Şiddetin haklısı yoktur, çözümü de mücadeledir
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinden temizlik işçisi kadınlar toplanıp şiddeti konuştu. Kadınlar şiddete karşı taleplerini ve önerilerini sıraladı.

Biz Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan temizlik işçileri olarak ne zaman bir araya gelsek dertleşiriz. Ağır iş yaptığımız için hep ağrıyan bir yerlerimiz oluyor; boyun fıtığı, bel fıtığı, bilek ağrısı, diz ağrısı... En çok da baş ağrısı; üzüntüden, yorgunluktan, evde de dinlenememekten...
Bir kahve molasında Ekmek ve Gül dergisinin sayfalarını karıştırırken kadınların gördüğü şiddeti konuşmaya başladık. “Nasıl engel olalım ki, yapacak bir şey yok” diye başlayan sohbet; ilerleyen dakikalarda önce erkeklere öfkeye dönüştü sonra sosyal devlet taleplerine dayandı. Bir de baktık ki şiddeti konuşurken konu çalışma sorunlarına gelmiş. “Aldığım asgari ücret de olsa şiddete izin vermemek için boşanırım” diyen arkadaşlar; “Kadının ekonomik özgürlüğü olmalı” derken bir yandan da üniversite mezunu çalışan kadınlar arasında da şiddetin oldukça yaygın olmasını sorguluyordu.

Şiddetin aslında genel bir sorun olduğu; toplumun her kesiminde artan bir şekilde yayılıyor olması, insanların en sık da ekonomik sebeplerle öfke patlaması yaşamaları genel kanı iken,

“Erkek fiziksel olarak güçlü olabilir, psikolojik sorunları olabilir, alkol sorunu ya da geçimsizlik sorunu olabilir, işsizlik vs. olabilir. Ama hiçbir sebep şiddeti meşru gösteremez” dedi kadın arkadaşlarımız. “Evet, sorunları hepimiz görüyoruz da nasıl yapmalı da bu şiddet son bulmalı” derken öneriler de geldi:

Biz temizlik işçisi kadınların önerileri ve talepleri ise şöyle oldu:

- Eğitimin ailede başlaması gerek, kız çocuğu kendini ezdirmemeyi, erkek çocuk da kadına değer vermeyi çocukken öğrenmeli.

- Sünnet düğünlerinde şehzade giysileriyle, at üzerinde salona giren erkek çocuklarının yanında büyüyen göğüslerini saklamaya, adet olduğunu belli etmemeye çalışan kız çocukları var. Buna son verilmeli.

- Boşanmak isteyen ama babasının evine gidemeyen kadın kolay kolay ayrılmaya karar veremiyor; burada bir devlet güvencesi olmalı.

- Cezalarla caydırıcılık olmalı; iyi hal indirimleri olmamalı

- Devletin şiddeti önleme ve mağduru koruma politikaları olmalı ve bunlar uygulanmalı

- Kadınlar yasaları, sözleşmeleri, haklarını bilmiyor. Broşürlerle, panellerle bu bilgiler yaygınlaşmalı

- Aslında tüm sorunların temelinde ekonomik sorunlar var; temel ücret ve çalışma haklarımız için mücadele etmeliyiz, hak aramamız için yollar kapalı. Grev hakkımızı engellenmeden kullanabilmeliyiz.

Ve dedik ki; başta İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasayı tüm kadınlar bilmeli. Her alanda birlikte çoğalarak mücadele etmeliyiz. Bu amaçla 25 Kasım haftasında bir etkinlik yaparak daha fazla kadın çalışana ulaşılmaya karar verdik.


İlgili haberler
Kendinden ‘içinden geldiği gibi bir kadın’ yapanın...

4 Kasım 2015’te 82 yaşında kaybettik Gülten Akın’ı. Dört yıl geçti, bu dört yılda onun kaleminden al...

Bir diğerimizin cesareti olalım...

‘Hepimiz diğerimizin cesareti, yoldaşı, eli, kulağı ve yüreği olalım. Kapıyı çarpıp çıktığınızda dış...

Yurt çalışanlarının ağır iş yükü...

Yurt personelinin ve kat görevlilerinin insanca şartlarda çalışabilmelerinin sağlanması için bütün y...