Eksilmeyeceğiz) hareketi bunun en güzel örneği.

Uluslararası insan hakları kuruluşları, kadın yönelik şiddetin bu endemik karaterini genel olarak iki etkene dayandırıyor; çoğunluğu uyuşturucu ticareti yapan suç kartelleri ve bölgeye özgü “maço” kültür. Bu ikisiyle sınırlı bir yaklaşım, 20. yüzyıldan günümüze devam eden ekonomik, politik ve askeri ABD müdahalelerinin kadınların yaşamı üzerindeki yıkıcı etkisinin üzerini örtüyor. Çünkü Latin Amerika’da ABD destekli bir darbe girişimi ya da iç çatışma yaşamamış ülke bulmak imkânsız. Kaldı ki ABD müdahaleleri hâlâ devam eden bir tarih; bir yıldır Venezuela’da devlet başkanı Maduro’ya karşı ABD destekli Guadio arasında yaşanan gerilim, daha geçtiğimiz günlerde Bolivya’da yaşanan darbe ABD’nin yenilenen çıkarlarına göre Latin Amerika politikasını yeniden dizayn etme hamleleri. Tüm bu darbelerin ve tetiklenen iç çatışmaların kadınlara şiddet dolu bir bakiye bırakması kaçınılmaz. Zaten bölgede göç yolundaki transit ülkeden kendi ülkesine sınır dışı edilen kadınların yüzde 30’u şiddet yüzünden göç ettiğini belirtiyor. Trump, bu yıl göçmen kervanlarına kaynaklık ettiği gerekçesiyle Orta Amerika ülkeleri El Salvador, Honduras ve Guatemala’ya yaptığı yardımları keseceğini açıklamıştı. ABD’nin bölgeye yaptığı 1,3 milyar dolarlık dış yardım fonunun büyük bir kısmı bu ülkelere gidiyordu.

TRUMP SALDIRDIKÇA EL SALVADORLU KADINLAR ÖLÜYOR
Oysa ABD, 1980-1992 yılları arası El Salvador’da yaşanan iç savaşa günde 1 ila 2 milyon dolar arası para harcıyordu. Üçte biri yoksulluk sınır altında yaşayan 6,5 milyon nüfuslu ülkeye 2018’de şiddetin önlenmesi için yaptığı dış yardımsa 6 bin dolar. Üstelik Trump kadınları destekleyen fonları kesiyor. ABD fonlarıyla şiddet mağdurlarıyla ilglilenen 32 merkez, özel olarak kadına yönelik şiddet eğitimi almış 6 mahkeme kurulmuştu. Ancak kadına yönelik şiddet davalarının yalnızca yüzde 3’ü cezayla sonuçlandı. Trump ABD’si bugün şiddet yüzünden sığınma talep eden kadınların başvurularını reddiyor. İstatistikler El Salvadorlu kadınların nasıl bir şiddet dünyasından kaçtığını ortaya koyuyor. Her 15 saatte bir kadın cinayetinin işlendiği ülkede sadece polis tutanaklarına geçen şiddet vakası günde ortalama 18. İç savaş yıllarında şiddetin durması için çalışma yürüten Barış İçin Salvadorlu Kadınlar Örgütü (ORMUSA) tarafından bu yıl yayınlanan bir rapora göre 2017 ila 2018 yılları arasında gerçekleşen şiddet vakalarında yüzde 13 oranında bir artış (5 bin 781’den 6 in 673) söz konusu. Geçen yıl kayda geçen cinsel saldırı suçlarında yüzde 60 oranında mağdurlar 12-17 yaş aralığında. 560 kayıp kadın vakasının yüzde 20’si de bu yaş grubundaki kız çocukları. UNDP verilerine göre cinsel suçların mağdurlarının yüzde 93’ü kadın ve kız çocukları. Her 5 mağdurdan 2’si 18 yaş altında. 2010-2017 yılları arasında 3500 kadın kayıp, sadece 2700’ü hakkında kayıp bildirimi var. Bunların %43’ü çocuk yaşta. El Salvador tecavüz dahil her durumda kürtajın yasak olduğu bir ülke. Sık sık gebeliğini sonlandırmak isteyen kadınların ceza yargılamalarıyla gündeme geliyor. Kadınların acil taleplerinden biri kürtaj hakkının tanınması.

El Salvador - Kürtaj yasağını ve kadınların cezalandırılmasını protesto eden kadınlar (Foto: Alamy Stock Photo)

HONDURAS’TA DARBE ŞİDDETİ, SERBEST TİCARET SÖMÜRÜSÜ
Meksika’da NAFTA sonrası yaşanan ekonomik, politik ve siyasal dönüşüm 2000’li yıllarda imzalanan Orta Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (CAFTA) ile Orta Amerika ülkelerine doğru genişletilmişti. Yüzde 65’i yoksulluk sınırı altında yaşayan 9,5 milyon nüfusuyla Orta Amerika’daki en yoksul ülkelerden biri olan Honduras aynı zamanda ABD’ye tekstil ihracatı yapan ülkelerin üst sıralarında yer alıyor. Çalışabilir durumdaki kadınların yüzde 53’ünün istihdamda yer aldığı ülkede Meksika’dakine benzer bir şekilde, maquiladoralardaki iş gücünün önemli bir kısmını genç kadınlar oluşturuyor.


Honduras - 2017'de Nike fabrikasında çalışan kadınlar 17 aydır alamadıkları ücretleri için mücadele başlatmıştı

Honduraslı kadınlar 10 yıl önceki ABD destekli darbenin etkilerini hâlâ yakıcı bir şekilde hissediyorlar. Darbe sonrası ülkeye hakim olan şiddet ortamında kadın cinayetlerinde dramatik bir artış kaydedilmiş. Ülkede çalışma yürüten sivil toplum kuruluşu Kadın Hakları Merkezi 2010 yılından 2013 yılına cinayetlerde yüzde 65 oranında bir artış yaşandığını kaydediyor. Bu yıllar arasında öldürülen kadın sayısı 2 bin 139. Bu cinayetlerin yüzde 95’i cezasızlıkla sonuçlanmış. Darbeyle sonuçlanan siyasal gerilimin yükseldiği yıllarda ülkede işlenen tüm cinayetlerin yüzde 10’unu kadın cinayetleri oluşturuyor. 2016’da 264, 2017’de 235 kadın cinayetinin kayıtlara geçtiği Honduras’ta kadınlar, ABD sınırına dayanan göç kervanına katılarak hayatta kalmaya çalışmıştı.


Honduras - 10 yıl önceki darbeden en çok etkilenen kadınlar oldu (Kaynak: Latin American Conference)

BİR FİNCAN KAHVE, 40 YILLIK SÖMÜRÜ: GUATEMALA’DA YERLİ KADINLAR
Orta Amerika 19. yüzyıl sonrası dünya pazarına kahve üretimiyle girdi. Ulusal burjuvazilerin sermaye birikimi Kuzey Amerika’nın kontrolünde gerçekleşti. ABD’nin darbe ve iç savaşlarla sömürgeleştirme girişimleriyle şekillenen Guatemala (nüfus 17 milyon, %40’ı yerli halk) da bölgenin kadın kırımı yaşanan ülkelerinden biri. Kahvenin yanı sıra muz üretimiyle dünya pazarında yer edinen ülkeye 20. yy ortalarında Amerikan United Fruits Company tekelinin girmesiyle başlayan topraksızlaştırma politikası 60’lı yıllar boyunca ABD destekli iç savaşla devam etmişti.


Guatemala İç Savaşı'nda cinsel saldırılardan kurtulan kadınlar yitirdikleri kız kardeşlerini unutmuyor. Mahkeme önünde adalet bekliyor. (Foto Jeff Abbott)

Tecavüzün özellikle de yerli halka karşı bir savaş silahı olarak kullanıldığı ülkede toprak mücadelesiyle kadınların şiddete karşı mücadelesinin kesişimi ülkenin modern tarihi kadar eski ve hâlâ devam eden bir süreç olarak karışımızda duruyor. Özellikle madencilik sektöründe yoğunlaşan yabancı sermaye ile topraklarını ve doğal kaynakları savunan yerli halk arasındaki çatışmalarda kadınlar güvenlik güçlerinin şiddetli saldırılarıyla karşı karşıya kalıyor. Meksika, Honduras ve Guatemala’daki şiddeti “kadınlara karşı savaş” olarak nitelendiren Nobel Kadın Girişimi’ne göre ülkedeki kadın aktivistler her gün ortalama bir saldırıya maruz kalıyor ve bunların yüzde 83’ü toprak mücadelesinin parçası olan kadınlar. Şiddet sarmalının bir hattını da birçok Latin Amerika ülkesinde olduğu gibi uyuşturucu kartelleri oluşturuyor.


Guatemalalı kadınlar on yıllar boyu süren devlet şiddetini protesto ediyor.

NİKARAGUALI KADINLAR DEVRİM KAZANIMLARININ PEŞİNDE
Komşu ülkelerde kadınların yaşadığı şiddet cenderesiyle kıyaslandığında Nikaragua çölde bir vaha gibi duruyor. Yarısını kadınların oluşturduğu 6,3 milyon nüfusluk ülke Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda Kuzey Avrupa ülkeleriyle yanyana durarak uçurumun en az olduğu beşinci ülke. İlk bakışta Orta Amerika coğrafyasının geneliyle bir çelişki gibi duran bu durumu ülke tarihine bakmadan anlamak mümkün değil. Zira ABD işgalinden ve işbirlikçi burjuva diktatörlüklerinden azade bir tarihi yok. Ne var ki, 43 yıl süren bir diktatörlüğün ardıdan 1979’da sosyalist Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin önderliğinde başlayan devrim hareketine aktif olarak kadınlar, diktatörlüğün devrilmesinde önemli bir rol oynarken aynı zamanda hem Cephe içerisinde hem de devrim sonrası toplumun inşaasında eşitlik için kararlı bir mücadele yürüttü ve birçok kazanım elde etti.

Ülkenin 80’li yılları Reagan destekli karşı devrimcilerle mücadeleyle, 90’lı yılların devrimci rolünü yitirmeye başlayan Sandinist hareketin neoliberal koalisyona yenilgileriyle geçti. Sivil darbe girişimleriyle sağcılaşmanın yükseldiği 2000’li yıllar, kadınların kazanımlarına topyekün saldırılara tanıklık etti. 2006 genel seçimlerinin arifesinde her koşulda kürtajın yasaklanmasıyla Nikaragua kürtaj yasağının en sert uygulandığı ülkelerden biri oldu. Her ne kadar seçimlerden Sandinistler galip çıksa da, kilise ve büyük sermaye gruplarıyla işbirliğine giden Ortega, devrimci yıllarındaki eşitlikçi bakış açısından çoktan uzaklaşmıştı. 2011 ve 2016 seçimlerinde oylarını artırarak iktidara gelen Sandinist Ortega, tüm baskılara rağmen her koşulda kürtajın yasaklanmasını öngören yasayı korumaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl, hükümetin vergilerin artırılması ve sosyal güvenlik kesintilerine gitmesini protesto için sokağa dökülenler aslolarak devlet başkanı Ortega’nın ve başkan yardımcısı olan eşinin istifasını talep ediyordu. Muhafeletin ABD tarafından örgütlendiğini ileri süren Sandista yönetimiyse eylemlere şiddetle yanıt verdi. Nikaragualı kadınların mücadele ajandasında başta kürtaj yasağının kaldırılması olmak üzere sağcılaşan hükümete karşı devrimci kazanımlarını elde etmek bulunuyor.


Nikaragua - Uzun yıllar Somoza Hanedanlığının yönettiği Nikaraguada devrimle gelen Sandinistlerin lideri Orteganın zamanla yozlaşması kadın haklarına saldırıları da beraberinde getirdi (Foto Jorge Cabrera Kaynak Reuters)

FAŞİST BOLSONARO BREZİLYASI’NDA KADINLAR
Latin Amerika’da görülen sağcılaşma trendinin başını faşist Bolsonaro’nun başkan seçildiği Brezilya çekiyor. Bu sağcılaşma paketinin içeriğini dolduran malzemelerden biri de şüphesiz kadın düşmanlığı. Latin Amerika ve Karayipler Cinsiyet Eşitliği Gözlemevi verilerine göre 2017 yılında bölgedeki 23 ülkede en az 2795 kadın öldürüldü ve bu sayının neredeyse yarısını bin 133 kadın cinayetiyle Brezilya oluşturuyor.Son yıllarda ırkçılığın, kadın düşmanlığının ve homofobinin güçlendiği ülkenin 2018 “skoru” ise bin 206. Brezilya Kamu Güvenliği Forumu’nun araştırmaları ilginç bir veri sunuyor: Geçtiğimiz bir yılda ülkedeki kasıtlı insan öldürme suçu yüzde 10 oranında azalırken kadın cinayeti oranında yüzde 4’lük bir artış söz konusu.

2018’de kayıtlara geçen 66 bin 41 cinsel şiddet vakasının yüzde 82 gibi ezici bir çoğunluğunda mağdurlar kadınlar ve kız çocukları. Bu sayınının yarısını 13 yaş altı kız çocukları oluşturuyor. Bolsonaro’nun bireysel silahlanmanın ve polis şiddetinin önünü açan söylem ve politikaları toplumsal yaşamda karşılığını bulmakta gecikmemiş görünüyor. Ülkede her 2 dakikada bir kadın ev içi şiddete maruz kalıyor, her gün 4 kadın öldürülüyor, her saat 13 yaş altı bir kız çocuğu tecavüze uğruyor. İnsan Hakları İzleme Kuruluşu (HRW) verilerine göre 2018 yılından bu yana yargı sürecine yansıyan 1 milyon 200 bin ev içi şiddet davası buluyor. Buna karşılık, 200 milyon insanın yaşadığı ülkede sadece 74 adet sığınma evi bulunuyor. Şiddet ve cinayet suçlarının birçoğu ateşli silahlarla işlenmiş. Bireysel silahlanmanın 2018’den 2019’a yüzde 42 oranında arttığı ülkede bu yıl 200 binden fazla yeni silah ruhsatı dağıtılmış durumda.


Brezilya - Binlerce kadın Hitler bıyığını yakıştırdıkları faşist başkan Bolsonaro'yu protesto ediyor

EKVADOR VE ŞİLİ: BİRLEŞEN KADINLAR YENİLMEZ!
ABD müdahaleleriyle hayatları çekilmez kılınan Latin Amerikalı halklar emperyalizme karşı uzun ve köklü bir mücadele geleneğine de sahip elbet. Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde bunu bir kez daha gözlemledik. Ekvador’da akaryakıt yardımları ellerinden alınan yerli halktan kadınlar, Şili’de Pinochet’nin darbe anayasasından kurtulup eşitlikçi bir anayasa, özgür bir Şili isteyen kadınlar tüm polis ve asker şiddetine karşı hükümetlerine geri adım attırdı; Ekvador’da Moreno ekonomik reform paketini geri çekerek yerli halk temcilsileriyle masaya oturdu, Şili ise anayasa referandumuna hazırlanıyor. Sokaklarda yankılanan sloganlarının evrensel bir öğreticiliği var: BİRLEŞEN KADINLAR ASLA YENİLMEZ!

İlgili haberler
Dünya Haritası: Kadınlar İçin Şiddet Atlası

Avrupa, Asya, Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika, Amerika... ‘Dünya Haritası Kadınlar İçin Şiddet Atlas...

Kuzeyden Doğuya Avrupa’da şiddet

Avrupa’da şiddet ne durumda? Her şey gerçekten de muhteşem mi? Peki ya göçmen kadınların durumu? Ger...

Yerli, siyah, göçmen ve işçi kadınların Amerikan k...

Amerika’da kadınlar Trump’ın saldırılarıyla boğuşuyor: Şiddet verileri maniple ediliyor, yerli kadın...