'Bu sefer 3 çocuğumla mutlu bir yalnızım'
‘Baba yadigarı ev elden gitti bu süreçte. O evi hayatım karşılığında o adama verdim. Artık elinde bir valiz ve 3 çocukla her zamanki gibi yine yalnızdım. Ancak bu defa mutlu bir yalnız.’

Yıllarca İstanbul’un en güzel semtlerinden birinde yaşadım. Babadan kalan eski ama bir o kadar güzel, manzarası İstanbul Boğazı olan bu şirin evin içinde hep bir huzur aradım. Her sabah uyanıp cama doğru gittiğimde hava güneşli de bulutlu da olsa bana hep karanlık gelirdi.

EV DEĞİL HAPİSHANE

Ben ve üç çocuğum bu evin içinde kendimizi hapsedilmiş gibi hissediyorduk. Çalışmam, tek başıma dışarı çıkmam yasaktı. Yıllarca sadece pencereden izlediğim, elimi uzatsam tutacağım kadar yakın olan boğaza dahi gitmedim. Evliliğimizin ilk yıllarında bunun basit bir kıskançlık olabileceğini düşünürdüm. Hatta bazen hoşuma bile giderdi. Ama zaman ilerledikçe kıskançlık şiddete dönüştü. Eve misafir gelse de ben misafirliğe gitsem de dayak yerdim. Ben de artık dayak yememek için hayatımdan herkesi çıkardım. Tek bir arkadaşım bile kalmadı ama şiddet yine durmadı. Daha ne yapabilirdim ki!..

Eve kapandıkça dayağın dozu arttı. Yıllarca bir kere olsun çocuklarımın okuluna gitmedim. Oğlum bir gün çok ağladı, “Herkesin annesi geliyor, sen yine gelmiyorsun?” diye. Meğer çocuklar oğlumu “Yoksa senin annen yok mu? Sen bize yalan söylüyorsun” diyerek üzmüşler. Eşim beni okula bırakmazdı, kendisi de gitmezdi. Her şeyi telefonla hallederdi.

KURTULUŞA GİDEN YOL

Bir gün kızım, “Anne, gel kaçalım. Babamın seni bulmayacağı bir yere gidelim. Ağabeylerime de söyleyelim belki onlar da bizimle gelir” dedi. Donup kaldım. Ben böyle bir şeye bırak cesaret etmeyi, bunu düşünemezdim bile. Henüz 10 yaşında olan kızımın söylediklerini bir plana döktük. Oğullarım “Artık vücudunda kırık görmeye tahammülüz yok” diyerek kabul ettiler. Eşim iş için 4 günlüğüne şehir dışında olacaktı. Kurtulmak için sadece 4 günümüz vardı.

Yıllar önce bir akrabamız boşandığı için ailesi onu reddetmişti. Ama ben onunla hep görüşüyordum. Aradım onu, durumu anlattım. Bana bir araç ayarladı, yanımıza önemli eşyalarımızı alarak kaçtık. Yanına yerleştiğim akrabam hemen ertesi gün beni hastaneye götürdü. Darp raporu almam gerekiyormuş. Yıllardır gördüğüm şiddetin izlerini, bazıları çok derin olduğu için hâlâ taşıyorum. Sigara yanıkları ve üzerime atılan kızgın yağ vücudumda derin izler bıraktı. Doktor eski izlerimin üzerinden zaman geçtiği için pek kanaat getirmedi. Ama daha 3 gün önce gözüme yediğim yumruğa rapor verdi. Uzaklaştırma kararı çıkarttık. Gizlilik kararı çıkartmak çok uzun zaman aldı. Her şeyle kendim uğraştım. Avukat tutacak param yoktu, adli yardımdan da destek alamadım. Bu nedenle süreç iki katı uzadı.

Eşim ise beni bulduğu yerde öldüreceği yemin etmiş, her yerde beni arar dururmuş. Bazı geceler pencerenin önünde sabaha kadar sokağa bakardım. Gelirse diye nöbet tuttum gecelerce. Eşim kaldığım evi buldu. Bir gece vakti tekrar kaçtım. Çare yok, sığınmaevine gittim. Orada durumun ciddiyetini anladılar ki bir avukat verdiler ve boşanma sürecini başlatabildim. Adam, benim boşanmaya kalkışacağımı hiç düşünmemiş ve yine çılgına dönmüş. Ama bu defa peşimi kolay bıraktı. Çünkü hayatına bir kadın girmiş. Kendi adıma sevindiğim kadar kadın adına da üzülmüştüm.

TEK DESTEĞİM BİR AKRABAM VE KADIN DERNEĞİ

Boşanma sürecinin sonunda kara bulutlar dağılmıştı. Ben, sokakta yürürken bastığım yere bile inanamıyordum. Baba yadigarı ev elden gitti bu süreçte. O evi hayatım karşılığında o adama verdim. Artık elinde bir valiz ve 3 çocukla her zamanki gibi yine yalnızdım. Ancak bu defa mutlu bir yalnız. İlk iş bir fabrikada iş buldum, ev tuttum. Büyük oğlum liseyi bırakmak zorunda kaldı yaşadığımız zorluklardan dolayı. Şimdi dışarıdan okuyor ve bir yandan da çalışıyor. Tabii tek başına ev geçindirmek çok zor. Aldığım maaş, kira ve faturalara zor yetiyor. Oğlumun aldığı üç kuruşla karnımızı doyuruyoruz. Sigortam olduğu için devletten destek alamıyorum. Bazen Esenyalı Kadın Dayanışma Derneğinden destek alıyorum.

İşte bu kadar zorlu bir hayatın içinden çıkınca sanıyorsun ki herkes seni anlayacak, öyle olmuyor. Bu girdiğim fabrika benim ilk iş deneyimim. Çok zorlandığım zamanlar oluyor. Mesela bir süredir yüzük takmak zorundaydım çünkü tacizi ancak bu şekilde önleyebiliyorum. Yaşadıklarımı bölüm şefimle paylaşmıştım. O da bunu tüm fabrikaya yaymış. Bir işçi gelip bana “Aslında güzel bir kadınsın senin böyle bir işe hiç ihtiyacın yok” dedi. Kendimi aşağılanmış hissettim. İş değiştiremem, zaten burayı zor buldum. 45 yaşımdayım herkes almıyor işe. Yani bunca şey yaşadım ama ne devletten ne çalıştığım fabrikadan ne de arkadaşlarımdan destek göremedim. Bir tek kurtulmama destek olan akrabam ve arada nefes almak için bile olsa gittiğim kadın derneği dışında.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Yaşadığı şiddeti anlatmakta zorlandı Yasemin

Kendini ve oğlunu ölümden kurtarmak için öldürmek zorunda kalmıştı. 'Yaşadıklarımı kendime bile söyl...

Şiddete karşı direnen Dilber, şimdi kendi işini ya...

Dilber şiddete karşı direnmiş bir kadın. Kadınların özgürlüğün kendi elinde olduğunu düşünüyor ve o...

Esenyalı'dan kadınlar Ekmek ve Gül'de

Esenyalı'dan kadınlar canlı yayında gündemi ve referandumu konuşuyor. Siz de sosyal medya hesaplarım...