‘150 bin lira kredi veriyorlar. 400 bin liralık masrafın yanında bu neye yeter? Üstelik bir de geri ödeme şartları var.’

Organize sanayi bölgelerinde çalışan kadınlar dertli: Çalışma koşulları ağır, iş güvencesi yok, sendika resmen hayal!

Düşündüm, aynı acıları metrobüsteki bu çocuk da yaşamıştı. O çocuğun bir anlık kendisini aynada bir star, şarkıcı veya ünlü biri olarak görme hayali bu acıların üstünü örtebilmiş miydi?

Parazit, nihayetinde bizi şu sonuca taşıyor: Yıllarca ezilmişlik, ötekileştirilme, sömürülme duygusunun öfkesi bir düzeni altüst edebiliyor, sınıfları ortadan kaldırabiliyor.

Akşam için kaynayacak tencerenin artık kendileri için bir dert olmasını istemeyen Tavşantepeli kadınlar ekonomik büyümenin kendi yaşamlarını iyileştirmediği söylüyor.

15 yaşından beri ayaklarına kara sular inene kadar çalışıyor. Çalışmak neyse de Duygu’yu en çok inciten ne biliyor musunuz? ‘Roman olduğumuz için insanların bakışı farklı, hırsız muamelesi yapıyorlar’

Dünya genelinde işçi haklarına yönelik saldırılar artarken Arjantin’den Hindistan’a, İskoçya’dan ABD’ye kadar kadın işçiler düşük ücretler, kötü çalışma koşullarına karşı mücadele ediyor.

Okul kayıt kapılarının önündeki çaresiz yakınmaları parasız eğitim talebine yükseltelim. Ücretlerin ayın başında erimesinin verdiği siniri, ‘İş yerinde insanca çalışmak istiyoruz’ sesinde yükseltelim!

2017 yılı aralık ayında çıkarılan KHK ile taşerondan kadroya geçirilen Belediye işçileri o günden bugüne toplu sözleşme haklarından mahrum.

İstanbul KYK Kız Öğrenci Yurdu’nda 100 kadınla yaptığımız anket genç kadınların sıkıntılarını ortaya koyarken, “böyle gitmez” de dedirtiyor.

Kazanımlarımız tek tek hedefte. Şiddete karşı koruma yerine baskı artıyor. Ama biz susmuyoruz, korkmuyoruz, birbirimizin sesiyiz.

‘Bayramdan bayrama şeker gören çocuklar vardı ya eskiden. Bizimkisi de o misal, seçimden seçime uzatılır o el… Hep menfaat uğruna mı görülüp, duyulacağız?’

2016’dan bu yana bölgede 43 kadın dayanışma merkezi kapatıldı. Belediyelerde çalışan çok sayıda kadın işten atıldı. Kadınların ekonomik bağımlılıkları arttı, sosyal hayatları daha da daraldı.

Bir domino taşı tarihten beri gelen, sıra sıra birbirini yıkan, yoksulluğu nesilden nesile taşıyan o taşların önüne ayağımızı koymadan, o yıkılan taşların yolu değişmeyecek. Değiştirelim o yolları...

‘Ölmemek için buralara geldik. Ama insanların bizi böyle aşağılamaları zor. Bize hep kötü bakıyorlar. Geldik diye, ucuz çalışıyoruz diye kızıyorlar ama bilmiyorlar ki biz o aza muhtacız.’

‘Daha fazla yoksulluk anlamına gelen bu programa halkı nasıl ikna edeceğinin kerametini ise son dönemde dillerinden düşürmedikleri ‘aile yılı’ masalında buluyorlar.’

Ayşe bir işçi disipliniyle gelip gidiyor alana. “Hakkımızı alana kadar bitmeyecek nöbetimiz” sözünü pelesenk etmiş diline.

Öğretmen atmalarının önü kesiliyor, ekonomik koşullar özel sektörlere mahkum etmekten başka bir yol sunmuyor

Editörden